Duyduğu çığlık sesiyle beraber Minho gözlerini açıp hızla doğruldu.
Jisung'un sesiydi bu.
Korkuyla ayağa kalkıp koşar adımlarını Jisung'un odasına yöneltti, içeri girdiğinde Jisung'un göğsünü tutarak derin nefesler aldığını görmüştü.
"Jisung?" Jisung kapattığı gözlerini açıp ona baktı.
"K-kabustu, değil mi?" Minho yavaşça küçüğünün yanına oturdu.
"Evet, evet öyleydi." Jisung rahat bir nefes verip dizlerini kendine çekti ve onlara sıkıca sarıldı. "Ne gördün?"
"O yerde olduğumu." dizlerine doladığı elleriyle uğraşmaya başladı. "Yunho ile ilk tanıştığımız zamanı, bu sefer dışarıdan izliyordum ve ben... Onu durduramadım, sesimi ona duyuramadım, Yunho'yu kurtarmak için kendini ortaya attığında ben... Ben bir şey yapamadım, yapmadım." Jisung gözlerinden akan yaşları yavaşça sildi. "Onu odaya geçirdiklerini gördüm, küçük Jisung'u." Minho yavaşça elini ona uzattı, Jisung geri çekilmeyince onun yüzünü tutmuştu.
"Küçük Jisung hala burada, onu mutlu etmek ister misin?" Jisung başını salladı.
"Küçük Jisung hep mutlu olsun istiyorum." Jisung yaklaşıp Minho'nun beline kollarını doladı ve omzuna yaslandı, bunun üstüne Minho da ona sarılmıştı. "O hiç mutlu olamadı, hep ağladı." küçüğünün saçlarını okşarken Minho titrek bir nefes aldı.
Haklıydı, küçük Jisung hiç mutlu olamamıştı.
Buna rağmen dimdik ayakta kalmayı başarmıştı.
"Artık mutlu olacak ama, Minho var yanında." Jisung onun boynuna yaslandı.
"Minho var."
"Hm hm, Minho burada." Minho okşadığı saçlara küçük bir öpücük bıraktı, Jisung sonrasında geri çekilmişti.
"Uyandığımda farkında olmadan bana verdiğin kolyeyi tuttum, bu benim daha iyi hissetmemi sağladı." Jisung kolyeyi tutup gümüş kolyenin kırmızı ucunu havaya kaldırdı. "Panik atağımı böyle engelledim." Minho onun omuzlarını okşadı.
"Panik atak mı geçirecektin?"
"Evet ama sakinleştim." Jisung kolyenin ucunda parmağını dolaştırdı. "Şimdi daha iyi hissediyorum."
"İyi hissetmene sevindim." Minho refleksle elini ateş ölçere uzatsa da sonra duraksadı.
"Ne oldu?" Jisung da bakışlarını ateş ölçere çevirdi.
"Ateşini ölçecektim ama emin değilim, gerek olduğunu düşünmesem de..." Minho ateş ölçeri kenardan alıp Jisung'un alnına tuttu, ateşini ölçtükten sonra hafifçe gülümseyip geri çekmişti. "Bu şeyin beni ne kadar mutlu ettiğini bilemezsin." Minho onun alnına dudaklarını bastırdı. "İyisin." Jisung gözlerini kapattı.
Son zamanlarda Minho'ya daha çok ihtiyaç duymaya başlamıştı ve Minho da bunu fark etmiş gibi tüm gün onun yanındaydı.
"Hazır uyanmışken... Kalk hazırlan, dışarı çıkacağız." Jisung geri çekilip ona baktı.
"Nereye?"
"Sahile." Minho ayağa kalkarken Jisung onu izledi.
"Ne yapacağız?"
"Seni balıklara yem olarak atacağım." Jisung'un yüzünü tek eliyle sıktığında Jisung onun elini itti.
"Ciddiyim." Minho onun dolabına yöneldi.
"Ben de, gerçi dur... Balıklar seni yerse benim sincabım kalmaz, o zaman ben kimi ısıracağım?" Jisung anlamaz bakışlarla onu izlerken Minho ona göz kırptı. "Biraz hava alırız." Jisung sessizce başını salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SCP 1048~Minsung
FanfictionMinho paranormal olayları araştıran bir polisti, Jisung ise çok küçük yaşta insanlara deney yapan sahte SCP binasına satılmış bir denekti... Not: Azar işittim diye yazıyorum kitap 1,5 angst ve paranormal olaylar içeriyor 1,5 ne diye sormayın angst i...