Uzun zamandır buraya gelmemiştim.Ne kadar da hata yapmışım.Yüksek bir binanın en üst katındayım burası benim gizli yerimdi.Burada kendimi özgür hissediyorum ve bir o kadarda huzurlu.Büyük bir salondu burası duvarlar tamame aynayla kaplıydı yere kadar uzanan camları ile manzara ayaklarımın altındaydı.Tek bir kişi için fazlasıyla büyük bir alan olsada kendimi burada iyi hissediyordum.Sadece bana özel bir yerdi ve Ayla'nın bile bundan haberi yoktu.Canım sıkıldığında saklandığım ve ağladığım yerdi.Keddimi ve duygularımı özgür bıraktığım bu yerde çıplak parmaklarımın yere dokunuşu bana iyi gelmişti.Rahat bir şeyler giymiştim ve müziği açarak özgürlüğüme kavuşmuştum.Dans etmek benim için buydu.Kendim olmak.Özgür olmak.Ayaklarım yerden havalanırken düşüncelerde havalanıyordu kafam boşalırcasına dans ederken bedenim kendinden bağımsızdı sanki.Yaşadıklarımı dile getirmekti dans...Belli kalıblara sığdırmadan anlatmaktı.Benim dilim buydu belkide.Saatlerce dans edelirdim hemde hiç yorulmadan.Beni kendime getiren olanları unutturan narkozdu.Bu bana iyi geliyordu.Telefonumun çalmasıyla nefes nefes açabilmiştim.
"Alo ? "
"Fıstığım nerelerde yine?"
Semih cıvığı !
"Ne var Semih."
"Akşam bir yerlere getirecem seni.
"Gelmicem.
"İtiraz istemiyorum fıstığım benimlesin bugün!" sesindeki tını beni sinir etmeye yetmişti.
"Rahat bırak beni gelmicem anladın mı!?" bağırmamla boş salonda sesim yankılanmıştı.
"Bana itiraz etmeyi öğrenmelisin!"
"Siktir Semih ! " dediğimde telefonu kapattım.Bu çocuğun kafasına bir şey girmedi mi girmiyordu.Kalın kafası almıyor ne yapacaksın! bütün bedenim dans yaptıktan sonra gevşemişken Semih beni germeyi başarmıştı.Benim keyfim buraya kadardı işte.Eve gitmek istemesemde eşyalarımı toplayıp üstümü değiştim.Eve gidip duş almam lazımdı.Salondan çıktığımda kapıyı kitleyip aşağıya indim.Taksiye bindiğimde taksiyle birlikte uzaklaşan hayalime son kes baktım.Evet ne de olsa dans benim için hayaldi.Benim okuyacağım bölüm belliyken hayalimin bir önemi yoktu.Benim adıma düşünülmüştü bunlar ve benim fikrim alınmamıştı.İçimdeki kızgınlık yerine gelirken eski Simay'da yerine gelmişti.Asi, kibirli Simay!
**
Lanet alarm çalarken uykumdan uyanmıştım.Üstüme sevmediğim formaları geçirirken onlara laf atmadan güne başlamayarak devam ettim.Su dalgası yaptığım saçlarımla aşağıya indim.
"Günaydın"
"Günaydın tatlım bugün nasılsın bakalım."
Astım krizimden sonra bu ilgi gözlerimi yaşartırken gerçekten çok duygulandım.Kötü bir şey olmadan insan akıllanmaz öyle değil mi? İnsan değerini sonradan anlıyor keşke daha önce anlasaydınız.Annemle babama bakarken nasıl olduğumu içeren bu cümle beni sevindirmişti.Küçük bir şey ama değerini bilmeyen anlardı.Benimle pek ilgilenmedikleri için bu söz bile mutlu olmamı sağlamıştı.
"Daha iyiyim" derken gülümsedim.
"Sevindim buna "dedi annem Hande.Sana dememiştim gerçi.Babama dedim ben sana ne oluyor ki! Bunları sesli söylemek isterdim ama şu anı bozmak istemedim.Kahvaltı yaparak evden çıktığımda normal bir aile gibiydik.Nadir günlerden biriydi hiç tartışmamıştık.Bugünün tarihini falan atmalıyım.Okula geldiğimde çantamı sıramın üstüne bırakıp kantine kızların yanına geçtim.
"Selam kızlar"
"Sanada selam.Bugün pek neşeliyiz. "
"Evet öyleyim bugün. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFGEN|Gardımı düşüren(Askıya alındı)
Jugendliteratur... "Nezih sana bir şey soracağım ama bana doğruyu söyleyeceksin" "Söz veremem güzelim" "Bir kere..." son bir umut parçasıyla "Bir kere söz ver" dedim. "Sor hadi" sesinde her an vazgeçebili...