Jisung'un attığı çığlık geceye karışırken Minho irkilerek gözlerini açtı ve hızla doğruldu, yanında oturan Jisung da titreyerek göğsüne koyduğu eliyle nefes almaya çalışıyordu.
"Kabus mu?" Jisung başıyla onayladı.
"Kabus, küçük Jisung'un gördüklerinden." Minho yavaşça elini onun sırtına koydu, Jisung tepki vermeyince onu kendine çekip sıkıca sarılmıştı.
"Geçti, geçti küçük Jisung." Jisung onun boynuna yasladı başını.
"Küçük Jisung yine mutlu değil, sanırım hiç mutlu olamayacak." Minho onu daha sıkı sardı ve bağdaş kurduğu bacaklarına oturtup iyice kendine çekti.
"Olacak, küçük Jisung'u mutlu edeceğiz. Küçük Jisung'un mutlu olması için elimizden gelen her şeyi yapacağız tamam mı?"
"Kanıyor..." Minho geri çekilip ona baktı.
"Ne? Neresi?"
"Burası..." Jisung elini göğsüne bastırınca Minho'nun bakışları yumuşadı.
"İyileşecek." tekrar küçüğüne sıkıca sarılıp omzunu okşadı. "İyileştireceğim."
"Küçük Jisung'u da iyileştirir misin?" Minho onun saçlarına birkaç öpücük bıraktı.
"Yeter ki iste, iyileştiririm." Jisung titrek bir nefes aldı.
"Canım yanıyor, bu acıya daha fazla katlanabileceğimi sanmıyorum." Minho gözlerini sıkıca kapattı.
Katlanamadığını ben de biliyorum, ellerimden kayıp gidiyorsun.
Yine.
"İkiniz için de her şeyi yapacağım." Jisung hafifçe gülümsedi.
"Teşekkür ederim." Minho onun saçlarını okşarken kısa bir sessizlik oldu.
Kollarında tuttuğu çocuk artık mutlu olamayacaktı, Minho bundan emindi. Jisung'un yüzü gülse de her zaman canı yanacaktı ve bunu bile bile Jisung'a mutlu olacağının sözünü vermekten nefret ediyordu.
Bir süre sonra Jisung hafifçe kıpırdanıp onun bacaklarında yan bir şekilde oturmaya başladı ve ellerini kendi kucağına çekti, Minho onun ellerinin titrediğini görebiliyordu.
"Kendime zarar vermek istiyorum." istemsizce Jisung'un kolunu daha sıkı tutsa da sonra elini gevşetti.
"Yemek yiyelim mi? Sonra da donut alırız ne dersin?" Jisung iyice ona sindi.
"Ne yiyeceğiz?"
"Ne istersin?" Jisung yanaklarını şişirdi.
"Bana o kreplerinden yapar mısın?" Minho onun alnına kısa bir öpücük bıraktı.
"Yaparım güzelim, gel elini yüzünü yıkayalım önce." Jisung onun yönlendirmesiyle ayağa kalktıktan sonra Minho'nun da ayağa kalkmasını bekleyip onun ellerini tuttu, Minho bir şey diyemeden parmak uçlarına çıkıp onun yanağına bir öpücük bırakmıştı.
"Seni seviyorum." Minho hafifçe gülümseyip onun ellerini okşadı.
"Ben de seni seviyorum, her şeyden çok." Jisung'un da yüzüne ufak bir gülümseme yayılırken kalbinde anlam veremediği bir çarpıntı vardı.
*~*
Herkes Hyunjin ve Felix'in anlattığı şeyleri dinlerken Minho bir yandan Jisung'un saçlarını tarıyordu.
"... Kafeden çıktığımızda ben öptüm Hyunjin'i, yani ilk adımı ben atmış sayılırım." Chan ofladı.
"Bu konuyu evde detaylıca konuşacağız Lix." Minho dizinin dibine oturmuş Jisung'un saçlarını nazikçe ayırdı, o sırada Chan'a hitaben konuşmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SCP 1048~Minsung
FanfictionMinho paranormal olayları araştıran bir polisti, Jisung ise çok küçük yaşta insanlara deney yapan sahte SCP binasına satılmış bir denekti... Not: Azar işittim diye yazıyorum kitap 1,5 angst ve paranormal olaylar içeriyor 1,5 ne diye sormayın angst i...