Şu an onu bir kez daha öldürmek istedim. Onun benim canımı yaktığı gibi bende onun canını yakmak istedim. Hayatımdan kopardığı her parça için onun canını yakmak tek arzumdu.
Lavaboda olanların bedeli buydu demek. Ateş saçan gözleri hiç bu kadar nefretle bakmamıştı bana. Semih kadar iyi öpüşemiyorsun dediğimde bana attığı o bakış ve ardından gelen sıcak bir haykırış... Aynaya geçirdiği yumruğu çığlık atmama neden olurken cam parçasını ne zaman boğazıma dayadığını fark etmemiştim.
"Ne dedin sen! " sert sesi lavaboyu inletmişti.altıma etmediğime şükrettim. Korkudan titrerken güçlü olmaya gayret ettim. Güçlü olmak... Son zamanlardır bana uzak olsada denedim.Ondan korksamda bunu ona göstermezdim. Asla ona bu zevki yaşatmazdım.
"Duydun işte." kısık çıkan sesim kendine güvenir bir halde çıkması onu daha çok öfkelendirmişti. Camı biraz daha boğazıma bastırdığında yutkunma isteğim artmıştı ama boğazımdaki baskıdan dolayı bunu yapamamıştım.
"Seni öldürmemem için bir neden söyle. " dişlerinin arasından tıslarcasına konuşuyordu."Söylesene lan!" diye bağırdığında gözlerimi sımsıkı kapatıp açmıştım. Bu kadar sinirlenmesine anlam verememiştim. Ne yaptığım onu ilgilendirmezdi. Bana böyle davranmaya hiç mi hiç hakkı yoktu. Hele ki bu pisliğin hiç. Ailemi mahveden adamın oğlu böylesine bana bağırırken içimden kopan her ne boksa beni bitiriyordu. Kendime şaşırırken nedenleri daha fazla sorgulamadım. İkimizinde gözlerinde gördüğüm öfke, nefret ve intikam elle tutulurdu. Ve anladım ki Nezih bana sadece bu şekilde bakabilirdi. Bense anlayamadığım bu duygularla kavrulacaktım. Hangisi daha ağır basıyordu? Emin değildim.
"Öldürmen için bir sebep söylersen belki cevap veririm" elimde kalan son cesaretle konuşmuştum. Bana biraz daha yaklaştığında gözlerini bir saniye bile kırpmadan bana bakmaya devam ediyordu. Boğazımdaki cam elinde daha bir sıkıca kavrandığında korkum kat ve kat artmıştı. Bana daha önce zarar vermişti ve hala vermeye devam edecekti.
"Hande olacak o sürtüğün kızısın..." sıcak nefesi yüzümü kaplamıştı. " Bunu bana bir kez daha kanıtladın" gözlerim yavaşça kapanırken söylediği o cümle beni her defasında yıkmıştı. Onun kızı olmak O kadının kızı olmak.Benimde bedelim buydu demekki. Ben o kadının kızı asla değildim. Kabul edemezdim.Bana sürtük demesi... Hemde bir kez daha söylemesi... Ağır gelen cümlesi beynimi uyuştururken göğsümden aşağıya akan sıcak sıvı ile nefes alışlarım arttı. Kan kokusu burnuma dolarken Nezih'in sıcak nefesi benden yavaşça uzaklaşmaya başladı. Titreyen bedenim kas katı kesilmişti. Çarpan kapı sesi ile akmaya hazır gözyaşlarım artık özgürdü. Gözlerimi yavaşça açtığımda göğsümden sızılan kana bakmaya kendimi zorladım. Acımıyordu. Kesilen boğazım değildi çünkü. Ama yinede canım çok yanıyordu....
Şimdi ise söylediğim şeyin cezasını kesmiş bana bakıyordu. Bunu nasıl yapmıştı ? Ayla'ya böyle bir şey nasıl söylemişti? Ayla bana bir şey söylemem için bakarken. Yüzündeki hüzün ve hayal kırıklığı benim içindi. Ne diyebilirdim ki? İlk defa haksız olduğumun farkındaydım ve kahretsinki söyleyebileceğim hiçbir şey yoktu.
"Simay... Nezih doğru mu söylüyor? Sen..."
Sessizlik.
Bazen pekte güzel bir cevap olmuyordu.
"Sana soruyorum Simay! Cevap ver bana Yağız'ı öpmeye çalıştığın doğru mu?" boğazı patlarcasına bağırırken bana nefretle bakması onu gerçekten kaybettiğimi anlamama yetmişti. Yağız şaşkınlıkla olanları izlerken ona rezil olmam umurumda değildi. Nasıl bir duruma düştüğümünde. Sadece bu iğrenç düşüncemi gerçekleştirmesemde yapacak olmam bile mide bulandırıcıydı. Sırf Nezih'i çıldırtmak adına düşündüğüm bu şey tek dostumu kaybetmeme neden olmuştu. Ayla sertçe omzuma vurduğunda gözlerindeki bir pislikmişim gibi bakışı beni en çok yıkan buydu sanırım.
"Yüzünü görmek istemiyorum. Bir sürtükle arkadaşlık edemeyeceğim!" tiksinirce konuşup hızla yanımdan gitmişti. Bana söylenen kaçıncı sürtükdü bu? Hadi ama gerçekten böyle göründüğüme inanamıyordum. Böyle bir duruma düşmek daha çok sinirimi bozarken Yağız Ayla'nın peşinden gitmiş Nezih'se yapmış olduğu tiyatroyu izlemekten keyif alırcasına bana bakıyordu. Semih'i öpmem onu bu denli kızdırıp Ayla'ya hatırlamak istemediğim günden bahsetmişti. Yağız'ı öpmek istediğimi hatta onunla olmak istediğimi söylerken cezamı kesmişti. Söylediklerinin yarısı kendisinin yorumuydu ve ben söylediklerine itiraz bile edememiştim. Haksız olmam beni susturmuştu.
"İğrenç herifin tekisin" alayla dudakları kıvrılırken aramızdaki mesafeyi biraz kapatmıştı. Aşağıdan yukarı beni süzerken kendimi bir çöp kadar değersiz hissettim.
"Bugün beni geçtin güzelim" yanımdan uzaklaşmaya başladığında artık dizlerim beni taşıyamaz hala gelmişti. Asfalta oturmuş öylece durdum. Korna sesleri, insan sesleri, çalan hafif müzik... Beni görüp deliymişim gibi bakıp ama umursamadan yanımdan gidenler... Hayat gerçekten garipti. Biri düşerken diğeri yürüyebiliyordu. Biri gülerken biri ağlayabiliyor. Biri doğarken diğeri ise ölüyordu. Bugün yaşadığım tamda buydu. Belkide hak etmişimdir dedim kendi kendime. Belkide...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFGEN|Gardımı düşüren(Askıya alındı)
Teen Fiction... "Nezih sana bir şey soracağım ama bana doğruyu söyleyeceksin" "Söz veremem güzelim" "Bir kere..." son bir umut parçasıyla "Bir kere söz ver" dedim. "Sor hadi" sesinde her an vazgeçebili...