Güneş doğduğu zaman önce Seokjin, yarım saat sonra da Namjoon eve varmıştı. Yoongi'yi koltukta uyuyakalmış halde gördükleri için bir sorun olmadığını varsayıp odalarına girdiler. İkisi de çift kişilik yatakta yan yana uzanmış bir şekilde dinleniyorlardı.
"İyi misin?"
"İyiyim, sadece biraz ağrım var."
Seokjin gözlerini kaçırdı ve uzandığı yerden doğruldu.
"Yine omuzlarında mı?"
Namjoon onaylar gibi başını salladı.
"Kalk masaj yapayım."
Alfa hiç itiraz etmeden doğruldu. Betanın elleri onu hem fiziksel, hem de ruhsal olarak iyileştiriyordu. Seokjin dizleri üzerine çıktı ve bacaklarını yatakta bağdaş yapmış olan Namjoon'un arkasına geçti. Kemikli elleri omuzlarını sıkıca kavrayıp sıktı.
Namjoon'un ağzından bir inleme döküldü. Betanın parmakları arada ensesine ve sırtına da baskı uyguluyordu. Namjoon masajı daha rahat yapabilsin diye üstünü çıkardı.
"Üşüteceksin."
"Parmaklarını hissetmek için değer."
Seokjin göz devirdi ve acıtmayacak şekilde omzuna vurdu. Hoşuna gittiği her halinden belliydi.
"Az önce pati mi attın bana?"
"Joon!"
Beta masaj yapmayı bırakıp ondan uzaklaştı.
"Ah, omzum hala çok acıyor. Of, sanırım ağrıdan bayılacağım. Yah, Seokjin."
"Oturan gençlerin başında dikilip otobüste yer versin diye sızlanan ajusshiler gibisin."
Namjoon bu benzetmeye hak verip acıtasyon yapmayı bıraktı.
"Canım gerçekten acıyor. Kas gevşetici bantlarım bitti."
Seokjin ayağa kalktı ve odadaki banyoya girdi. Küvete tıpayı koydu ve sıcak su doldurmaya başladı. Yaklaşık on dakika sonra küvetten buharlar çıkmaya başlamış, ayna buğulanmıştı. İçeri girip hâlâ yatakta oturan alfaya döndü.
"Küvette biraz dinlen. Su ilk başta çok sıcak gelecek fakat dayanmaya çalış, tamam mı? Kaslarına iyi gelecek."
Odadan çıkacağı zaman ayağa kalkıp betanın bileğini tuttu.
"Jin hyung."
Seokjin başını ona çevirdi ve kaşlarını kaldırdı.
"Hyungun olduğumu sonunda hatırlamışsın Joon."
"Hyungumsun," dolunay etkisinden olsa gerek, Namjoon çok duygusaldı. İçindeki kurt kendini sahip çıkılmış hissediyordu. Belki Seokjin'in gözünde alt tarafı bir masaj ve küvetti fakat onu düşünmesi Namjoon için çok kıymetliydi. "Abimsin, babamsın, eşimsin, bazense küçük bebeğimsin. Sen benim ailemsin Jin."
Bu ani konuşma karşısında Seokjin'in kalbi hızlanmıştı. Namjoon yanakları kızarmış olan eşine yaklaştı. Kolu ince bele dolandı ve yüzünü uzun boynuna gömdü.
"Boynun benim yuvam. Zarif vanilya kokunu içime çekmek, hassas tenine öpücükler bırakmak ve yutkunduğun zaman hareket eden adem elmanı yakından izlemek... Nasıl her zerrenle aklımı başımdan alabilirsin?"
Dudaklarını Seokjin'in boynuna sürttü ve gitmemesi için tuttuğu bileğini yukarı kaldırdı.
"Bu narin görünen ellerin bile... Hiç özenmemene ve umursamamana rağmen ne kadar güzel, farkında mısın? Bedenin pürüzsüz. Kalbin ve zekan kadar kusursuz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
freckled boy • yoonseok
Fiksi PenggemarKızıl saçlara ve minik çillere sahip olan Yoongi'den etkilenmeyecek tek bir alfa bile yoktu. Kurt formuna girdiğinde kızıl kürkü ihtişamla parlar, mavi gözleri etrafa ışık saçardı. Hoseok ise yaşadığı dağ evinden çıkmayan, kendini toplumdan soyutlay...