Seether&Amy Lee - Broken
Cause I'm broken when I'm lonesome
çünkü yalnız olduğumda kırılıyorumAnd I don't feel right when you're gone away
ve gittiğinde iyi hissetmiyorumYou've gone away, you don't feel me anymore
gittin, artık beni hissetmiyorsunThe worst is over now and we can breathe again
kötü olan sona erdi ve yine nefes alabilirizI wanna hold you high, and steal my pain away
sana sarılmak istiyorum, ve acımı çalıp götürmekThere is so much left to learn, and no one left to fight
öğrenilecek çok şey kaldı ve savaşacak kimse kalmadı"Seni iyi edeceğim güzelim"
Ensemde hissettiğim nefesinin sıcaklığı ile kalbimin ritmi hızlanmıştı. Sözlediklerinin etkisi beni yatağa zincirlerken yanında zorla tutulmuş bedenim yoktu. Zorla tutulu olan duygularım vardı. Onun kolları arasında küçülen bedenim huzurluydu. Vanilya kokusu içime dolarken gerçeklerde acı olarak zihnime yer edinmişti. Nezih benim için ateşten farksızdı ve ona hiçbir zaman güvenemeyecektim. Keşke başlayan bu filmi başa sarabilseydik. Keşke bana bunları yaşatmış olmasaydı. Keşkeler git gide çoğaldıkça bana sarılı olan kollar altında eziliyordum. Ben ben olmaktan çıkıyordum.
"Beni iyi edemezsin." belime dolanan güçlü elleri yavaşça çekerken yatağın en ucuna gitmiştim. Yatak pek büyük olmadığı için aramızdaki mesafeyi pek kapatmamış olsamda yinede ondan uzaklaşmıştım. Ondan uzaklaşmalıydım. Sırtımdaki keskin mavileri görebiliyordum ama bakmamak için direnmiştim. Tekli koltuğa geçtiğimde rahat bir uyku uyuyamasamda doğru olanı yapmıştım. Hayatımı mahveden adamın yanında duracak değildim. Ailemi mahveden adamın oğluna sarılarak uyumayacaktım. Kapanan gözlerim uyumamak için direnirken sabaha karşı dalabilmiştim. Nezih rahatça yatarken ben burada sürünüyordum. Where are you adalet?
*
"Nereye gidiyoruz?" arabaya bindiğimizden beri ağzını bıçak açmamıştı. Neyin havası bu anlamıyorum, götüne LPG mi taktırdı bu. Yol boyunca Nezih'i söverek cehennemdeki yerimi sağlamlaştırdım. Bir açıklama yapmadan sabahın köründe beni arabaya attı. Onunla gelmek istemediğimi bağıra çağıra söylemem beni omzuna alıp arabaya tıkması olmuştu. Sabah sinirimide aldığıma göre günün berbatlığı başlamış bulundu. Arabanım ani durmasıyla kafamı torpiloya vurmamla çığlık attım.
"Yavaş olsana!" yol boyunca ilk defa bana bakmayı tenezzül etmişti. Pis pis sırıtan ifadesini görmemle başım daha çok ağırmıştı.
"Yavaşlık kitabımda yok güzelim" artist konuşmalarına gözlerimi devirmekle yetindim. Onunla uğraşarak sinirlerimi bozamazdım. Tabi ki susmadım. Cevap vermezsem patlardım sanırım.
"Boş boş konuşacağına niye buraya geldik onu söyle"
"Burada kalcaksın"
"Pardon?" arabanın kapısını açıp dışarı çıktı. Sorumu cevaplasa şaşardım."Seninle kalmayacağım!" arabanın kapısını sertçe kapattığımda sinirle üzerine yürüdüm. "Benim hakkımda planlar yapıp durma. Senin dediğin hiçbir şeyle ilgilenmiyorum!" konuşurken işaret parmağımı onu tehdit edercesine kaldırmıştım. Ben ve onu tehdit etmek ne kadar gülünç olsada bu yaptığı beni çıldırtmıştı. Kasılan yüz hatlarını gördükçe ben daha fazla sinirlenmeye başlamıştım. Beni dövcek gibi bakmasını es geçmeye çalışarak öfkeyle ona bakmayı sürdürdüm.Kuklaya çevirmişti beni resmen ben onun gel dediğinde gelecek git dediğinde gidecek biri değilim. Bunu o sıçtığımın kafasına soksun.Ya da başka bir tarafına.
"Ne yaptın sen!" sesindeki o tını her an seni öldürebilirim diyordu.Anlamayan gözlerle ona baktığımda hala burnundan soluyordu."Arabama az önce ne yaptın!" diye tısladığında ağzımı açıp bir şey demek için araladım ama dediği şey ile afallayıp geri kapadım. Ben ona ne diyorum o bana ne diyordu. Arabanada sanada...
"Kendini satsan alamazsın o arabayı. Anladın mı?" Söylediğim şeylerini umursamadan arabam demesiyle iyice dişlerimi birbirine bastırdım.
"Başlatma arabana şimdi! Sence araban umurumda mı? Seninle burada kalacak değilim." dediğimde geldiğimiz Nezih'in depo evini göstermiştim. Bu yerden hoşlanmıyordum. Fikirtepeye getirmişti beni evet. Meşhur Fikirtepe.
"Oteldede kalabiliriz ama tercihim buradan sonuçta fikirtepe çocuğuğuz." kasılmış çenesi pis pis sırıtırken ağzına yumruk atasım geldi.
"Gelmiyorum ben.Nokta." nokta kelimesini bastırarak söylediğimde bana ergenmişim gibi bakış atmıştı. Bu hali gözüme komik gelsede gülecek değildim. Onun beni güldürmüş olması imkansızdı. Genellikle beni ağlatmak kısmıyla ilgilenirdi. Kırmak,üzmek gibi. Arkamı dönüp yürümeye başladığımda onu umursamamaya çalıştım. Fikirtepe'nin taşlı yollarında ilerken tökezlemeyi ihmal etmemiştim. Ayağımın takılmasıyla kafa üstü yere çakılmaktan sonda kurtulmuştum. Neden mi? Çünkü belimden tutan kollar buna engel olmuştu. Kafamı çevirip ifadesiz yüzüne baktığımda ellerini ittirdim.
"Hemen faydalan zaten"diye homurdandığımda alayla tısladı.
"Senden mi?" parmağıyla beni gösterdi."Tipim olmadığını söylemişmiydim."
"Ukala" gözlerimi devirdiğimde yürümeye devam ettim, arkamdan yürümeye devam etmişti.
"Ukalam"dediğinde anlamayarak ona döndüm. Cidden anlamamıştım bir anda ruh hali değişmişti. Az önce beni dövecek hali vardı şimdi ise beni uyuz eden sebiye dönmüştü.
"Ne?"
"Ben senin ukalanım yani güzelim. Buna alışmış olman lazımdı."
"Sen benim hiçbir şeyim değilsin" söylediğim şeyle yüzü eski halini alıp sinirle kasılmıştı. Aman ne hoş. "Eve gideceğim bana engel olma ya da parazit yapma mı demeliydim." damarına basmak hoşuma gitsede yüz ifadesi topuklamam gerektiğini söylüyordu. Onu kızdırmam mantıklı değildi ama bana yaptıklarının yanında bunlar hiç kalırdı.
"Evinde güvenli değilsin. Bir daha ikiletme!" bağırışı boş sokakta yankılanırken ürküp geri adım attım. Onu sinirlendirmeseydim diye pişman olurken ağzımı tutamamanın gazabına uğramama beddua okudum. Aferin kızıma yine harikayım!
"Hayır" onun yanında vızıltı halinde çıkan sesim yinede titrememiş olmaması iyiydi.
"İnat etme!"dişlerinin arasından tıslamasıyla yutkundum. Onunla kalmak istemediğimi kaç kere demem lazımdı. Güvende değilsinde ne demekti hem. Kafamı karıştırmaktan başka bir şey yapmayan Nezih'e gözlerimi çevirdim.
"Ya edersem..."
"Sabaha kadar inlersin" dehşetle gözlerimi irileştirdiğimde o ise sırıtıyordu. Pislik herif.
"İğrençsin!"
"Sende" dediğinde beni kolumdan çekiştirmeye başlamıştı. Peşinden sürüklenirken yılın nefes almadan küfür dizisini sıralamıştım. Küfürlerimin bedeli ise daha hızlı çekiştirilmemdi.
Rütubet kokan depo eve merhaba. Fazla eşya olmaması burayı daha soğuk kılıyordu. Nezih beni ortada mal gibi bıraktığında banyonun kapısını sertçe çarpıp içeri girdi. Arkasından orangutan diye mıraldanırken kolumdaki yarayı unutup elimi yaraya koymamla inledim.
"Şimdiden başladıysan akşam seni düşünemiyorum" terbiyesizliğine yüzümü buruşturdum.Yüzünü görmesemde yüzündeki pis ifadesi sesine yansımıştı. Sırıtan sesine karşılık ayağımdaki ayakkabıyı banyonun kapısına fırlattım.Aklı başka bir şeye çalışmaz mı bir insanın. Aklı olduğuna emin değildim gerçi. Üstümdeki rahatsız eteğim ve hala kanlı gömleğimle koltuğa oturdum. Saç diplerimdeki yağlarıda hesaba katarsak pislik içindeydim. Banyodan gelen su seslerini duydum. Şu an sıcak bir duş çok iyi gelirdi. Tabi Nezih'in banyosunda değil. Saatler süreceğini düşündüğüm banyosu tam aksine on beş dakika sürmüştü. Bu sefer sıkıntıdan saniyeleri saymam daha kolaydı. Duvardaki saati izlemek bunu gerektirir. Kapının açılma sesiyle sırtım dönük koltukta oturmaya devam ettim. Üstünü giymemiştir bu sapık diye düşünürken önümde biti vermişti. Islak saçlarından süzülen damlalar tişörtünü ıslatırken düşündümde çıplak olmasına gerek bile yoktu. Kendime yaptığım itirafa iç sesim seni sürtük diye gülmüştü. Uzun boyu olduğu için oturduğum yerden ona bakmak daha zordu. Boynum her an ona bakmaktan kırılabilirdi.
"Banyo yapsan iyi olur." beni süzüp küçümseyen bakışına kaşlarımı çatsamda ifadesini değişmemişti."Çöp gibi kokuyorsun da"
"Ne!" cırlamam ne işe yarardı ki. Berbat bir halde olduğumun farkındaydım. Haklı olması bana çöp demesini gerektirmiyordu ama. Kötü bakışlarımı ona yollarken sapıp bana geri dönüyordu. Nezih bu normal.
"Asıl çöp olan sensin! Bir işe yaramayan çevreye zarar veren ego yığınısın, gerçekten bu kelime tam seni anlatıyor." gözlerimi devirerek son darbeyi vurmuştum.
"Bana bak" dediğinde ona bakmamak için etrafı incelemeye başladım. Aslında adam edilebilirdi burası. Renkli duvarlar hoş olabilirdi mesela. Gri renk odayı daha kasvetli yapmıştı. Tamda ona yakışan şey işte. Karanlık.
"Yüzüme bak Simay!" dişlerinin arasından tıslamasıyla sinirlerinin everestlerindeydi. Hadi ama ne bok var o suratında demek isterdim. Yemez tabi. Gözlerimi ona döndürmeyerek tavana diktiğimde çenemdeli eliyle boynum kırtlamıştı. "oha yavaş be boynumu kırıyordun!" çenemi kendine döndürdüğünde zorla ona bakmamı sağlamıştı. İstedikleri olmayınca böylece cani olabiliyordu işte.
"Git ve ve banyo yap yoksa kötü olur. Fantazilerimle aklını almamı istemiyorsan eğer tabi."
"pisliksin" çenesindeki eliyle konuşmam zorlaşmıştı. Çenemi kırmak mıydı niyeti?
"İkinci seçenek daha cazip gelir bana haberin olsun" çarpık gülüşüyle bana göz kırptı. Eli çenemden gevşediğinde hemen geri ittim.
"Temiz kıyafet getir bana" dediğimde topuklarımın üstünden dönüp banyoya ilerledim. Sinirimi banyodaki eşyalardan çıkartacağım belliydi. Yoksa kendimi parça pinçik yapabilirim şu an. Zafer kazanmış edayla konuştuğunda ona bakmasamda gözlerimi devirmiştim.
"Yola geliyorsun yavrum"
"Kroların gülü" diye çemkirdiğimde kapıyı sertçe çarpıp kitlemiştim. Bunu bana ikinci diyişiydi ve cidden çok iğrenç bir kelimeydi. Hele onun ağzından daha bir fesat çıkmıştı. Yarama gelen sıcak suyla yüzüm limon yemişe döndü. Aslında yaram dışımda duş iyi gelmişti ve yorgunluğumu almıştı. Üstümden kalkan yük ile hafiflemiştim. Bir saatten fazla banyoda oyalanırken çıkmaya hiç niyetim yoktu. Nezih'in ne yapacağı belli olmaz diye zora banyodan çıkıp havluya sarıldım. Onun havlusu evet.Maalesef. Şuan sanki daha bir pislendim diye homurdandığımda kapıya fırlatılan şeyle sustum. Giysileri fırlatmıştı hayvan. Neyse en azından havluyla ortada kalmamıştım. Kapıyı yavaşça araladığımda el yordamıyla giysileri bulup kapıyı kapattım. Elimdeki giysilere baktığımda şaşırmıştı. Kendi kıyafetlerini verir diye düşünürken bana kız kıyafeti vermişti. Yeni gibi duruyordular ama yinede emin olamamıştım. En azından bir kaç kere giyilmiştir diye düşündüm. Bu hoşuma gitmesede seçeneğim yoktu. Elimdeli kot jeanı bacaklarımdan geçirdiğimde üstüme cuk gibi oturmuştu. Mavi salaş tişörtüde başımdan geçirip saçlarımı sıkı bşr topuz yaptım. Omzumu açıkta bırakan tişörtü eğer o seçmişse şaşırmazdım. Banyodan çıktığımda odada olmamasına sevinmiştim. Koltuğa yayılıp televizyonun karşına geçip güzel bir film açtım. Sıkıntıdan ölmek istemiyordum. Boş boş oturamazdım değil mi? Film aksiyon filmiydi ve cidden film iyi gidiyordu. Başroldeki çocuk yakışıklı olduğu sürece film izlenmeye değerdi her zaman. Öpüşme sahnesiyle filme daha çok odaklandığımda ensemdeki soğuk esinti ile yerimden sıçradım.
"Ben sana filmin alasını çekerim çok istiyorsan." gözlerimi korkuyla ve utançla kızaran yanaklarımla ona bakmamaya çalıştım. Tamda zamanında geldi yani ne vardı biraz daha geç gelseydi. Yerin yedi kat dibini görmek istiyorum. Onu değil!
"Sen anca böyle şeylerden anla zaten" kelimeleri yutarak söylesemde beni duymuştu.
"Nasıl şeyler?" neyi kastettiğimi bildiği halde piçliğine soruyordu işte.
"Off neyi kast ettiğimi biliyorsun!"
"Ama senden duymak istiyorum" bok Nezih bok.
"Duymayacaksın ama" dediğimde bana yaklaşmaya başladı. Adımlarımı büyük alan mı dardı. Hayır adımları kocamandı. Bir anda dibime kadar gelmişti. İstemediğim ot burunumda değil götümün dibinde bitiyordu.
"Sana her şeyi yaptırabilirim" gözleri ahlaksızca üzerimde gezindiğinde geri çekilmeye çalıştım. Duvar. Bu duvarlarda her yerden beni kıstırmak zorunda mı?!
"Hemde isteyerek" dediğinde nefesim kesilmişti. Yüzümdeki sıcak nefesi ile lal olmuştum.
"Hayal gücüne hayranım" alayla tıslasamda şu anki yakınlığı beni tedirgin ediyordu.
"Bana hayran olduğunu mu söylüyorsun" gülümseyişi genişlerken oflayıp omuzlarından ittirdim.
"Lafı nerenden anlıyorsun" derken yanından geçmek için çaprazına adım attığımda beni durdurdu. Gözlerinin içine bakmak zordu işte. Hemde çok. Mavilerine bakmak her gün daha zorlaşıyordu.
"Kıyaferler yakışmış" üzerimdekilere bakarak tekrar ona baktım. Bunu söylemesine şaşırsamda belli etmedim.
"Kimin bunlar?"
"Bir sürtüğün bilmiyorum" bir sürtüğün mü? Gözlerim yuvalarından çıkacakmış gibi ona bakarken onun sırıtışı artmıştı. Bana bunları vermişti birde. Kendimden iğrenerek üstümdeki giyselere baktığımda yırtıp parçalayasım vardı giysileri. Onun önünde yapamayacağım için bu durum daha sinir bozucuydu.
"Ne diye bana bunları verdin o zaman!" bağırmamla ses tellerim titremişti. Üstüne birde yakışmış demişti. Sinirle kavrulan her bir hücrem kır,dök,parçala diyordu. Ulan Nezih senin ben.
"Sinirlenince seksi olanlardansın" dudakları yuvarı kıvrılırken daha fazla kendimi tutamamıştım. Bunun bedelini ağır ödeyeceği bilmeme rağmen yapmıştım. Kasıklarına attığım tekmeye benim kadar şaşırmıştı. Elleri o bölgeye gidip acıyla küfrettiğinde ona oh olsun der gibi baktım.
"S*ktir"
"Aynısında canım" dediğimde var gücümle dış kapıya koştum. Sıçtım sıvıyorum evet. Kendimi dışarı attığımda hangi cadelere girdiğimi bile bilmiyordum. Serseri kaynayan sokaklardan koşarken korkumdan ölsemde arkamdaki hayvan daha korkutucuydu. Nefes alışlarım hızlanırken Nezih aramızdaki mesafeyi hızla kapatıyordu.Fikirtepe sokakları labirent gibiydi ve nereye gideceğimi bilmeden koşmaya devam ediyordum. Omzumun üstünden ona baktığımda yakın oluşu ile çığlık çığlığa daha hızlı koşmaya başladım. Ara sokaklardan birine saptığımda önüme çıkan saçma çamaşırlar hızımı kesiyordu. Çamur içinde kalan ayaklarımın direnci azalırken göğüs kafesin hızla inip kalkıyordu. Koşmaktan ağıran boşum ile elimle karnımı tutuyordum ve yaram sızlamaya başlamıştı. Ama durmamalıydım. Arkamdan kükreyen Nezih durmamı ve çeşitli küfürlerle süslü kelimelerini söylerken g*t korkumu artırıyordu.
"Tut onu Kardo!" kolumdan beni aniden çeken adama baktığında çığlığı bastım.
"Abi sorun yok değil mi?" tanımadığım adama nefretle bakarken Nezih beni tuttuğu gibi omzuna aldı.
"Sağol koçum gerisini ben hallerderim" tanımadığım adam yanımızdan ayrılırken onun mekanından kaçmak akıllıca olmadığını anlamıştım. Bu ağa gibi davranışlarına içimden küfürler saydırdığımda ellerimle sırtına yumruklarımı geçirmeye devam ettim.
"Torba değilim ben indir beni omzundan!"
"Patates çuvalı daha doğru olur"
"Hayvan herif sensin o!" ayaklarımı çırpıştırırken çığlık atmaya devam ettim.
"Sus artık kulaklarıma bir şey olursa öldürürüm seni!" arabasının kilidini açtığından arabadan cıyak cıyak ses geldi. Arabanın içine beni attığında kapımı sertçe kapatmıştı. Kaba saba hareketleri çok can sıkıcıydı. Direksiyonun başına geçip emliyet kemerini taktı.
"Kemerini tak." bana bakmadan konuşması korkumun kat sayısını artırmıştı.
"Nereye gidiyoruz?"
"Ya da takma. Cama yapışman hoşuma gider." dediğinde arabanın hızlanması bir oldu. Panikle kemeri taktığımda baya takmak için uğraşmıştım.
"Sana nereye gidiyoruz dedim!"
"Gidince görürsün" bıçak gibi sesi arabada soğuk etkisi yaratmıştı. Gözü dönmüştü resmen. Vücudu sinirden kasılmıştı benimkisi ise korkudan kasılmıştı. Ölüm sessizliği arabanın durmasıyla bozuldu. Arabadan hızla indiğinde onu daha fazla kızdırmamak için peşinden bende indim. Mağazaya girdiğinde afallayarak bende içeri girdim. Ne yapmaya çalıştığını kestiremiyordum. Bu beni cidden ürkütmüştü. Askıları karıştırıp giysileri fırlatan Nezih'e ağzım açık baktım. Etraftakiler ne olduğunu anlamaya çalışırken Nezih mağazayı alt üst etmişt. Görevli uyaracak gibi ona bir şeyler söylemeye çalıştığında delici bakışlarıyla kız gerilemişti. Elindeki askı ve topuklularla yanıma gelirken bir kaç adım gerilediğimde kolumdan çekiştirip yürümeye devam etti. Yoldan geçerken alıyım der gibi!
"Ne yapıyosun herkes bize bakıyor.Biraz insan gibi davransana!"
" Giy şunu. Çabuk ol" beni kabine ittirdiğinde öfkeyle ona döndüm.
"Bana bak! Sakın bana..." söyleyeceğim şey ağzımda kalmıştı. Mavi değil bunun gözleri hayır, yoksa şuan bu kadar gözleri simsiyah görünemezdi.Bakışlarıyla belanı sikerim diyordu. Net yapardı. Kabinin kapısını kırarcasına kapattığımda tekmelerimi duvara savurdum. Acıyan ayağıma merhaba. Sinirle üstümdekileri yırtarcasına çıkırıp kabinin bir köşesine savurdum. Ultra mini boyundan çarpraz askılarla giyilen siyah elbiseye fazla cüretkar diye mıraldandım. Sırtımın yarısını açıkta bırakan ve en önemlisi o yazıyı açıkta bırakan elbiseyi parçalamak istedim. Bacağımdaki Nezih yazısı gözüküyordu. Asla bununla dışarı çıkamazdım o yazıyı kimsenin görmemesi lazımdı. İçimdeki panikle eteği çekiştirmem tabiki saçmayı çünkü bir işe yaramıyordu. Bu yazı başıma bela olmuştu, ondan ne zaman kurtulacaktım? Dudaklarımı ısırırken aklıma gelen fikirle kapıyı açtım kafamı dışarı uzatıp görevliden siyah çorap istedim.
"Gerek yok" kapatmak üzere olduğum kapıyı biraz daha araladığımda Nezih haince bana bakıyordu. Olamaz diye mıraldandınğımda kapıyı kapatmak için geç kalmıştım.
"Çorapsız hiçbir yere gelmiyorum! ASLA."
"Bence bunu herkes görmeli"
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFGEN|Gardımı düşüren(Askıya alındı)
ספרות נוער... "Nezih sana bir şey soracağım ama bana doğruyu söyleyeceksin" "Söz veremem güzelim" "Bir kere..." son bir umut parçasıyla "Bir kere söz ver" dedim. "Sor hadi" sesinde her an vazgeçebili...