Yaprakların hışırtısı, dalların sallanması, soğuk rüzgarın esmesi ve kusursuz dolunay... Omeganın kızıl kürkü ay ışığının altında parlıyordu. Mavi gözleri etrafına kendinden emin fakat bir yandan da tedbirli bakışlar atmaktaydı.
Siyah bir kürk girdi görüş açısına, ardından da kıpkırmızı gözler. Uzaktan gördüğü kurt çok tanıdıktı. Her zamanki gibi geçtiği yollara kendine özgü kokuyu bırakmaktaydı.
İki kurdun karşılaşması çok aniydi. Yoongi'nin kızıl kurdu alışık olmadığı orman ortamında kaşif bir edayla dolanıyor, Hoseok'un kurdu ise ezbere bildiği patikada ortalığı yokluyordu. Kızıl kürke ve parıldayan mavi gözlere sahip omegayı uzaktan gördüğünde alfanın bakışı keskinleşti.
Bu hisler beslediği omega mıydı? Yüksek ihtimalle. Böyle bir güzellik sadece Min Yoongi'ye ait olabilirdi. Açık mavi gözleri ona ihtirasla bakarken nasıl yerinde durabilirdi ki?
Alfa zaman kaybetmeden ona doğru yürüdü. Kızıl kurt ise hırıldayıp yavaş bir şekilde geriye adımladı. Gözlerine yansıyan güçlü isteğe karşı, aynı zamanda oyunbaz bir tavır da takınmıştı. Geri çekilmesine rağmen Hoseok ona çoktan yetişmiş, ilk karşılaştıkları zamanki gibi omeganın etrafında çember çizerek dolanmaya başlamıştı.
Bu seferki farklıydı. İkisi de kurt formundaydı ve ruh eşi bellediği asıl benliklerini çıplak gözleriyle görüyorlardı. Alfanın gece gibi tüyleri omegada kaybolma isteği uyandırıyordu. Hoseok o kadar asil, o kadar güçlü duruyordu ki bir kez daha etkilendi.
Omega kendini özgüvenli hissetmiyordu. Başını eğdi ve patisinin altında kalan toprağı eşelemeye başladı. Bir insanın parmaklarıyla oynaması gibi bir şeydi bu, oyalanmak istiyordu. Alfanın gözünde çok sevimli bir hareketti.
Siyah kurt çember çizmeyi bırakıp sert bakan gözlerini başını eğmiş kızıla odakladı. Zaten bir an bile gözlerini ondan çekmemişti fakat bu mahçup tavırları dikkatini daha çok vermesini sağlamıştı. Neden korkuyordu? Bir terslik vardı, böyle olmamalıydı. Her kurt gerçek formuna geçtiği zaman başı dik durmalıydı.
Daha ilk gün "Senden korkmuyorum!" diye bağıran kızıl güzellik oydu, değil mi? O halde neden başını eğmiş üzgün sesler çıkartıyordu? Tatlı bir şekilde toprağı eşelemesi Hoseok'un hoşuna gitse de, Min Yoongi tanıştığı hırçın omega gibi davranmıyordu.
Alfa omeganın önünde durup burnunu kızıl kürkün kapladığı boynuna gömdü. Gelişmiş koku duyusu ile mandalina çiçeğini içine çekerken omeganın tüylerini yalamaya başlamıştı çoktan.
Kızılın ağzından bir hırıltı daha döküldü. Alfanın başına pati attı ve kendinden uzaklaştırdı. Min Yoongi ne halde olursa olsun kendini ağır göstermeyi seviyordu.
Bu hareket karşısında alfa gözüne kestirdiği omegaya kur yapmaya başladı. Atılan patiyi yaladı ve kızıl kurda daha çok sokuldu. Oturur pozisyonda duran omeganın arkasına geçti ve diliyle kızıl tüyleri temizlemeye devam etti. Ensesine yaklaştığında kırmızı gözler çoktan kararmıştı. Ağzını açtı, keskin köpek dişlerini omeganın ensesine batırdı. Kızılın hissettiği acı o kadar hoşuna gitmişti ki alfanın ısırığına izin verdi. Siyah kurt omeganın ensesine dişlerini geçirmişti ve ikisi de amacı biliyordu.
Mühür.
"Benim Omega'm... Sadece benim."
Kızıl kurt ondan kaçmıyor, sivri dişleri daha derinde hissetmek için sabırsızlanıyordu. O, Jung Hoseok'a ait olmalıydı. Kendini bir süredir korunmaya muhtaç hissediyordu. Ateş kırmızısı gözlere hapsolmak, dünyaya onunla birlikte karışmak istiyordu. İçindeki güvensizlik sebebiyle sığınacak liman arıyor, çareyi Alfa'sına sığınmakta buluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
freckled boy • yoonseok
FanfictionKızıl saçlara ve minik çillere sahip olan Yoongi'den etkilenmeyecek tek bir alfa bile yoktu. Kurt formuna girdiğinde kızıl kürkü ihtişamla parlar, mavi gözleri etrafa ışık saçardı. Hoseok ise yaşadığı dağ evinden çıkmayan, kendini toplumdan soyutlay...