🌘 27 🌒

1K 114 274
                                    

Açık perdeden sızan güneş ışıkları Yoongi'nin yüzüne vuruyordu. Gece boyunca Hoseok'la sarılmışlar, uyku mahmuru halleriyle bile birbirlerine ufak öpücükler kondurmuşlardı.

Hoseok'un bedeninden yayılan ısı o kadar fazlaydı ki ikisi de sıcacıktı. Rahatlatıcı mandalina çiçeği kokusu Hoseok'un normalde salgıladığı hormonları iki katına çıkarmıştı. Yorgan, ikisinin iteklemeleri sonucu gecenin bir vakti yere düşmüştü.

Yoongi saçları karışmış halde uyandı. Gözlerini güneş ışıklarından açamıyor, kendini oldukça huzurlu hissediyordu. Alfanın kollarının çıplak beline sarılı olduğunu biliyordu. Çoktan uyanmış olan Hoseok ara ara belini okşuyor, kollarının arasındaki omegayı ürkütmeden uyandırmaya çalışıyordu. Dokunuşları o kadar hafifti ki güneş ışıklarının onu uyandırmasıyla hissetmişti.

Hoseok kızıl oğlanı uyandırmaya bile kıyamıyordu. Rahatını bozmaktan o kadar endişeleniyordu ki pozisyonunu gece boyunca değiştirmemişti.

Yoongi minik dokunuşlarla gözlerini açtı ve ona sarılan adamın üstsüz olduğunu fark etti. Kalbi gördükleri karşısında hızlanmış, boynuna sardığı elini çekip kaslı göğsüne koymuştu. Saçları dağınıktı ve şiş yüzüne rağmen o kadar doğal, o kadar etkileyici görünüyordu ki içindeki kızıl kurdun kıpırdandığını hissetti.

Hoseok, göğsünün üstünde hissettiği el ile gülümsedi. Omegası uyku mahmuruydu ve kızarmış yanaklarıyla kendisine bakıyordu. Yoongi'yi parmak uçlarına kadar öpmek istedi o an.

"Uzun zamandır sabahlarım bu kadar güzel başlamamıştı."

Yoongi tebessüm etti ve elini göğsünden çekti. Karın kaslarına bakmamak için kendine engel olmaya çalışıyordu. Utanmıştı.

Hoseok yavaşça elini Yoongi'nin belinden çekti ve kızıl saçlarını okşamaya başladı. Yoongi gözlerini kapatıp başını alfanın boyun girintisine gömdü. Şefkat görmeye ihtiyacı vardı.

Saçları okşandıkça mırıldanıyor, Hoseok'un kıkırdamasına sebep oluyordu. Kolları arasındaki kızıl oğlan tıpkı bir bebek gibiydi.

"Sevdin mi?"

"Sevdim hyung."

Hoseok saçlarını okşayan elini ensesine indirdi. Parmak uçlarını beyaz teninde gezdirirken Yoongi'nin çıkardığı rahatlatıcı sesleri dinliyor, huzur doluyordu.

Parmak uçlarını ensesinde gezdirdiği her dakika içindeki kızıl kurt kıpırdanıyordu. Yoongi farkında olmasa bile kızgınlığı yaklaşmış olan kurt tahrik oluyor, mühürlenmek için kendini hazırlıyordu.

Hoseok parmaklarını ensesinden indirip sırtında gezinmeye başladı. Giydiği kazak o kadar bol gelmişti ki tenine zorlanmadan ulaşabiliyordu. Parmak uçları sırt çizgisi boyunca aşağılara indiği an Yoongi'nin beli yay gibi gerildi. Hoseok'a daha çok sokulup kalkmaları ile alakalı şeyler mırıldandı. Çok erken saatlerde güne başlamak, yoğun iş hayatı sayesinde rutini haline gelmişti.

Yoongi başını gömdüğü boyundan yayılan feromonlarla yatışmış hissediyordu. Kızgınlığının yaklaştığı zamanlarda sabah vakitleri sancıyla uyanır ve halsiz bir gün geçirirdi. Şimdiyse kendini sıcak bir yuvadaymış gibi hissediyor, sancıları çok hafif bir seviyede kendini gösteriyordu. Bir elini Hoseok'un omzuna koyup okşamaya başladı.

"Kalkalım hadi..." diye ardı ardına mırıldanmasına rağmen gözleri kendiliğinden kapanıyordu.

"Sabah şekerlemesi nedir, biliyor musun Yoon?"

Sahi... Yoongi en son ne zaman şekerleme yapmıştı ki? Namjoon'un onu işe göndermediği vakitlerde bile yatakta oyalanmadan kalkıyordu. Geri uyuyakalmaz, telefonunu kontrol etmez, uyandıktan birkaç saniye sonra doğrulup yüzünü yıkardı.

freckled boy • yoonseokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin