Ufak bir bilgilendirme ~
Bölümde adı geçen Silla Krallığı, karakterlerimizin yaşadığı şehrin geçmişteki adıdır.
iyi okumalar <3-
Namjoon, şehir kütüphanesinden ödünç aldığı kitabı açıp koltuğuna oturdu. Bu bilgiler zaten aklındaydı fakat kaçırdığı noktalar olabilirdi.
"Tekrar okumaktan zarar gelmez." diye mırıldanıp kapağını açtı.
Yıl 830.
Şehirlerin birbirlerine açtığı savaşın yanında, klanların arasındaki gerginlik artmıştı. Bencillik ve sefalet sonucunda hayatını kaybeden yüzlerce insanın mezarı bile yoktu fakat klanların tek derdi soylarını ilerletebilecekleri torunlarıydı.
Bir süre sonra komşu şehrin sınırlarına sürüklenip atılmış ölü bedenler çürümeye başladı. Halk cansız beden yığınlarının hastalıklarına mal olacağından habersizdi. Cesetleri yiyen vahşi hayvanların dışında, daha o çağda adı bile bilinmeyen bakterileriler tüm komşu şehri sardı.
Cesetleri atan Silla Krallığı, sınırları içinde bulunan Gwangsan Kim Klanından¹ işbirliği yapmasını istedi. Planına göre şifacıları bir zehir hazırlayacak ve bu zehri komşu şehrin hastalanmış halkına ilaç olarak satacaktı. Böylelikle nüfusları azalan komşu şehirle sürekli savaşmak zorunda kalmayacaklar, iyi ihtimalle hastalıktan kaçmak isteyen krallığın göç etmesine neden olacaklardı.
Gwangsan Kim Klanı bu işbirliğini kabul etmedi. Her ne kadar aralarında can yakıcı husumetler geçse de bu bir soykırımdı. İnsanlık dışı olduğunu düşünüyorlardı. Klanları şifacılıklarıyla meşhurdu ve adları böyle bir canilik ile anılmamalıydı. Krallığı durdurmak için büyük çaba sarf etmelerine rağmen başaramamışlardı.
Silla Krallığı aklındaki planı gerçekleştirmek için yüksek mertebeye hizmet eden diğer şifacıları kullanmıştı. Gwangsan Kim Klanı kadar kaliteli iş yapamasalar bile planını yürürlülüğe koymak için her yolu denemeye hazırlardı. Zehrin üretilmeye başlandığı sırada, krallığa karşı gelen Gwangsan Kim Klanını idam cezasına çarptırdılar.
Tüccarlar sayesinde zehir komşu şehrin sınırlarına girdi. Bunu, savaş sonrası uzatılan bir zeytin dalı gibi gören halk ise hastalıktan korunmak için ilaç sandıkları sıvıyı içti.
Hamile omegaların bu zehri vücutlarına alması, bebeklerin normalin çok dışında özelliklerle doğmasına neden olmuştu. Karnın içinde kurt formuna dönüşenler, gözlerini açamayanlar, anormal düzeyde feromon salgılayanlar, insanken bile kuyrukla dünyaya gelenler...
Ebeler ilk defa böyle vakalarla karşılaşıyordu. Korkunç bir durumun içinde olduklarını düşünüyorlardı ve bu mutasyonlara neyin sebep olduğunu kimse anlayamıyordu. Neredeyse herkes şehrinin lanetlendiği kanısına varmıştı. Kötü ruhların hamilelere musallat olduğu fikri halka çok mantıklı geliyordu.
Birtakım elçi istemeyerek de olsa şifacılığıyla bilinen Gwangsan Kim Klanına gitti. Kendilerine çare bulmaları için aile büyüğünün ayaklarına kapandılar.
"Çok savaştık, canınızı yaktık, sevdiğiniz insanları öldürdük... Size yalvarıyorum. Soyumuzun devamlılığı için bize bir deva bulun!"
Gwangsan Kim Klanı üyeleri sırf Silla Krallığına karşı çıktığı için öldürüleceklerdi. Artık kaybedecek hiçbir şeyleri yoktu. Bu yüzden hayatta kaldıkları süre boyunca koca bir şehir dolusu insanın hayatını kurtarmayı seçtiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
freckled boy • yoonseok
Fiksi PenggemarKızıl saçlara ve minik çillere sahip olan Yoongi'den etkilenmeyecek tek bir alfa bile yoktu. Kurt formuna girdiğinde kızıl kürkü ihtişamla parlar, mavi gözleri etrafa ışık saçardı. Hoseok ise yaşadığı dağ evinden çıkmayan, kendini toplumdan soyutlay...