"bunu herkes görmeli"
Dehşetle ona bakarken tek yaptığım olumsuzca kafamı sallamaktı. Bacağımda onun adı yazıp sokağa çıkacak değildim. Bu zevki ona yaşatmayacaktım. Bacağımdaki koskocaman NEZİH yazısıyla onun malıymış gibi dolaşamazdım. Düşüncesi bile iğrençti.
"Gel-mi-yo-rum."
"Gelmek zorundasın" kafasını bana doğru sırıtarak yaklaştırdığında tiksinerek geri çekildim. Kapıyı tuttuğu gibi sonuna kadar açtığında kabinden beni çıkarması bir olmuştu."Nezih bırak beni gelmeyeceğim. Bu şekilde asla olmaz! Aslaaa." çekiştirmeye devam ederken topuklarım dengemi bozup duruyordu. Nereye gittiğimizi bile bilmiyordum. Beni bu şekilde nereye götürüyor düşüncesi beni yiyip bitirirken bacağımdaki lanet şeyi söylemiyorum bile. Mağazadakilerin deliymişiz gibi bakan bakışları arasında saçlarımla yüzümü kapatmıştım. Nezih beni sürüklerken omzundan bakıp alayla tıslamıştı. Aklından ne geçiyordu kimbilir. Simay kızım ne hallere düştün be. Ben şu an bir hayvan tarafından sürüklenen ben! Kendimi tanıyamıyorum.
"Yavaş ol" arabaya beni fırlatmadan kendim binmiştim. Yanıma oturduğunda konuşmak için kafamda giriş cümlesi kurmaya çalışmalarım zamanımı almıştı. Onunla konuşmak yerine daha çok tartıştığımız için ne diyeceğini kestiremiyordum. O kafasından geçenleri hep merak edeceğim sanırım.
"Nereye getiriyorsun beni?" ona bakmadan konuşdamda kafasını benim olduğum yöne çevirdiğini görebilmiştim. Cevapsız sorular. Derin iç çekişim ile dayanamayıp ona döndüğümde çenemi tutamamıştım.
"Bana cevap vermek bu kadar zor mu? Nereye gittiğimizi bile söylememen seni cool yapmıyor ya da havalı." ses yok. Gözlerimi yumup nefes almaya çalıştım. Sinirlenme Simay sinirlenme.
"Durdur arabayı o zaman. Nereye gittiğimizi bile bilmeden bu lanet yazıyla hiçbir yere gitmiyorum!"
"Kapa çeneni Simay!"
"Sen kapat asıl. Yani hayır konuş yani insan gibi" of ne diyorum ben. İyice saçmaladığım cümleden bir şey anlamadığına eminim.
"Simay!" bağırışıyla bende bağırmıştım artık.
"Benimle savaşmayı kes!" yüzünü bana döndüğünde dönmemesini isterdim. Bakışları bu kadar soğuk olmalı mıydı? Bu kadar nefret dolu... Bana böyle bakması nedensizce canımı yakmıştı.
"Savaşma seviş mi diyorsun." söylediklerimden bunu mu anladın?
"Sapıklaşma hemen." önüme dönüp camdan bakmaya başladım. Onunla konuşmaya çalışanda kabahat. İç sesimle atma türkü atmaya başladığımda zaman nasıl geçti anlamamıştım. Bir bakımdan iyi olmuştu. Arabadaki sessizlik rahatsız ediciydi çünkü.
Arabadan indiğimizde gözlerimi irice açtım, beni buraya getirmiş olmamasını diledim.
Beni buraya getirdiğine inanmıyorum. Ortamını tahmin edebilirsiniz zaten içkici tayfalalar ve delice yiyişenler. Beni dövüş yaptığı kulübe getirmişti. Dövüşmek için beni yanına almasına anlam veremedim. Yoksa beni dövmeyi mi planlıyordu bu hayvan. Hala nasıl dövüşebiliyor ki ? Arkası sağlam diye bunu sorun etmediği belliydi. Onu bir kez daha acımasızca birini leş etmesini izlemek istemiyordum. Bu kılıkla onun ortamlarında takılmam Nezih'in metresi unvanını doğrulayacaktı. Bunu hazmetnek ya da kabullenmek gibi bir düşüncem yok. Nezih ne kadar öyle sansada böyle bir şeyi kabul etmem. Loş koridordan geçtiğinde beni beklememişti. Arkasından onu izlemeye devam ederken gelmediğimi görüp omzunun üstünden bana baktı. Olduğum yere mıhlanırken ne ileri ne de geri gitmiştim. Kaçamazdım ondan bunu biliyordum.
"Öyle boş boş bakacak mısın" kafasıyla gelmemi işaret etmişti.
"Dövüşcek misin?"
"Gel ve gör."
"Dövüşmeni istemiyorum." dudakları yukarı kıvrılırken diliyle dudaklarını ıslattı. Konsantrem bir anda dudaklarına kaysada gözlerimi gözlerine sabitledim.
"Benim için endişeleniyor musun?" alayla bana baktığında gözlerimi devirmemek için zor tuttum kendimi.
"Dövüşeceğin kişi için endişeleniyorum"
"Kesinlikle endişelenmelisin" bana doğru yürürken söylemişti bunu. Yanıma geldiğinde omzumdan tutarak beni önüne attı. İte kaka içeri sokmuştu beni. Müzik sesi bir anda kulağıma doldu. Her kafadan sigara dumanı çıkıyordu. Arenanın etrafını kuşatmış şimdiden tezerühat edenler dolup taşmıştı. Burası adeta pirsinkli alemi gibi bir şeydi.
Beni buraya getirdiğine inanmıyorum. Ortamını tahmin edebilirsiniz zaten içkici tayfalalar ve delice yiyişenler. Beni dövüş yaptığı kulübe getirmişti. Dövüşmek için beni yanına almasına anlam veremedim. Yoksa beni dövmeyi mi planlıyordu. Hala nasıl dövüşebiliyor ki ? Arkası sağlam diye bunu sorun etmediği belliydi. Onu bir kez daha acımasızca birini leş etmesini izlemek istemiyordum. Bu kılıkla onun ortamlarında takılmam Nezih'in metresi unvanını doğrulayacaktı. Bunu hazmetnek ya da kabullenmek gibi bir düşüncem yok. Nezih ne kadar öyle sansada böyle bir şeyi kabul etmem. Loş koridordan geçtiğinde beni beklememişti. Arkasından onu izlemeye devam ederken gelmediğimi görüp omzunun üstünden bana baktı. Olduğum yere mıhlanırken ne ileri ne de geri gitmiştim. Kaçamazdım ondan bunu biliyordum.
"Öyle boş boş bakacak mısın" kafasıyla gelmemi işaret etmişti.
"Dövüşcek misin?"
"Gel ve gör."
"Dövüşmeni istemiyorum." dudakları yukarı kıvrılırken diliyle dudaklarını ıslattı. Konsantrem bir anda dudaklarına kaysada gözlerimi gözlerine sabitledim.
"Benim için endişeleniyor musun?" alayla bana baktığında gözlerimi devirmemek için zor tuttum kendimi.
"Dövüşeceğin kişi için endişeleniyorum"
"Kesinlikle endişelenmelisin" bana doğru yürürken söylemişti bunu. Yanıma geldiğinde omzumdan tutarak beni önüne attı. İte kaka içeri sokmuştu beni. Müzik sesi bir anda kulağıma doldu. Her kafadan sigara dumanı çıkıyordu. Arenanın etrafını kuşatmış şimdiden tezerühat edenler dolup taşmıştı. Burası adeta pirsinkli alemi gibi bir şeydi. Buraya geldiğime küfrederken bakışlarımı yiyişen insanlardan kaçırma çabalarım tüm gaz devam ediyordu. Boş bir oda bulsanıza diyip bağırasım vardı onlara. Nezih'e sinirle bakarken onun ruh hali kimin pekmezini akıtsam gibi duruyordu. Beni neden getirdiğini sormaya cesaret edemediğim ölümcül bakışları bana dönünce sertçe yutkundum. Gerzek şey bana onca şeyi yapmışken benim yaptığım neydi ki? Sinirden dudaklarımı yemeye başladığımda sigara dumanları beni tıkamaya başlamıştı. Kesin beni öldürmek falan istiyordu. Astımım olduğunu bilip beni böyle bir yere getirmesinin açıklaması bu olabilirdi.
"Buradan bir yere kımıldama" yanımdan çekip giderken sap gibi bırakılmaktan çok bu çivili adamlarla başbaşa kalmak daha kötüydü. Hayır yani ne diye beni buraya getirdin ki? Açan getirdin ne diye bunların arasında beni bırakıyorsun. Her türlü manyağın ve sapığın olduğu yerde kalmıştım işte. Ne güzel! Gözlerim etrafı kolaçan ederken bana bakan kaçamak gözlere anlam verememiştin. Bakan bir daha bakamayıp kafasını çeviriyordu. Rimelim falan mı aktı acaba? Elim gözüme gidip kirpiklerimi yoklarken gözümü çıkartcaktım. Küçük çaplı çığlığım bu gürültüde duyulmamıştı. Burada fatmagül olsam kimse duymazdı valla. Duysalarda bir şey yapmazlardı gerçi. Gözüm bacağıma kaydığı gibi bana neden bakamadıklarını anlamıştım. Öküz gibi Nezih yazıyordu çünkü. Pardon öküz gibi Nezih yazması saçma oldu. Nezih eşittir öküz değil miydi zaten.Sıkıntıdan yanağımı şişirip oflarken ringe çıkan adamın konuşmaya başlamasıyla herkes gibi bende adama döndüm. Gürültüden söyledikleri tam olarak seçmesede dövüşcek kişilerin isimlerini versiğini anlamıştım. Nezih Kıraç dediğinde nefesimi tuttum. Onu ikinci kez ringde izleyecektim. Bir canavara dönüştüğünü... Birazda olsa içimde onun için üzüldüğüm yanın yok olacağı halini görmek istemiyordum. Böylece cani nasıl olduğunu ne görmek ne de öğrenmek istiyordum. Yasak dövüş yaptığını öğrendiğimde Semih'de yanımdaydı ve onuj görmemesi için onu buradan uzaklaştırdığım gün aklıma geldi. Neden böyle bir şey yapmıştım ki. Hemde beni yasak dövüş yaptığını herkese söylediğimi düşünürken. Aptal diye tıslarken ringe çıkmıştı. Üstünde sadece siyah şort vardı. Vücudu sanki sime bulanmışcasına parlarken saçları gözlerini kapatıyordu. Kızların bağırışları midemi bulandırırken gözümü ondan alamamıştım. Gitsem mi diye düşünürken onun mekanından çıkamayacağım gerçeği ağır basmıştı. Rakibi ringe çıktığında onu tutanlar bağırarak alkış yapsada Nezih'in taraftarı daha çoktu. Egosunun kaynağı belli oldu. Adam düdüğü çaldıktan sonra dövüş başlamıştı. İkiside boks eldiveni yerine ellerine sarılı bezlerle kafalarını korumak amaçlı başlarının hizasında tutarak atak yapmaya çalışıyordu. Daha çok Nezih'in üstünde olduğu adam atak yapmak istiyordu ama sadece istemesiyle kalmıştı. Nezih yumruklarını adama sertçe geçirirken her yumruğu suratıma yemiş gibi oldum. Adamın ağzından kanlar fışkırırken Nezih adamı boynundan tutup kaldırıp ringin köşesindeki iplere geçirmişti daha sonrasında kopan çığlığım ardından ellerimle yüzümü kapatmıştı. Nezih' e daha sert daha hızlı vur diye bağıranların sesi kulaklarımı doldururken tek isteğim buradan gitmekti. Her yaptığıyla ondan daha ne kadar nefret edebilirdim. İçimdeki nefret kor olurken bunu dindirmenin artık yolu yoktu. Nezih buydu işte. İnsanlara zarar vermekten keyf alan adamdı. Adam sayılırsa tabi. İçimdeki kusma isteğini bastırmaya çalışırken lavabo denilen şeye koşmak istervicesine arkamı dönüp ilerlemeye başladım. Elimi ağzıma götürdüğünde ağzındaki ekşi su daha çok midemi alt üst etmişti. Koşar adımlarım bir anda durduğunda ringde ismimi duymamdı. Yanıma gelen iki izmanduta afallayarak bakarken ne olduğunu anlamadan beni ringe çekiştirmeye başladılar.
"Çek lan ellerini. Sana diyorum. Bak hala tutuyor. Ne yapıyosunuz be ben mi dövüşcem hollanda ineğiii!" sesimi duymazdan gelen adamlara tekmelerimi sallarken çoktan ringe varmıştık. Nezih bana bakarken kolumdan tuttuğu gibi iplerin arasından beni ringe çekti. Terlemiş vücuduna bakamayacak kadar korkmuştum. Bacaklarım beni taşıyamayacak gibi titrerken dudaklarımı araladım.
"Ringde ne işim var benim!"
"Herkes kimin olduğunu görsün diye" alayla kıvrılan dudakları ile gözlerim alev saçmıştı.
"Türünün tek örneğisin" diye tıslarken bana yaklaşmasıyla geriye gitmeye çalıştım. Ringin iplerine yapıştığımda Nezih'le artık burun burunaydım. Kuruyan dudaklarımı ıslartırken yutkunmaktan ölmüştüm. Leş gibi havayı solurken artık Nezih'in nefesini soluyordum. Bu kadar dibime girecek ne vardı. Ellerimi çıpla göğsüne koymamla çekmişti. Terli vücudu elektriği iyi iletiyordu. Her mimiğimi izlerken keyif aldığı belliydi. Gözlerimi ona çevirdiğimde artık ne yapacağını beklemek yerine benim bir şey yapmam gerekliydi. Ama elimde koca bir hiç vardı. Ringin ortasında herkes bizi izlerken yapacak bir şeyim yoktu. Bacağımdaki dövmeye yavaşta dokunmaya başladığında tüylerim diken diken olmuştu. Eli bacağımda durduğunda elinin üstüne elimi yerleştirip çekmeye çalıştım. Bacağımı sıkıca kavradığında dişlerimi sıkmıştım.
"Ne yapacaksan yap daha fazla sana katlanamıyorum!" sesimi yükseltsemde sadece onun duyduğuna eminim.
"Ben bir şey yapmayacağım sen yapacaksın"
"Ne?" ne yapmamı istiyor? Bu beni ürkütmeye yetmişti.
"Ya benimle bu ringde adam akıllı dövüş ya da ..." elini yavaşça belime doğru getirmeye başlamıştı. Bacağımdaki eli kalçamdan yukarı doğru giderken vücudum kasılmıştı. Nefes alışlarım hızlanırken gözlerindeki bu parıltı pislikçeydi.
"Ya da?"
"Ya da benimle bu ringde seviş" pis pis sırıtan yüzüne vurmamak için o kadar sebebim vardı ki. Gözlerim yuvalarından çıkacakmışcasına açmıştım.
"Asla!" gelen kahkahası ile sinirden mideme kramplar girmişti. Mide bulantım artık karın ağrısıyla bir olup beni öldürmeye çalışırken gözlerim yanmaya başlamıştı.
"Sana seçenek sunduk şanslısın"
"Aman ne seçenek ama" diye tısladım. Gözüm etrafa giderken bütün gözler bunu beklermişcesine sırıtıyordu. Tekrar Nezih'e döndüğümde ise hala gözleri benim üzerimdeydi.
"Hadi güzelim bunu benden çok istesiğini biliyorum. Benim gibi seksini zor bulursun. Ya da hiç bulamazsın daha doğru."
"Seninle hiçbir şey yapmayacağım Nezih" onu itmeye çalıştığımda bir gram kımıldamamıştı.
"Sadece bir öpücük. Daha önce beni öptüğün gibi." dudakları yukarı kıvrılırken saçma bir şey yapmıştım. Aptallığım oscarlık doğrusu.
"Dövüşelim o zaman." kendimden emin sesim benden çıkmıştı. Dublaj falan kullanmadığıma göre öyleydi. Şaşırmış ifadesine gülmemek için yanağımı ısırdım. Bunu o da beklemiyordu. Onunla dövüşemeyeceğim ortaydı çünkü. Ben neyin kafasını yaşayıp onunla dövüşeceğimi söylemiştim ki diye içimden kendimi yerken dışarı yansımaması için gülümsemeye çalıştım.
"Dövüşmek?" parmağıyla önce beni sonrada kendisini göstermişti." Bu kadar aptal olduğunu bilmiyordum" alayla sırıtan yüzüne tükürmek için tükürük bezlerim tüm hızıyla çalışıyordu. Daha iyi bir fikrim vardı ama. Yüzümde alayla karışık kahkaham etrafa dolarken bana anlamayan gözlerle bakıyordu. Yumruğumu sıktığımda tam zamanını bekledim. Onun kadar güçlü değildim. Bunu biliyorum. Maalesef hayvan gibiydi. Ama güçlü olması bile yapacağım hamleyi beklemediği için onu afallaştırmıştı. Hafif geri yelpelendiğinde eli çenesini kavramıştı. Vurduğum yeri acıdığından değildi eminim bu kariznasının yıkılışıydı. Boşluğundan yararlanarak ringden aşağıya atladım. Şuan cekicende kimmiş havasındayım. Cekicen ismini değişti bilmiyor musunuz? Aa aa çok ayıp.
Çarptığım insanlardan biri beni tutacak gibi olsada aralardan sıvışmıştım. En azından şu kulüpten çıksaydım. Koşarak koridordan geçtiğimde ağzıma giren saçlar nefes almamı engelliyordu. Düğünden kaçan gelinler gibi koşmaya devam ettim. Kaçmak mantıklı değildi beni ne yapar eder bulurdu. Ve bunun öcünü daha kötü alırdı. Ama bana sunduğu o iğrenç seçenekler ve o ring... İmkanı yoktu dediklerini yapmama. Onunla dövüşemeyeceğimi adı gibi bildiği için onunla o ringde sevişmemi söylemişti. Pislik kelimesini nüfusuna geçirmeliydi. Kesinlikle.
Kulüpten dışarı kendimi attığımda izbandut korumalar beni durdurmamıştı. O kalabalıkta beni durduracak bir sürü adamı vardı. Burası Fikirtepe'ydi. Burası benim cehennemimdi. Bu sokaklar Nezih kadar korkutucuydu. Koşmayı sonlardırdığımda yavaş adımlarla yürüneye başladım. Bu topuklarla koşmak marifetti. Kendimize resmen işkence yapıyorduk bunları giyerek ama yinede onlar benim bebeklerim.
Nefesimi düzene sokmayı başarmıştım ama yinede kalbim ağzımda atıyordu. Nereye gideceltim yada gidebilecek miydim? Nezih pisliği kamp falan diye şeyler uydurup onunla kalmam içşn palavralar atmıştı. Eve bu halde gidemezdim. Bacağımdaki yazıyla bir adım bile atamazdım. Elim kolum bağlı ışık denen bir şeyin olnadığı sokaktyürümeye devam ettim. Para denen illeti bok gibi harcarken şu an olmayan cebimde beş kuruşum yoktu. Üşüyen kollarımı ovuşturduğumda aklımdan geçenler ile kafamıda üşüttüğümü anladım. Nezih'i bıçaklayıp organlarını satmak givi mesela. O koca ring sana girsin emi. Bana yaşattıklarını asla unutmayacaktım. Bana bıraktığın u izler silinmeyecekti.
"Benden kaçamayacağını sende biliyorsun bayan kibirli."
Biliyorum O.Ç ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFGEN|Gardımı düşüren(Askıya alındı)
Ficção Adolescente... "Nezih sana bir şey soracağım ama bana doğruyu söyleyeceksin" "Söz veremem güzelim" "Bir kere..." son bir umut parçasıyla "Bir kere söz ver" dedim. "Sor hadi" sesinde her an vazgeçebili...