8. Bölüm

471 47 70
                                    

"Adını söylemeyecek misin hâlâ?"

Gözlerime bakıp "Neden bu kadar çok adımı öğrenmek istiyorsun?" deyince yüzümü buruşturdum.

"Yani sana hitap etmem için gereken bir şey sonuçta. İki ay boyunca 'Hey, Ukala, Canavar ya da kurt bozuntusu' dememi istiyorsan o ayrı."

Derin bir nefes alıp "Jungkook." deyince başımı salladım.

"En azından dördüncü günde öğrendim adını."

Benim adımı sormadan ilerlemeye devam edince kaşlarımı çattım. "Sen adımı sormayacak mısın?" dedim durarak.

"'Kan emici ucube' demeyi tercih ederim."

Gözlerimi devirdim ve yanına ilerleyip koluna vurdum.

"Ben Hina demeni tercih ederim."

"Düşünürüm." dedi ve ilerlemeye devam etti.

Arkasından yavaş bir şekilde ilerlemeye devam ettim. Dün gece yağmur yağmıştı ve toprak yumuşaktı. Bir iki kere ayağım dönmüştü. Bu yüzden dikkatli bir şekilde adım atıyordum.

Ağaçların arasından geçip geniş bir alana geldiğimizde etrafıma baktım. Gördüğüm şeyle gözlerim heyecanla büyüdü.

Hayatımda ilk defa bir göl görüyordum. Saraydan çıkmayan biri için bu inanılmaz bir şeydi.

Ağaçların yansıması gölde görünüyordu ve muazzam bir görüntü oluşturmuştu bu.

Ağaçların yansıması gölde görünüyordu ve muazzam bir görüntü oluşturmuştu bu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hayranlıkla göle bakmaya devam ederken Jungkook'un "Hadi gidelim." demesiyle başımı ona çevirdim.

"Biraz kalsak?"

Derin bir nefes alıp "Yola devam etmeliyiz." dedi.

Kaşlarımı çatıp "Yıkanmam gerek." dememle kaşlarını kaldırdı.

"Sen dün gece yağmurun altında durdun, temizlendin yeterince. Benim de yıkanmam gerek. Kaç gündür aynı kıyafetlerleyim, kendimi kötü hissediyorum."

Derin bir nefes alıp "Burada kalmak için bahane mi arıyorsun?" dedi.

Bir bakıma evet ama dediklerim de doğruydu. Kendimi gerçekten pis hissediyordum. Üç gündür mağaralarda kalıyordum, her tarafım toz toprak olmuştu.

"Hayır, gerçekten yıkanmam gerek."

Ofladı ve "İyi, gir ve yıkan." dedi. Gülümseyerek yanına ilerledim ve bileklerimi ona uzattım. Gözlerini devirerek bileklerimdeki kelepçeleri açtı.

Dört günün sonunda özgürlük hissi harikaydı. Kara papatya etkisi geçmişti ve şuan çok daha güçlü hissediyordum.

"Kaçmaya çalışma sakın. Eğer öyle bir şey yaparsan bu sefer bileklerini asla açmam."

War Of Races - Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin