🌘 15 🌒

912 122 75
                                    

"Salak olmasaydınız da kanepede uyusaydınız. İki romantiklik yapacağım diye düştüğünüz duruma bak."

"Sen ne sevmeyi bilirsin, ne de sevilmeyi Kim Namjoon."

Tıkalı burnu yüzünden Seokjin'in sesi çok komik çıkmıştı. Tripli bir çocuk gibiydi. Namjoon sabahtan beri hastalanan ikiliyi azarlıyordu, bir süre sonra Jin'e gına gelmişti. 

"Hangimizin daha güzel sevdiğini tartışmayalım istersen Kim Seokjin."

Namjoon lafı betanın ağzına tıkayıp evden çıktı. Kafenin aşçısı hasta haliyle yemek yapamıyor olabilirdi fakat bu iş olmadığı anlamına gelmezdi. Mutfaktakiler bugün kendi başına idare edecekti kafeyi.

Namjoon gidince Seokjin ve Yoongi baş başa kalmıştı. Dünden beri birbirlerine sarılıyor, ufak tefek şeyler dışında ayrılmıyorlardı. Seokjin omeganın saçına, yüzüne, bazen de minik eline öpücükler kondurarak sevgiye boğuyordu. Aslında kızıl kurdun ihtiyacı olan şey tam da buydu. Sevgiyle iyileştiğini, yenilendiğini hissediyordu.

"Namjoon hyung gerçekten beni işten çıkardı mı?"

"Bunun adı işten çıkarmak değil birtanem, götüne tekmeyi bastı."

Yoongi oflayarak betaya daha çok sokuldu. Seokjin'i özlemişti, sanki dün geceyle birlikte bir şeyleri aşmış gibiydi. Hyunglarıyla konuşası bile gelmezken tekrardan kendini onlara bağlı halde buldu.

Televizyondan duydukları şeyler ile Seokjin kumandayla uzanıp sesi yükseltti.

"Dolunay yaklaşıyor! 8 Kasım'da omega ve betaların evden çıkmaması, alfaların ise yarından itibaren Ulusal Avcı Ekibi tarafından belirlenen yeraltı zindanlarına müracaat etmesi gerekmektedir. Omega ve betalar için serbest dönüşme alanları sonradan belirlenecek, bilgilendirmeler gün içinde yapılacaktır."

"Korkunç..." diye fısıldadı Yoongi. Alfaların yeraltı zindanlarında zincirlere bağlanmış bir şekilde acı çektiğini biliyordu.

Seokjin de tırsardı dolunay gecelerinden. Bugün 5 Kasım'dı ve önlerindeki üç gün boyunca Namjoon da dahil olmak üzere tüm alfalar hazırlık yapmalıydı. Eğer avcı ekibinin zindanlarına girmezlerse bu suç sayılırdı.

Dolunay gecelerinde dönüşümünü kontrol edebilen eğitimli kurtlar, sokaklarda kendilerine özel tasarlanmış bir tasmayla gezer ve aksi bir duruma karşılık güvenliği sağlarlardı. Zindanlardan kaçan, serbest dönüşme alanlarına başvurmayan, başı boş dolaşan, kurt formunda olan veya olmayan tüm alfalar toplatılır ve zamanı gelince mahkemede yargılanırdı.

Tek istedikleri bir dolunayı daha kendilerine zarar gelmeden atlatmaktı. Kontrolü kaybetmiş alfalardan kaynaklanan bir sürü vaka vardı ve hepsi de birbirinden cani cinayetlerden oluşuyordu. Bazı zamanlar ortalık kan gölüne bürünüyor; hukuk şirketleri, karakollar ve bakanlık çok yoğun mesailer yapıyordu.

Seokjin'in içinde bir huzursuzluk vardı. Her dolunay gecesi yaklaştığında olan bir şeydi bu, kurdu dönüşmeye hazırlanıyordu. Bazı belirlenmiş alanlarda omega ve betaların eğitimli kişilerin yanında dönüşmesi serbestti. Seokjin de her ay olduğu gibi adını yazdıracak, kurdunu bir kez daha serbest bırakacaktı. Çünkü düşmek bilmeyen özgüvenini bir nevi barışık olduğu kurduna borçluydu.

İnsanın bir süreliğine de olsa yönetimi içindeki kurda vermesi ruhsal sağlığa ve dengelere çok iyi gelirdi. Kurt ve insan bir bütündü ve huzur içinde yaşamaları gerekirdi. Fakat maalesef bazıları bu dengeyi sağlayamıyordu.

Dolunay uzun zamandır kurdunu serbest bırakmamış kişiler için çok sancılı ve ağrılı bir süreçti. Yoongi çoğu dolunayda yatağına kıvrılarak bitki çayları içerdi. Şifalı otlardan yaptığı çaylar kurdunu yatıştırıyor ve uykusunu getiriyordu. Bu dolunayı da uyuyarak geçirecekti.

freckled boy • yoonseokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin