Hoseok Yoongi'nin kapısını kapatıp sürücü koltuğuna geçti. Fakat arabaya biner binmez onu karşılayan mandalina çiçeği kokusu ile istemsizce gözleri kapandı. Mest oluşunu gizlemeden derin bir nefes aldı, kokuyu ne kadar içine çekerse çeksin doymayacaktı. Kızıl omeganın feromonlarını duyumsamayı o kadar özlemişti ki burnunu boynuna gömüp saatlerce o şekilde kalası vardı.
"Beni tatlı kokunla kandırabileceğini sanıyorsan-"
"Çok doğru sanıyorum, değil mi hyung?"
Hoseok yan bir gülümsemeyle Yoongi'ye baktı. Lafları ve açık sözlülüğüyle alfayı ne kadar etkilediğinin farkındaydı.
"Bu flörtöz hallerin yaş konusunu unutmam için yeterli değil." dedi ve arabayı çalıştırdı. Aslında Hoseok için yaşında veya gerçeği söylememesinde bir sorun yoktu, sadece uğraşmak hoşuna gidiyordu.
"Ama ama..." Yoongi mırıldanarak önüne döndü ve emniyet kemerini taktı. "İşe yaraması gerekiyordu."
"Bebek gibi."
Yoongi'nin en ufak bir hareketinde bile Hoseok'un düşündüğü şey buydu. O tıpkı bir bebek gibiydi. Mandalina kokusunun büyüsüne kapılmadan arabayı çalıştırdı fakat aynı şey Yoongi için geçerli değildi. Çoktan alfanın feromonlarına kendini kaptırmıştı. Direksiyonu kavrayan biçimli parmaklarını kendi bedeninin üstünde hayal ediyor, kızgınlığına ne kadar süre düşünüyordu.
Hoseok omeganın gözlerinin kendi üstünde olduğunu anlamıştı. Özellikle ellerine olan ilgisini fark etmişti. Direksiyona işaret parmağıyla ritim tutmaya başladı. Yoongi şu an en ufak hareketine bile etkilenecek konumdaydı. Gözlerini yola çevirdi.
Arabada sessizlik ve birbirine karışmış feromonların yoğun kokusu hakimken "Yirmi altı demek," dedi Hoseok. Konuşmaya bir yerden başlamalıydı. "İnanamıyorum beni kandırdığına."
Yoongi gözlerini yoldan çekti ve şaşkınlıkla alfaya döndü.
"Kandırmadım ki!"
"Hayır, kandırdın ve kalbim kırıldı."
Yoongi'nin gözleri kocaman açılmış ve Hoseok'un gözlerine bakmıştı. Alfanın gözlerindeki parıltıları ve kalp dudaklarındaki sırıtışı gördüğü an onunla dalga geçtiğini anlamıştı.
"Sen cidden..."
Yoongi bu küçük numarayı yediğine inanamıyordu. Ellerini kızıl saçlarına daldırıp karıştırdı.
"Cidden aklımı başımdan alıyorsun." diye tamamladı içinden. Yüzüne söylemesine gerek yoktu, Hoseok ne kadar etkileyici olduğunun farkındaydı.
"Gıcık mıyım?"
"Evet. Namjoon'u yetiştiren insandan ne beklenirdi ki?"
Hoseok dediğine güldü. Hâlâ neden yaşını büyük gösterdiğini anlamamıştı.
"Peki neden bana yalan söyledin? Bu tip şeyleri önemsemem."
"Seni daha tanımıyordum. Yaşımı küçük görüp görmeyeceğini bilemezdim."
Aldığı cevap Hoseok'un aklında iki seçenek oluşturmuştu. Ya Yoongi zarar görmekten korkmuş ve yeni tanıştığı bir insanın onu hafife almaması için kendini büyük göstermişti, ya da... Alfaya karşı beslediği hisler için Hoseok'un onu yaşça küçük görmesinden endişelenmişti. Sonuçta ikisi arasında altı yaş vardı. Bu ihtimal onu güldürdü.
"Beni tavlamaya mı çalıştın yoksa?"
"Hayır!"
Yoongi dudak büzerek alfaya baktı. Hoseok elini direksiyondan çekip iki parmağıyla Yoongi'nin dudaklarını sıkıştırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
freckled boy • yoonseok
FanfictionKızıl saçlara ve minik çillere sahip olan Yoongi'den etkilenmeyecek tek bir alfa bile yoktu. Kurt formuna girdiğinde kızıl kürkü ihtişamla parlar, mavi gözleri etrafa ışık saçardı. Hoseok ise yaşadığı dağ evinden çıkmayan, kendini toplumdan soyutlay...