Eve geldiğimde Hande hanım dergileri karıştırıp duruyordu.Akşam derneğin yemeği vardı ve o şuan burada dergileri karıştırıyor.Hayret! Normalde Hande Şahdoğlu gibi biri burada oturarak zamanını harcamazdı.Onun için ismi çok önemliydi ve isminin hakkını vermeliydi.Ve bir diğer önemli şeyde dernek.Dernekteki o elit insanlar ne düşünür ne söyler onun için çok önemliydi.Ben ve babamdan çok dernekle ilgilenirdi zaten.
"Neden hazırlanmadın,dernek için yemeğe gitmeyecek miydin?"diye sorarken sesim çok soğuk çıkmıştı. Sabah ki siniri hala üzerindeydi ve en çok da bana kızgın görünüyordu.Sesli bir iç çekiş yaptıktan sonra yüzüme baktı.
"Baban gelmiyor tek gidemeyeceğim için haliyle bende gidemiyorum." derdi anlaşılmıştı.Babam dernekteki o samimiyetsiz insanlardan nefret ederdi işi gereği yeterince sevmediği kişiler arasında bulunuyordu bir de dernekle uğraşamazdı.Babamın gelmeyeceği açıktı ve bunu bende o da biliyorduk zaten.Umursamaz bir tavırla ona döndüm.
"Akşam kulübe gideceğim,haberiniz olsun " cevabını beklemeden arkamı dönerek odama çıktım.Bu bir izin isteyişi değildi sadece sonradan başımı yemesin diye kurduğum bir cümleydi.Odama girdiğimde sırtımı kapıya yaslayarak bir süre öylece durdum.Etrafı incelemeye başladığımda odamın ne kadar büyük benimse içinde ne kadar yalnız olduğum fikri kalbimi sıkıştırmıştı.Odam mor ve beyazdan ibaretti.Mor bir yatak başlığı beyaz bir örtü,beyaz bir dolap ve çalışma masası diye duran ama bir halta yaramayan masa.Makyaj masamı ondan çok kullandığım doğrudur.Renkli puflardan oluşan köşede en sevdiğim şey müzik çalarımın olmasıydı.Herkesin bir şark köşesi vardır benimde buydu işte.Yere kadar uzanan camın önünde duran koltuğa geçerek gözlerimi dinlendirmek için yumdum.Zihnimde bugün olanlar halay çekiyordu resmen.Gözlerimi sinirle açtım.Çantamdan telefonumu çıkararak arama motoruna 'Nezih Kıraç' yazdım.Hiçbir sosyal sitesi olmamasına şaşırmıştım açıkçası.Havasına bakılırsa baya popüler olduğunu falan düşünmüştüm.Her neyse aklıma geldikçe o kan beynime sıçrıyordu.Biraz uyumak için yatağıma geçtim derin bir uykuya dalmamış olmalıyım ki kapının tıklanmasıyla gözlerimi açtım.
"Simay biraz konuşalım mı?" babaa içten bir gülüş yaparak içeri girmesi için kafamı salladım.Yanıma geldiğinde çoktan yelkenleri suya indirmiştim zaten boynuna atlayarak sıkıca babama sarıldım ve mis kokusunu içime çektim.
"Seni çok seviyorum biliyorsun değil mi?"dediğimde biliyorum diye kulağıma fısıldadı.
"Bugün olanlardan dolayı affedersin öyle söylemek istememiştim seni üzmek istememiştim." Gözlerimin dolduğunu hissettim. Onu birde ben üzmemeliydim.
"Biliyorum bebeğim ama lütfen içine kapanık olma böyle. Ne söylemek istiyorsan söyle ve rahatla bizi kendinden uzaklaştırma." tamam anlamında kafamı salladım.
"Okulda olanları duydum çok kızdım sana Simay." Mehmet hocanın şikayet edeceğini biliyordum zaten. Şikayet etmese şaşırırdım asıl. Titrek baş yaptı yapacağını yine.
"Okulda olanlardan dolayı özür dilemeyeceğim baba bunu benden isteme " söylediklerime karşı babamın kaşları hafifçe çatılmıştı.
"Yapma böyle kızım "dediğinde sözünü bitirmeden kesmiştim.
"Asla ondan özür falan dilemeyeceğim bunu sende biliyorsun baba." Ayrıca kolay kolay özür dilemezdim ben. Sayılıdır özür dileme kotamı o hoca için harcayamazdım.
"Üstüne gelmeyeceğim şimdi ama lütfen bu kadar inatçı olma Simay." Hafif gülümsediğimde babama sevgiyle baktım o da üstelemeden odamdan çıktı. Bende hazırlanmaya başladım. Siyah sırt dekoltesi olan kısa bir elbisemi ve topuklu ayakkabıları hızlıca ayağıma geçirdim.Hafif bir makyaj yaptıktan sonra aşağıya indiğimde kapıdan 'ben çıkıyorum' diye bağırmıştım. Hande hanımın ne dediğini bile duymadan taksiye atlayıp kulübe geçtim. İçeri girdiğimde ışıklar çok fazlaydı ve oldukça kalabalıktı. Ayakta masanın etrafında duran bizim çocukları görünce yanlarına geçtim hemen. Ayla,Yeliz ve Yağız vardı masada birde Yağız'ın yanında tanımadığım tanımakta pek istemediğim biri daha vardı.Yağız üstten aşağı beni süzerken apaçık ortada olan bacaklarıma bakıyordu. Bu yeni gelenlerde var bir sapıklık. Hele o başları olan yok mu. Aklıma gelmesiyle sinirlenmiştim bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFGEN|Gardımı düşüren(Askıya alındı)
Genç Kurgu... "Nezih sana bir şey soracağım ama bana doğruyu söyleyeceksin" "Söz veremem güzelim" "Bir kere..." son bir umut parçasıyla "Bir kere söz ver" dedim. "Sor hadi" sesinde her an vazgeçebili...