Kargo- Kehribar
Öyle yakın öyle taze
Hiç hesapta yoktun Kehribar
Şimdi tatlı bir rüzgar beklerim
Yürüyebilseydik yanyana Kehribar...
"Senden neden nefret ettiğimi soruyordun." arkamdan duyduğum ses ona aitti. Durmadım yürümeye devam ettim. Durursam her şey daha kötü olacaktı. O konuştukça benim canımı yakacaktı. Sözleri hançer gibi olan bu adamı dinlememeliydim.
"Nedenini sana söylememi ister misin Şahdoğlu!" bir kez daha arkamdan bağırdığında sesi soğuk bir esintiden farksızdı. Durmadım. Durmaman gerekriğini biliyordum.
"Baban." ve durdum.Durmamla zafer kazanış sırıtışını hissetmiştim. Saniyeler hızla ilerlerken bir anda durdu.
"Ya da.." tiksinir bir gülüş.
"Ya da anneme tecavüz eden adam mı demeliydim." ve ben öldüm.
"Kapa çeneni. Daha fazla nasıl iğrençleşme." çıkmak için yeltendiğim yere çivilenmiş hatta prangalanmıştım. Nefes almak zorlaşıyordu. her şey bu kadar zor olmak zorunda mıydı?
"Yalan değil. İlk defa biri sana gerçekleri söylüyor "
"Kolumu bırak" kasılan bedenim ona daha çok çekildiğinde nefret dolu bakışlar daha yakınımdaydı. Gerçek olmazdı Söyledikleri.. Hayır. Hayır düşünmem bile iğrenç.
"İnanmıyorsun değil mi?" histerik gülüşüyle havaya bakan gözleri yine beni buldu.
"Yalan... yalan söylüyorsun" yanan gözlerim... kolumu sıkan parmaklardan kurtarmak için direniyordum.
"İnan öyle olmasını isterdim."
"..."
"Senin gerçekten kimsen yokmuş be güzelim. "
"Sus" sesim kısılırken ne konuşabiliyordum ne de tepki verebiliyordum. Gözlerindeki bu öfke...bu karanlık ve en kötüsü yalan söylemeyen gözler ilk defa çıplaktı. Duygularını tüm çıplaklığıyla gördüğümü hissettim. Olabilir mi diye düşünmeme neden olacak bakışları beni korkutmuştu. Ona güvenemezdim. Kimdi ki o? Bana onca haltı yapan herife mi inanacaktım. Babamın nasıl melek gibi oluşunu mu sorgulayacaktım. Ama neden sorguluyordum. Bu kadar kararlı bakmak zorunda mıydı o mavileri. Bu kadar içten yanan göz pınarları... sözlerinin acısı gerçekti. Ama babam yapmaz ki dedi sağ yanım. Ama o yalan söylemiyor ve bunu sende biliyorsun dedi sol yanım.
"Bunu bana neden yapıyorsun? "
Neden neden neden diye kuduran iç sesimi bastırsamda artık buna katlanamıyordum. Yalan söylemesini diledim. Söylediklerinin yalan olduğuna dair bir duygu aradım gözlerinin en derininde.Baktığım bu gözlerde birazcıkta olsa insanlık namına bir duygu aradım. Yoktu. Aradığım o şey yoktu. Olmayacaktı. Olduramayacaktım. O bir boşluktan ibaretti. İçine düşersem kaybolacağım bir boşluk. Bakışlarında gezindim bana istediği kadarını gösteriyordu, belkide yanan gözlerindeki acıyı bile göstermeyecekti. Bir anlık bir boşluktu. Göstermek istediği kadarını görebilirdim. Fazlasını istiyordum ama o sadece bana acı verenleri gösteriyordu.
Peki neden dedim içimden, neden böyle olmak zorundaydı? Söylediklerine inanmak istemiyordum. Gerçek olunmayacak kadar küfürlüydü bu sözler. Dilimi kesen sözcüklerden ibaretti. Nezih'in ağzından dökülen bu zehirli sözleri işiten kulaklarım büyük bir patlamada sağır olmuş gibi çınlıyordu. Yapmaz dedim kendimce. O benim tek güvendiğim sığınağım dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFGEN|Gardımı düşüren(Askıya alındı)
Jugendliteratur... "Nezih sana bir şey soracağım ama bana doğruyu söyleyeceksin" "Söz veremem güzelim" "Bir kere..." son bir umut parçasıyla "Bir kere söz ver" dedim. "Sor hadi" sesinde her an vazgeçebili...