Bu ikinci kez arkasını dönüp gidişiydi. Bu kez herkesin içinde yapmıştı bunu. En kötüsü de Esra'nın bundan zevk alıp bana attığı bakıştı. Aslında en kötüsü bu muydu bilmiyorum göğsümde ki inanılmaz ağırlık beni çelişkiye düşürmüştü.Kesinlikle hazmetme konusunda kötüydüm ve böyle bir şeyi onun yanına bırakmayacağımı aklıma kazıdım.
Sabah kalktığımda başım inanılmaz derece ağrıyordu ve üstümdekileri çıkarmadan yattığım için rahat bir uyku çekememiştim. Banyoya geçerek ılık bir duşun bana iyi geleceğini düşündüm ve banyoya geçtim. Saçlarımı kuruttuktan sonra saçımı düzleştirmeye başladığımda Nezih'le dün yaptığım dans aklıma geldi. Onunla dans ederken kendimi iyi hissetmiştim ve kendimi müzikle birlikte Nezih'e bırakmıştım. Ama bana söylediği o söz. ' içine düşmüşüm' ba ba ba bak sen. Ah bu adam beni hem deli ediyor hemde ürkütüyordu. Kesinlikle dayaklıktı. Beni bir böcek gibi ezeceğini bilmek için kahin olmaya gerek yoktu. Ona vurmam tabiki de imkansızdı. Koca cüssesi ve sert yüz hatları beni lal ediyordu. Üzerimdeki bu etkisine anlam veremezken bütün kaslarım gerildi.
İşimi bitirdikten sonra üstüme istemeyerek formalarımı geçirdim. Aşağıya indiğimde babam masada yoktu. Ya Hande hanımla kavga etmişti ya da şu meşhur toplantıları için erkenden evden çıkmıştı. Onula masada tek olmak... Bu canımı sıkmıştı ve hiç masaya bakmadan aşağıya inmek içim merdivenlere yöneldim.
"Seninle konuşmam gereken bir şey var "
Hande hanım itiraz istemeyen bakışıyla bana bakıyordu.
"Ne konuşacaksın, geç kalıyorum da."
Soğuk bir cümle.
Soğuk bir bakış.
Bunu bana sen öğrettin anne.
"Son sınıftasın ve mesleğine yönelik bir şeyler kazanmam adına seni babanın çalıştığı iş adamlarından olan bir CEO'yla tanıştıracağım. Tesadüf bizim dernek başkanının oğluymuş genç yaşta işlerin başına geçmiş , sana çok yardımcı olacağını düşünüyorum. İyi anlaşabilirsiniz bence "
Ağzım hayretle aralanarak, ona bön bön baktım. Kaşlarım çatılmaya başlamışken garip bir his bedenimi ele aldı.Benim adıma alınmış kararlar ve istekler. Bana sorulmaya gerek duyulmamıştı. Ne yazık ki adı batasıca soyadımın benim düşüncelerimin önemini yitirerek, önüne geçmişti. Kendimi berbat hissetmem gözlerimin dolmasına çoktan neden olmuştu.
"Mesleğime yönelik ?" dediğimde ona sert bir bakış attım ve bir adım atarak ona yaklaştım. Kendimi güçlü göstermek adına ellerimi göğsümde birleştirerek devam ettim."Sahi neymiş benim mesleğim?Hiç haberim yok da" sesimdeki öfke bedenimi kaplamıştı ve artık bağırıyordum.
"Simay başlama yine. Bunları daha önce defalarca konuştuk. Baban iş adamı. Ve senin okuyacağın bölümde belli. İster iste ister isteme bu değişmeyecek "
Öfkeden kudurmuştum artık. Ne istediğimi sormamıştı bile. Benim ne istediğim onun umurunda değildi benim hayallerim benim hayatım bunlar bu kadar değersiz miydi gerçekten?
"Senden nefret ediyorum." diye bağırdığımda boğazımın yandığını hissettim. Gözlerimden yaş süzülürken koşar adımlarla kendimi evden dışarıya attım.Artık hıçkırarak ağlıyordum her hıçkırışım bir parçamın kopup gitmesi kadar derindendi. Ağladığım nadir günlerden biriydi ve biriktirdiğim bütün öfkeyi kusuyordum. Arabaya binmedim ve yürümeye başladığımda açık hava iyi gelmişti ne kadar iyi gelebilirse tabi.
* * *
Okula geldiğimde ikinci derse anca yetişebilmiştim. Bizimkilerin yanına geçtiğimde kötü ruh halim dışarı yansıyordu ve gözlerimin yanması kızardığının resmiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFGEN|Gardımı düşüren(Askıya alındı)
Ficção Adolescente... "Nezih sana bir şey soracağım ama bana doğruyu söyleyeceksin" "Söz veremem güzelim" "Bir kere..." son bir umut parçasıyla "Bir kere söz ver" dedim. "Sor hadi" sesinde her an vazgeçebili...