Bedenindeki büyük karıncalanma hissi eşliğinde Jisung kendini banyonun yerine bıraktı.
O an Minho'ya ihtiyacı vardı, gelip kendisine sıkıca sarılması ve her şeyin iyi olacağını söylemesi için her şeyi yapardı.
Fakat yoktu, Jisung kendisi kaçmayı seçmişti.
Öleceğini düşündüren krizleri, Minho onu sıkıca tutup ölmeyeceğine ikna etmediği için daha da acıtıyordu.
"Lino-ya, sana ihtiyacım var..." öksürerek kolunu karnına bastırdı ve gözlerini sıkıca kapattı.
Kusmak istiyordu fakat bitkin hissediyordu, doğrulmasına ve kusmasına yardım eden eller yokken kusmak bile zordu.
Kendi kolunu bastırması işe yaramıyordu, Minho'ya ihtiyacı vardı.
Kalan son gücüyle kendini doğrulmaya zorladı ve klozete doğru eğildi, gözleri kapanıyor olsa da Minho yokken bayılma riskine giremiyordu.
Yunho onu odasına götürmez, ağzındaki tat geçsin diye şeker vermez ya da iyi hissetmesi için ona zencefil çayı yapmazdı.
Jisung pişman hissediyordu, orada kalsaydı ölecekti fakat ölme fikri bundan daha cazipti.
Artık daha fazla kusacak bir şey bulamayınca tek başına doğrulup ayağa kalktı ve sifonu çekip ellerini yıkamak için lavaboya yöneldi, o zaman izlendiğini fark etmişti.
"Kustuğunu fark etmemiştim, en azından elini falan tutardım." Jisung musluğu açtı.
"Sorun değil, yani sanırım." Yunho onu izlerken Jisung elini yüzünü yıkayıp suyu kapattı ve yorgun gözlerini ona çevirdi.
Yunho birlikte geçirdikleri iki günde Jisung'a pek kötü bir şey yapmamıştı fakat yapabileceği belliydi, en azından temasının rahatsız ettiğini bile bile sürekli öpmesi veya dokunmaya çalışması Jisung'u rahatsız ediyordu.
"Uyumak istiyorum." Yunho hafifçe gerileyip onun geçmesine izin verdi.
"Çok sık uyuyorsun."
"Uyuduğumda mide bulantımı hissetmiyorum."
"Hayır benden kaçıyorsun." Jisung duraksayıp ona baktı, sonra sessizce yürümeye devam etti.
Ki bu, her şeyin başlangıcıydı.
"Ciddi olamazsın, seni iyileştirmeye çalışıyorum!" Yunho da onun arkasından içeri girerken Jisung sessizce yatağa oturup ona baktı.
"Bu saatten sonra iyileşeceğime inancım kalmadı biliyor musun?" Yunho gözlerini kırpıştırdı.
"Sen... Sen nasıl böyle konuşabilirsin? Senin için yaptığım onca şeyi nasıl göz ardı edebilirsin? BEN KONUŞURKEN YÜZÜME BAK!" Jisung irkilirken Yunho onun yüzünü sertçe tutup kendisine bakmasını sağladı.
Gerçi sert yapmasına gerek yoktu, Jisung'un canını her türlü yakıyordu.
"Yıllardır hazırlık yapıyorum bunun için, seni iyileştirmeye çalışıyorum ve sen... Sen emeklerime böyle mi karşılık veriyorsun?" onu sertçe itip yatağa düşmesine sebep oldu ve ayağa kalktı. "O insanlar sana ne yapmışlar bilmiyorum ama onlara bağımlısın, seni bulmaya gelmediler bile!" Jisung zoraki doğrulmaya çalışırken Yunho'nun son söylediği üstüne duraksadı.
"N-ne?" Yunho titreyen ellerine indirdi bakışlarını.
"Burası ne sanıyorsun sen? Alt tarafı terk edilmiş bir depo, evlerine o kadar yakınız ki... Biraz olsun sana değer verip seni aramaya çıksalar zaten bulabilecekleri bir yerdeyiz ama onların umurunda bile değilsin, zaten öleceğin için seni arama ihtiyacı bile hissetmiyorlar. Ya da belki de asıl istedikleri buydu, senden kurtulmak." Jisung sertçe yutkundu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SCP 1048~Minsung
FanfictionMinho paranormal olayları araştıran bir polisti, Jisung ise çok küçük yaşta insanlara deney yapan sahte SCP binasına satılmış bir denekti... Not: Azar işittim diye yazıyorum kitap 1,5 angst ve paranormal olaylar içeriyor 1,5 ne diye sormayın angst i...