Kelimeler yetersiz. Bazen, her şeyi bırakıp kaçmak istiyorum.
Savaşmamı söyleyen kızıl kurdum bile son zamanlarda durgunlaştı. Hoseok rahat hissetmem için elinden geleni yapıyor fakat ben, onun çabalarına karşılık gülümseyemiyorum bile.
Namjoon'un dediği gibi evden dışarı çıkmıyorum. Hoseok'un yanında güvende olduğumu da biliyorum fakat bazı görüntüler durmaksızın aklımda tekrarlanıyor. Lee'yi geçmişimden silmek istiyorum.
O karşıma çıkmasaydı belki mutlu bir hayata sahip olabilirdim. İçimde günden güne büyüyen bir öfke hissediyorum. Gözlerim bile bir başka bakıyor artık. Hoseok fark etmişti; sinir, kızgınlık, burukluk ve korkuyla bakan mavilerimi. Kızıl kurdum sık sık açığa çıkmaya başlamıştı. Artık onu bastırmaya veya kontrol etmeye çalışmıyordum.
"Yoon, bir şeyler yemelisin."
Yatağımda doğrulup Hoseok'un getirdiklerini yediğimi hatırlıyorum. İştahım olmasa bile kendime işkence etmeyi uzun zaman önce bırakmıştım. Bu biraz da alfaya bağlı bir durumdu. O eğitmenimdi. Yememi söylüyorsa, yerdim. Güçlen derse, güçlenirdim. Artık kendime ne iyi gelecekse onu yapıyordum.
Tabağımın bittiğini gördüğünde gülümsedi. İçten değildi, beni teselli etmek istiyordu. Bu hallerim hoşuna gitmiyordu, biliyordum.
"En kısa zamanda geri döneceğiz. Lee yakalanır yakalanmaz-"
"Yakalanacağına inanmıyorum. Ne kadar denetim altında tutulursa tutulsun, benim peşimden gelmeye devam edecek."
Bunlar gerçek düşüncelerimdi. İçinde bulunduğum durum beni öyle sıkıştırıyordu ki nefes alamadığımı hissediyordum. Durmaksızın karnıma kramplar giriyordu. Yataktan çıkacak gücü kendimde bulamıyordum. Kendimi kurban mentalitesine sokmak istemiyordum, dik durmaya çalışıyordum fakat şu an öyle bir morale sahip değildim. Travmalarım tetiklenmişti.
Hoseok bir şey söylemeden yanıma uzandı. O da sağlıklı bir ruh halinde olmadığımın farkındaydı. Kolunu belime dolayıp beni kendine çekti. Başımı göğsüne yasladım. Beni rahatlatan tek şey buydu.
"Yanımda olduğun zaman her şeyi aşabilirmişim gibi hissediyorum." diye fısıldadım. Her zamanki gibi saçlarımı okşamaya başladı.
Gece uykumdan titreyerek uyanıyor, Hoseok'un yanımda olduğunu idrak edebildiğimde sakinleşiyordum. Öylesine tedirgin ve huzursuzdum ki gözüme doğru düzgün uyku girmiyordu.
Güneş doğduğunda, stresten karnıma giren kramplar yüzünden ağzıma tek lokma koyamadım. Hoseok gün boyunca ümitle yanıma geldi ve hazırladığı yemekleri yemem gerektiğini söyledi. Denedim. Tıpkı dün yaptığım gibi yemeye çalıştım fakat sonu midemin ağzıma gelmesiyle bitti. Öylesine bulandı ki yediğimi kusmak için tuvalete koştum, Hoseok panikle beni takip etti. Klozetin önüne çöküp ağlayarak yediğim iki lokmayı çıkartırken sırtımı sıvazladı. Beni bu halde görmek canını yakıyordu, biliyordum.
İkimiz de yerde oturduk. Midemin alt üst olmasından dolayı gözümden akan yaşlara engel olamazken, saçlarımı okşadı. Ağzımı sildi ve ayağa kalkmam için gerekli gücü buluncaya kadar yanımda oturdu. Kendisi kaldırmadı beni, sadece elimden tuttu.
Bir süre sonra kurdum, "Kalkmalıyız." dedi. Bacaklarıma söz geçirip yerimden kalkmaya çalıştım. Hoseok bana destek oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
freckled boy • yoonseok
Fiksi PenggemarKızıl saçlara ve minik çillere sahip olan Yoongi'den etkilenmeyecek tek bir alfa bile yoktu. Kurt formuna girdiğinde kızıl kürkü ihtişamla parlar, mavi gözleri etrafa ışık saçardı. Hoseok ise yaşadığı dağ evinden çıkmayan, kendini toplumdan soyutlay...