Yoongi telefonunun nerede olduğunu bilmiyordu. Ya Lee denen adamın arabasındaydı ya da ormanda düşürmüştü. Namjoon ve Seokjin'in hiçbir şeyden haberleri olmadığı aklına geldiği zaman Hoseok'a döndü. Arkadaşlarıyla konuşması lazımdı.
"Hyung, telefonunu kullanabilir miyim?"
Hoseok başını sallayıp cep telefonunu uzattı. Yoongi Namjoon'un numarasını tuşlarken zaten kayıtlı olduğunu fark etti. Şaşırmıştı.
"Namjoon hyung zaten kayıtlıymış, tanışıyor musunuz? Onu neden bu emojiyle kaydettin?"
"Koalaya benziyor çünkü."
Yoongi gülümsedi.
"Artık ben de koalaya benzetiyorum."
Yoongi ister istemez meraklandı. Çünkü Hoseok pek sosyal biri gibi durmuyordu, kendini şehirden ve insanlardan uzaklaştırmıştı. Sosyete camiayasının tanınan isimlerinden biriyle nasıl arkadaş olmuştu ki? Belli ki avcı ekibine katılmadan önce tanışmışlardı.
"Ne kadar yakınsınız?"
"Sadece ara ve gör."
Yoongi numaranın üstüne tıkladı. Telefonun açılmasıyla Namjoon'un küfretmeye başlaması bir oldu.
"Ne var yine orospu çocuğu?"
"Gerçekten çok ayıp." diye arkadan karşılık veren Hoseok'a kahkaha attı Yoongi.
"Bir dakika, yanında kim var?"
"Ben Yoongi, hyung."
"Yoon!"
"Ne? Yoongi mi? Nerede?!"
Seokjin'in arkadan atlaması üzerine Yoongi gülümsedi.
"Güzel bebeğim benim! Nerelerdesin sen? Bir şey mi yaptı Lee? Evet de sikeyim belasını."
"Hyung, senden önce ben bitireceğim işini. Ona bu şehri dar edeceğim."
Yoongi'nin içinde bir intikam ateşi yanıyordu ve kolay kolay sönmeyecekti. Dün gece yaşadığı korkuyu unutabileceğini sanmıyordu.
"Sana bir şey yaptı mı?"
Namjoon sesinden anlaşılır şekilde gerilmişti.
"Bunlar telefonda konuşulacak konular değil. Sadece şu an iyi olduğumu haber vermek için aradım. Merakta kalmayın, Hoseok hyungla birlikteyim."
"Tanışmışsın kaşarla."
"Bana kaşar diyene de bak. Camembert."
Namjoon tek bir kelime bile söylemeden telefonu Hoseok ve Yoongi'nin yüzüne kapattı.
"Hyunguma nasıl camembert dersin?"
Yoongi kendi çapında Namjoon'u savunmaya çalışıyordu. Hoseok bu çabasına sırıttı ve omegayla biraz uğraşmaya karar verdi. Sevimli görünüyordu.
"Çok mu seviyorsun hyungunu?"
"Çok."
"Ama burada çok sevdiğin Namjoon değil ben varım. Seni elimden kimse kurtaramaz, biliyorsun değil mi?"
Hoseok'un ona hiçbir şey yapmayacağını biliyordu. Yapmazdı değil mi? Yapamazdı.
Yoongi ayağa kalktı ve kızıl saçlarını şımarık bir edayla arkaya attı.
"Hyungum evine gelir ve bulur beni."
"Ya kaçırırsam?"
Hoseok'un adımları Yoongi'nin önüne gelince durdu. Ortamın gerilmesi üzerine Yoongi nefesini tuttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
freckled boy • yoonseok
FanfictionKızıl saçlara ve minik çillere sahip olan Yoongi'den etkilenmeyecek tek bir alfa bile yoktu. Kurt formuna girdiğinde kızıl kürkü ihtişamla parlar, mavi gözleri etrafa ışık saçardı. Hoseok ise yaşadığı dağ evinden çıkmayan, kendini toplumdan soyutlay...