🌘 4 🌒

1.3K 172 120
                                    

Yoongi Hoseok'un parmaklarına karşı direnemeyip göğsünde uyuyakalmıştı. Bu normaldi çünkü Yoongi hem çok yorgundu, hem de enerjisini doğru düzgün toplayamadan geri uyanmıştı. Dinlenmeliydi.

Hoseok Yoongi'yi dikkatli bir şekilde taşıyıp çarşaflarını yeni açtığı yatağına yatırdı. Uyuyan oğlanı bir süre izledi. Minik çilleri, bembeyaz teni, tombul yanakları, küçük dudakları ve kızıl saçları... Güzeldi. Yaydığı enerjiyi sevmişti.

Saat sabah on civarlarıydı. Hoseok'un aklında yapması gereken bir sürü şey vardı. Normalde dün gece avlanması gerekiyordu. Yağmur dinince kurt formuna dönüşüp dışarı çıkmıştı fakat kızılla karşılaşınca avlanması gerektiğini tamamen unutmuştu.

Misafiri dün çok zor bir gece geçirmişti, enerjisini tamamen toplayıp uyandığında karnı acıkacaktı. Çıkıp avlanmak istiyordu fakat onu bilmediği bir evde, ormanın ortasında yalnız bırakmak içinden gelmiyordu. Alfanın içgüdüleri buna kesinlikle karşı çıktı.

"Sakın gitme. Uzaklaşma, yanından ayrılma."

Belki gereğinden fazla korumacı davranıyordu fakat Hoseok her zamanki gibi kurdunu dinledi. Mutfağa indi ve dolapta olan malzemelere baktı. Dışarıdan topladığı sebze ve meyveler vardı fakat misafirine sadece bunları yediremezdi. Doyup doymayacağından emin olamadı.

Tavuk da yapabilirdi aslında...

Aklına beslediği tavukların gelmesiyle birlikte hızlıca montunu giydi, kapıdan çıktı, ne olur ne olmaz diye iyice kilitledi ve evin birkaç metre ötesindeki kümese koştu. Altı tavuktan en tombul olanın seçip kavradı. Tavuğun gözlerini mendille bağladı. İşini en çabuk ve en acısız şekilde bitirdi. Birkaç saat boyunca bahçede tavuğu temizlemek ve eti tüylerden arındırmak için uğraştı. Sonunda alfa eve girdi ve tavuğu mutfağa bıraktı. Suda beklemesi için derin bir kaseye koydu.

Jung Hoseok, en yakın arkadaşı Namjoon geldiğinde bile hazırlık yapmak için kılını kıpırdatmamış ve acıktığında "Evime şehirden hiçbir yiyecek sokamazsın." diye adamı ziyaret ettiğine pişman etmiş biriydi. Şimdi ise yatağında uyuyan, adından başka hiçbir şey bilmediği omega için saatlerdir uğraşıyordu.

Hoseok üstüne sinen kokudan arınmak için koridordaki banyoya girdi. Temizlenip beline vücut havlusunu sardı. Odasından kıyafet alması gerekiyordu. Yoongi hala alfanın yatağına yayılmış uyurken Hoseok sessiz adımlarla dolabına ilerledi. Unuttuğu şey, dolap kapağının gıcırdamasıydı.

"H-Hoseok?"

Kapağı sesli bir şekilde açtığında Yoongi uyanmış, yatakta doğrulmuştu. Henüz uyku mahmuruydu. Saçlarını karıştırdı ve daha net görebilmek için gözlerini ovaladı. Fakat gözlerini açtıktan sonra üstünde sadece havlu olan adama bakakalmıştı. 

"Uyandırdığım için üzgünüm."

Hoseok biraz utanmıştı. Omegaya karşı ekstra dikkati olmak istemişti fakat evin bakımsızlığı şimdiden onu mahcup etmişti. Temiz ve düzenli biri olsa da bu aksaklıkların yaşanmamasını dilerdi. Giysileri dolabından alıp kapağı kapattı.

"Sorun değil. Zaten kalkmam gerekiyordu."

Yoongi'nin gözleri su damlası akan göğüse indiğinde, Hoseok üstünün çıplak olduğunu hatırladı. Yoongi'nin yaydığı feromonlar... Bu omega kendisini hep tetiklemek zorunda mıydı? Daha karşılaşalı 24 saatten az olmuştu fakat şimdiden mandalina çiçeği gibi kokan feromonların etkisi altına girdiğini hissediyordu.

Yoongi toparlanıp lavaboya gitti. Elini ve yüzünü yıkadıktan sonra aynaya dikkatle baktı. Turuncu saç tutamları soluktu. Cildi o kadar kirliydi ki çilleri leke gibi duruyordu. Başta kolları olmak üzere vücudunda çizikler vardı. Kazağı ve pantolonu kurumuş çamurla doluydu.

freckled boy • yoonseokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin