Soner Avcu- Yalnızlıklar
"Nezih sana bir şey soracağım ama bana doğruyu söyleyeceksin"
"Söz veremem güzelim"
"Bir kere..." son bir umut parçasıyla "Bir kere söz ver" dedim.
"Sor hadi" sesinde her an vazgeçebilirim edasıyla aceleyle dudaklarımı araladım.
"Benden gerçekten nefret etmenin nedeni annem olamaz.Öyleyse ne peki... Neden benden bu kadar nefret ediyorsun?" gözlerinin mavisinde boğulmak istedim.Bana nefretle değilde aşkla bakmasını istedim. Aşk dedim kendi kendime. Sen inanır mıydın bu kelimeye.
"Bu gözlere bakınca ne görüyorum biliyor musun?" gözlerimin etrafında usulca dolanan parmakları yavaşça çeneme indi.
"Ne? " diye sordum usulca.
"Seni öldürmem gerektiğini görüyorum ve her gün bunu neden yapmadığımı kendime soruyorum." kasılan çenemdeki elleri boynumdan aşağıya inerken yutkundum.Eli tam kalbimin üzerinde durduğunda okyanus gözlerinden gözlerimi ayırmadım. "Burası..." dedi. " Kime ait olduğunu anlayana kadar atacak " elinin altında kavrulan kalbim sıkışırken elimi onun elinin üstüne koydum.
"Ya sonra? "
Kuruyan boğazım son nefesini vermiş gibiydi sanki. Bir şeyler anlamak istercesine gözlerine bakmaya devam etsemde hiçbir duygu kırıntısına rastlamamıştım.
"Sonrası meçhul"
ve beni hüzne boğmuştu.
~~~
Uykusuz gözlerim güneş ışığının altında iyice kızarmıştı. Sabaha karşı uykuya dalmıştım ve şu an ciddi derecede uykum vardı. Dün olanları düşünmekten gözüme bir gram uyku girmemişti. Son konuşmamızda benden gerçekten neden nefret ediyorsun diye sormuştum ama ilginç bir cevap almıştım. Sorduğum sorunun cevabı olmasada ne dediğini anlayamamıştım. Ama söyledikleri beni derinden etkilemişti. Formalarıma bir kez daha lanet ettikten sonra odamdan çıktım. Kimseye görünmeden evden çıkmak için hızlı merdivenlere yöneldiğim sırada annem Hande'nin sesiyle yerimde durdum. Telefonda kimle konuşuyorsa ondan hoşnut olmadığı konuşmasından belliydi.
'Telefonumu nereden buldun bilmiyorum ama sakın beni bir daha arama."
'....'
'Ne istiyorsun!'
'...'
'Sen tam bir...Arama beni sakın. Sakın.' ve telefon laik olduğu duvarı boylar. Onu bu denli sinirlendiren her neyse beni keyiflendirmişti. Dernekte işler yolunda gitmiyordur kesin diye mırıldandım ve arkamı dönüp evden çıktım.
"Herkes sınıfa!" çemkiren hocayı es geçerek koridorda yürümeye devam ettim. Gereksiz bir kalabalık vardı ve bu benim hiç ilgimi çekmemişti. Sınıfa adım atacağım sırada Ayla'nın cırtlak sesini duymamla kalabalığa döndüm ve hızlı adımlarla yanlarına ilerledim. Gördüğüm manzarayla ağzım şaşkınlıkla açılırken Ayla'yı üzerine oturmuş kızı döverkenki pozisyonundan ayırmak için harekete geçtim. Bu kızı hatırlamıştım.Yağız'la sinemaya giden kız ve şu an gerçekten saçı başı birbirine girmiş haldeydi.
"Ayla dur! ne yapıyorsun?"
"Sen karışma hiç!" kolunu hızla benden kurtardığında tekrar kızın üstüne çullandı. Ağırmak için tekrar harekete geçecekken saçımın çekilmesiyle tiz bir çığlık attım. Yüzünü bile hatırlamadığım kız saçımı çekiyordu. Benim.Saçımı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFGEN|Gardımı düşüren(Askıya alındı)
Teen Fiction... "Nezih sana bir şey soracağım ama bana doğruyu söyleyeceksin" "Söz veremem güzelim" "Bir kere..." son bir umut parçasıyla "Bir kere söz ver" dedim. "Sor hadi" sesinde her an vazgeçebili...