🌘 29 🌒

1K 112 352
                                    

+18 uyarısı.

-

"Yoongi iyileşecek değil mi?"

Seokjin elindeki hamuru yoğururken Namjoon masaya yaslanmış, betanın hararetli hallerini izliyordu. Yemek yaparken mutfağın içinde koşturması o kadar tatlıydı ki ne zaman bir şey yapacak olsa dibinde bitiyordu.

"Hmm hmm."

"Beni dinliyor musun?!"

Seokjin en son sitemle sorduğunda Namjoon gülümsedi.

"Çok güzelsin."

"Yah!"

Seokjin yapacağı mandu için hamuru yoğurmayı kesmiş, arkasına dönüp Namjoon'a bakmıştı. Kalbinin hızlanmasını istemiyordu çünkü kendisine ettiği ufak bir iltifat bile işini gücünü bırakmasına sebep oluyordu.

Namjoon yarattığı etkiden memnun bir şekilde betaya yaklaştı. Kolunu ince fakat hafif kaslı olan bele sardı ve bedenlerini daha çok yasladı.

"Güzelim. Sen benim için bu dünyadaki-"

"Yapma."

Seokjin'in iç çekti. Reddetme sözünün ardından dayanamayıp alnını kaslı göğsüne yaslamıştı. Bu hareketiyle alfanın hızlanan kalp atışlarını birebir hissediyordu. Elleri hamur yoğurduğu için unluydu fakat bunu umursamadan gömleğinin eteklerini kavradı. Siyah gömlekte beyaz lekeler oluşmuştu.

Seokjin, Namjoon'un hayatında böyleydi. Karanlığına ışık getiren kişiydi. Ona aşkı, çabalamayı, arzuyu, ve minnettarlığı öğretiyordu. Yıllardır beraberlerdi ve Seokjin ona kalp kırıklıkları kadar tamir edilmiş kalp parçaları da vermişti.

Seokjin yıktığı her şeyi toparlardı. Hiçbir yerde enkaz bırakmaz, berbat ettiği işleri yoluna koyardı. Toparlayamadığı zaman ortadan kaldırır ve hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam ederdi.

Namjoon'un kalbi de böyleydi. Kırıldığı an nasıl parçaları birleştireceğini iyi biliyordu. Sonuçta karşısındaki adamın kalbi bizzat onun için atıyordu.

"Sözde beni reddediyorsun fakat her seferinde seni bana daha da yakınlaşırken buluyorum Beta'm."

Namjoon elini Seokjin'in kazağından içeri geçirdi. Belinde gezinen eli hissetmesiyle beraber başını geriye atarak yüzünü alfaya yaklaştırdı. Namjoon, göz göze gelmelerinin ardından parmaklarını Seokjin'in sırt çizgisinde gezdirdi.

"Ben değil, kurdum yaklaşıyor."

"Kurduna kendimi sevdirebilmişim o halde," Namjoon betanın açıkta kalan boynuna başını gömdü. Cılız vanilya kokusunu aldığında gülümseyerek tenine bir öpücük kondurdu. Dolgun dudakları hisseden Seokjin her geçen saniye daha da zor bir durumda kalıyordu. "Acaba sana ne zaman sevdirebileceğim?"

Seokjin rüyadan uyanır gibi açmıştı gözlerini. Teninde gezinen eller ve dudaklar... Alfa ona hangi ara bu kadar değer vermeye başlamıştı?

Kim Namjoon, Seokjin'in gözünde hep ailesini ifşalayacağı kişi olarak kalmalıydı.

Dudakları boynuna sayısız öpücük kondururken gözleri kırmızıya bürünmüştü. Kendini arzuyla dolu hissediyordu. Her gün elleri arasındaki betayla birlikte olmak, ardından saçlarını okşayarak uyutmak istiyordu.

"Hazır Yoon evde yokken-"

"Arlanmaz herif."

Seokjin arkasını dönüp hamurlu ellerini suya tuttu. Ellerini yıkarken Namjoon yine arkadan sarılmış ve ona sırnaşmaya devam etmişti.

freckled boy • yoonseokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin