🌘 10 🌒

1.1K 139 86
                                    

Yoongi sızdığı koltuktan günün ilk ışıklarıyla kalktı. Namjoon'un koltukları o kadar rahattı ki her yatıya kaldığı zaman burada uykuya dalar, sabaha kadar deliksiz bir uyku çekerdi.

Saat yedi civarlarında olmalıydı. Kış mevsimindelerdi ve güneş geç doğuyordu. Halbuki Yoongi yazın saat sabah beşte uyanmayı daha çok severdi, tam bir gündüz insanıydı. Bedeni güneş ışıklarıyla hayat buluyordu.

Güneş ışığı... Aklına yine o alfa gelmişti. Kahkaha atarken görmüştü, kalp şeklini alan dudakları ve kulağını huzurla dolduran kahkahası ona güneşi anımsatmıştı. Gülümsedi.

Yüzünü yıkayıp Namjoon'un bol hoodielerinden ve pantolonlarından birini ödünç almak için odasına girdi, önce Jimin'e uğraması ardından eczaneye gitmesi lazımdı. Dün yolda giderken nöbetçi eczane bulamamışlardı ve iş bugüne sarkmıştı.

Yoongi odanın kapısını açtığı an yatakta karşılaştığı görüntü heyecanlanmasına sebep oldu. Betayla alfa kaşık pozisyonunda uyuyordu.

Namjoon Seokjin'in beline sarılmış, burnunu saçlarına gömmüştü. Yoongi sessiz adımlarla Namjoon'un komodindeki telefonunu alıp ikisinin fotoğrafını çekti. Aynı sessizlikle yerine bırakıp dolabın kapağını açtı. İhtiyacı olanları alıp parmak uçlarında yürüyerek odadan çıktı.

Hyunglarına endişelenmemeleri için bir not bırakıp ayaküstü bir şeyler atıştırdı.

"Gittikten sonra öğünlerine dikkat et."

Kulaklarında yankılanan ses ile ağzındaki lokmayı çiğnemeyi bıraktı. Hoseok ondan çok zor bir şey istemişti. Maalesef Yoongi'nin doğru düzgün yemek yemeye müsait bir hayatı yoktu.

On sekiz yaşındayken Namjoon onu rahat ders çalışabilsin diye otele yerleştirmişti. Yediği önünde yemediği arkasındayken bir sürü yeni kıyafete sahip olmuş, eline limitsiz bir kredi kartı verilmişti. Fakat bolluğun arasında bile boğazından büyük lokmalar geçmemişti nedense. İçinde yeme arzusu yoktu.

Hatırlıyordu, kalan günlerinde sınava sıkı sıkı hazırlanmaya çalışmıştı. Sonunda hukuk kazansa bile Min Yoongi üniversiteye hiçbir zaman başlayamamıştı. Okulunu okuyup bu dünyanın adaletsizliğini bir nebze de olsa gidermek isterdi fakat psikolojisi bu bölüm için yeterince sağlam değildi.

Namjoon o zamanlarda yirmi yaşındaydı, ailesine kafa tutarak üniversiteyi yarıda bırakmış ve prestijli olan Kim ailesine hiç yakışmayan hareketler sergileyerek küçük bir kafe açmayı tercih etmişti. Bu konuda yakın arkadaşı ona çok destek vermişti.

Henüz şehirde olduğu zamanlardı, Hoseok Namjoon'u ailesine karşı az korumamıştı. Ailesi alfanın kafe açmasını desteklemezken Hoseok, kocaman evlerinin içinde "Çocuğunuzun hayatını zindana mı çevirmek istiyorsunuz? Neden ona kaldıramayacağı şirket işlerini veriyorsunuz?" diye bağırmıştı. Namjoon lise mezunuydu ve üniversitesini bitirmeden iş hayatına atılmıştı. Tercihlerinden zerre pişmanlık duymuyordu. Son zamanlarda ise aklında sadece betasını mutlu etmek vardı.

Yoongi atıştırması bittikten sonra evden çıktı. Adliyeye gitmesi için otobüse binmesi gerekiyordu. Durakta beklerken gözüne bir iş ilanı takıldı.

Bir spor salonu için temizlik elemanı aranıyordu. Aradıkları kişi haftanın üç günü kapanma saatinde spor salonuna gelecek, aletleri ait oldukları yere koyacak ve yerleri silecekti. Eğer bir müşteri salonu özel olarak kapattırmadıysa mesai başlangıcı akşam saat on birdi. Yoongi için iş şartları gayet makuldü. Bu yüzden ilanı yapıştırıldığı yerden kopardı ve beklediği otobüs gelince bindi.

freckled boy • yoonseokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin