Jung Hoseok çevresinde meydana gelen olaylara karşı hep ilgisizdi. Fakat içgüdüleri her zamankinden farklı olarak, yerde baygın yatan omegayı orada bırakmaması gerektiğini söylemişti. Tamamen tesadüf eseri karşılaştığı kızıl saçlı oğlanı ölüme terk etmek yerine yardım etmeye karar verdi.
Kurt, temkinli adımlarla oğlanın yanına yaklaştı. Ay ışığı pürüzsüz tenine ve yumuşaklığı belli olan saçlarına vururken, daha önce kimsede görmediği bir şey fark etti. Burnunda, yanaklarında ve alnında ufak benekler vardı. Çillerini sevmişti.
İtiraf etmek istemese de karşısında yatan omega çok güzeldi. Bu saatte, bu ormanda, bu durumda ne işi vardı ki? Hikayesini merak etti.
Alfa, bedeni patisiyle yavaşça dürttü. Saldırıya uğramış gibi gözüküyordu. Burada her ne olduysa etrafa yayılan feromonlar kızıl omeganın çok korktuğuna işaretti. Feromonların yanında, ortamda yoğun bir kan kokusu hakimdi. Kurt formundaki alfa yerde yatan bedenin herhangi bir yarası olup olmadığını kontrol etti. Birkaç dakika sonra kanların kızıl omegaya ait olmadığını anladı. Elinde tuttuğu bıçağı gördüğünde, neler olduğu hakkında az çok bir fikri vardı.
Alfa sakince havayı tekrar kokladı. Omega haricinde havada yabancı bir alfanın feromonları hakimdi. Hoseok bu alfanın ayrılmasının üzerinden en fazla yarım saatin geçtiğine emindi. Kısa bir süreydi ve bayılmasına neden kişiyi kokusunu takip ederek bulabilirdi. Fakat kızıl oğlanı korumaya almadan yanından ayrılırsa canlı kalmayacağı biliyordu. Orman tekinsizdi, vahşi hayvanların saldırma ihtimali vardı. Bunu göze alamadı. Havadaki yabancı kokuyu hafızasına kaydetti ve daha sonra feromonların sahibini bulacağına dair aklının kenarına not aldı.
Burnu karşısındaki bedenin üzerinde gezindi. Her ihtimale karşı kokusuna aşina oldu. Alfa burnunu bu sefer beyaz tenli çocuğun boynuna gömdü. Kızıl omega, kurdun içindeki insanın oldukça hoşuna gitmişti. Kurt söylendi.
"Aklın anca aşna fişnede göt herif."
İnsanına kızıp başını kaldırdı. Kurt, kızıl saçlı çocuğun üstündeki yıpranmış kazağı dişleri arasına aldı. Kazaktaki yırtıklar eskidiği için değildi, biri bu omegaya kasıtlı olarak zarar vermişti. Mücadele sonucu oluşan yırtıklardı bunlar. Kıyafetlerini çekiştirerek bedeni sürüklemeye başladı.
Kurt birkaç dakika sonra sürüklediği bedene baktı. Sivri uçlu çalılar sertçe tenine sürtüyordu. Ay ışığının aydınlattığı bembeyaz ten, kırmızı izler ve derin olmayan yaralarla dolmuştu.
"Onu sırtına al."
İnsanına karşı gelmemeye karar verdi ve yerdeki bedeni çekiştirmeyi bıraktı. Bir süre uğraştırsa da kızıl oğlanı sırtına almayı başarmıştı. Kurt hızını arttırırken ince kollar bir anda gövdesine sarıldı. Sıcaklığa ihtiyacı olan omega, simsiyah kürküne sığınıyordu. Alfanın hoşuna gitmişti.
Omeganın bilinci daha yerine gelmemişti. Vücudu istemsizce kendinden daha sıcak olan bedene sokuluyor, ağzından anlamsız mırıltılar çıkarıyordu. Yüzünü kürke gömdü.
Kızılın ona daha sıkı sarılmasının ardından alfa, düşer diye endişelenmesine gerek kalmadan hızını daha çok arttırmıştı. Yaşadığı dağ evine yarım saatte vardı.
Alfa dönüşmek ve oğlanı eve insan olarak geçirmek istese de, oğlan kurdun gövdesini bırakmamakta direniyordu. Bundan dolayı eve kapıdan değil yeraltı geçidinden girmeye karar verdiler. Alfa burayı özenle kazmıştı. Gerekmedikçe kullanmazdı fakat şu an istisnai bir durum vardı. Kısa süreliğine de olsa bu omegayı evinde ağırlamaya karar verdi. Merak ediyordu, tanımak istiyordu, başından geçenleri öğrenmek için sabırla bekliyordu.
Eve girdiklerinde alfa patilerini paspasa sildi. İçindeki insanın söylenmeleri gerçekten dayanılmazdı. Evi temizlemekten nefret ediyordu ve patilerini silmezse kurduna küsüyordu.
Alfa odunluğa adımlayıp dişlerinin arasına birkaç parça odun sıkıştırdı. Ev sıcaktı, şöminede hala kıvılcım vardı. Burnuyla şöminenin kapağını kaldırıp odunları içine attı ve kapağı kapattı. Ateş harlanmaya başlarken yere uzandı. Hâlâ sırtında olan insan kurda yük olmuyor, sadece hareketlerini kısıtlıyordu.
Kurt bedenini yavaşça yana yatırıp sırtına sarılmış omegayı yere bıraktı. Üstünü örtmesi gerekiyordu fakat istememişti. Bunun yerine ağırlığını vermeden oğlanın üstüne uzanmış, kürküyle onu sıcak tutacak bir tabaka oluşturmuştu.
Sıcaklığını kontrol etmek için burnunu tombul ve hafif çilli olan yanaklarında gezdirdi. Yumuşaktı. Vücudunun ısınmaya başladığını fark etti, bu da iyiye işaretti. Uyuması gerekiyordu fakat gözlerini altındaki omegadan alamıyordu. Bir anlığına kurt formundayken nasıl olduğunu merak etti. Kızıl saçları gibi, kızıl bir kürkü de olmalıydı.
Düşünceler aklını kurcalarken, siyah kürkünün altında derin bir uyku çeken oğlanı daha fazla izlemedi. Sadece ısıtmaya devam etti ve gözlerini yumdu, kendisinin de uyuması gerekiyordu.
.
.
.
.
.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
freckled boy • yoonseok
FanfictionKızıl saçlara ve minik çillere sahip olan Yoongi'den etkilenmeyecek tek bir alfa bile yoktu. Kurt formuna girdiğinde kızıl kürkü ihtişamla parlar, mavi gözleri etrafa ışık saçardı. Hoseok ise yaşadığı dağ evinden çıkmayan, kendini toplumdan soyutlay...