Sana Yük Oluyorum

2K 220 300
                                    

Felix nazikçe Jisung'un saçlarını geriye yatırıp alnına bir öpücük bıraktı ve onu örtüp odadan çıktı, gelen seslerin eşliğinde salona yönlendirmişti adımlarını.

Kapıda durduğunda hafifçe kapı pervazını tıklatıp dikkati üzerine çekti.

"Jisung uyudu, benim de eve gitmem lazım." Minho yanını pat patladı ve Felix'in oturmasını izledi.

"Jisung seninle gelmek istemedi mi?"

"Seninle kalmak istedi, hem zaten... Onunla yeterince ilgilenemezdik, Chan hyung bir doktor ve benim de sürekli olarak okulda olmam gerekiyor."

"Hala öğrenci misin?" Seungmin'in şaşkınca sorduğu soru üstüne Felix başını iki yana salladı.

"Öğretmenim, ana sınıfı öğretmeni."

"Woah..." Jeongin heyecanla ona doğru kaydı. "Keşke ben de ana sınıfı öğretmeni olsaydım, bir ara seninle okula gelebilir miyim?"

"Tabii, bazen birilerine ihtiyacım oluyor açıkçası." Felix ona gülümseyip bakışlarını tekrar Minho'ya çevirdi. "Ben eve nasıl gideceğim?"

"İstersen kalabilirsin, gitmek istersen de Hyunjin'in seni bırakacağından eminim. Hem belki söylemek istediği şeyler vardır." Hyunjin dudak büzerken Felix bakışlarını ellerine indirdi.

"Chan hyungu daha fazla endişelendirmek istemiyorum, eve dönsem iyi olur." Minho sırıttı.

"Hyunjin dayak yiyecek demek ki, bileklerini sorarsa Hyunjin'in yaptığını söyleyebilirsin." Felix kendi bileğinde parmağını dolaştırdı.

"Arkadaşınızı bir daha görebileceğinizi sanmıyorum." Hyunjin mızmızlanarak Changbin'in yanına koşarken Minho kıkırdadı.

"Birazdan yemek yiyeceğiz, katılamk ister misin? Hem seni de saydık." Seungmin abisine arkadan sıkıca sarılıp omzuna çenesini yaslarken Felix'e baktı.

"Abim diye demiyorum ama çok güzel yemek yapar, kesinlikle bize katılmalısın." Felix yanaklarını şişirdi.

"Olabilir, sanırım yani." Minho ellerini çırpıp ayağa kalktı.

"Harika! Hadi kalk Hyunjin, tabakları masaya taşıyalım. Jeongin sen de kalk masayı sil." Jeongin oflayarak ayağa kalkarken Hyunjin de mırıldandığı şarkı eşliğinde Minho'nun arkasından odadan çıktı.

Minho ona dönüp omzuna elini koydu.

"Ben Jisung'a bakıp geliyorum, sen tabaklara yemeği doldur."

"Anca kaç zaten, tamam yaparım." Minho tatlı bir ifadeyle gülümseyip onun yanağını sıktı ve hızlı adımlarla Jisung'un odasına ilerledi.

Kapıyı gördüğünde istemsizce kaşlarını çattı.

Jisung karanlıktan ve soğuktan fazlaca korktuğu için o uyuduğu zaman ışığı kapatmazdı fakat Felix bunu büyük ihtimalle bilmiyordu.

Adımlarını hızlandırıp odaya ulaştı ve hızlıca ışığı açıp Jisung'a yaklaştı.

Neyse ki hala uyuyordu, ışığı sorun etmiş gibi değildi.

Büyük bir rahatlamayla onun elini nazikçe okşadı ve Jisung'un gözlerini açmasını izledi.

"Yemek yemek ister misin?" Jisung esneyerek başını iki yana salladı. "Rahat mısın peki? Bir şeye ihtiyacın var mı?" Jisung başını tekrar iki yana sallayıp Minho'nun elini tuttu ve tekrar gözlerini kapattı, o kısa süre içinde uyuyunca Minho son kez Jisung'un ateşini de kontrol edip çıkmıştı odadan.

SCP 1048~Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin