Geldik beklenen bölüme...
Şimdi sıçtım hepinizin ağzına
İnjeonghagi silheooooo
Minho yorgun bakışlarını Jisung'un yüzünde dolaştırırken bir yandan da kapanan gözlerini açık tutmaya çalışıyordu.
Küçüğü yine kustuğu siyah kanımsı sıvıdan sonra banyoda bayılınca Minho onu geri odasına taşımıştı, ve Jisung'u yatırdıktan sonra da bir şey fark etmişti.
Pek kendine dikkat etmediği için görmemiş olsa da Jisung'un vücut ısısından dolayı kendisinin derisinde de kızarıklıklar oluşmaya başlamıştı. En son ölçtüğünde elli iki derece çıktığı düşünülürse oldukça normaldi.
Kendi dikkatini dağıtmak için ateş ölçeri eline aldı ve Jisung'un alnına tuttu, ölçtükten sonra bir küfür savurmuştu.
"Çok kötü kelimeler kullanıyorsun." Chan onun yanına oturdu.
"Hyung, elli altı derece olmuş. Jisung'un zaten hayatta kalması mucize."
"Hep öyleydi ya..." Chan onun saçlarını okşamak için elini uzatınca Minho bileğini tuttu.
"Dokunma, canı yanıyor." sessizce elini Jisung'un omzuna indirdi.
"Yarın sabah erkenden Jisung'u öldüreceğinize inanmak istemiyorum, ona daha doyamadık ki... Birden uyanıp etrafta koşuşturmasını izlemek istiyorum, Hyunjin'in yanındayken olduğu gibi gülüş sesleriyle evi doldursun istiyorum. Jisung'un mutlu olmasını istiyorum." Minho iç çekerek Jisung'un alnındaki saçları yavaşça alnından çekti.
"Şu anda Jisung'un bana 'Lino-ya, bunu yapamıyorum.' demesini ve yardım istemesini bekliyorum. Ya da uyandırıp 'Sanırım kabus görüyordun Lino-sshi.' demesini. Hiçbirinin olmayacağı düşüncesi tahminimden de fazla acıtıyor, bu çocuğa bu kadar bağlanmış olamam." başını Chan'ın omzuna yaslayıp alttan ona baktı. "Son zamanlarda fark etmesem de Jisung'un değdiği her yerim kıpkırmızı kesilmiş." Minho yavaşça hoddie'sinin kolunu sıyırıp ona gösterince Chan şaşkın bir ifadeyle Minho'nun bileğini tutup kolunu inceledi.
"Tanrım, ciddi misin?"
"Eline bak." Chan az önce Jisung'un omzuna koydupu eline bakınca gözleri daha çok şokla doldu.
"Hissetmedim bile..."
"Biliyorum, ben de. Dün gece fark ettim." Minho dönüp Chan'a sıkıca sarıldı. "Ona sarılmayı özleyeceğim, hyung cidden... Kelimelere dökemiyorum ama böyle olmamalıydı. Sikeyim canım çok yanıyor." Chan onun saçlarını okşadı.
"Anlıyorum seni, aynı şeyleri ben de hissediyorum. Jisung benim... Küçük oğlum gibi resmen, onsuz nasıl devam edebileceğimden emin değilim." Minho parmaklarını Chan'ın elinde dolaştırdı.
Jisung onu ciddi anlamda temasa alıştırmıştı ve şimdi sıkıca sarılabileceği sincabı olmadan nasıl dayanacağını bilmiyordu.
İkili sessizce birbirine sarılmışken Jisung'un hareketlenmesiyle bakışları onu buldu.
"Lino-ya..." Jisung karnına kolunu bastırdı, Minho nazikçe onun omzunu tutmuştu.
"Buradayım güzelim, acıyor mu yine?" Jisung başını salladı.
"Çok acıyor." Jisung titremeye başlarken Minho nazikçe onun omzunu okşadı, elinde yine eldivenleri vardı.
"Biliyorum, geçecek şimdi. Sarılma?" Jisung'un titremesi artarken Minho endişeyle saçlarını yüzünden çekti. "Ji?" Jisung cevap vermedi, her saniye daha çok titriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SCP 1048~Minsung
FanfictionMinho paranormal olayları araştıran bir polisti, Jisung ise çok küçük yaşta insanlara deney yapan sahte SCP binasına satılmış bir denekti... Not: Azar işittim diye yazıyorum kitap 1,5 angst ve paranormal olaylar içeriyor 1,5 ne diye sormayın angst i...