Kim Taehyung
Kollarımı göğsümde birleştirip çatık kaşlarımla anneme bakmaya devam ettim. Gerçekten delirecek gibi hissediyordum.
Hina hâlâ kayıptı ama annem gidip onu aramama izin vermiyordu. Sarayda kalmamı söylüyordu.
"Hina'yı aramaya gitmeliyim-"
"Taehyung yeter! Hiçbir yere gitmiyorsun! Burada kalacaksın sen! Hina'yı aramaya askerler gittiler zaten! Sen burada kalacaksın!"
Sinirle derin bir nefes aldığımda içeri annemin sağ kolu Seojun şerefsizi girdi. Bu adamı oldum olası sevmiyordum. İğrenç pisliğin tekiydi. Savaşın bitmesini istemeyen ve sürekli Talkin'e saldırmak isteyen bir pislik. Annem de bu adamı yanında tutuyordu.
Ablamın hapsedilmesinde de parmağı vardı. Hatta Hina'ya da zarar vermek istemişti ama ona engel olabilmiştim. Ama annem hâlâ onu yanında tutuyordu. Anneme büyü yaptırdığını falan düşünüyordum artık.
Yıllar önce Talkin'e savaşa gittiğinde bir kurt ona saldırmış ve yüzünde büyük bir iz bırakmıştı. Öldürmesi çok daha iyi olurdu ama yüzünde o izle gezmesi bile beni keyiflendirmeye yetiyordu. O kurdu gördüğümde teşekkürlerimi iletecektim kendisine.
"Kraliçe'm bölüyorum ama Sör Jae geldiler."
Oda kimdi şimdi? Ne diye gelmişti buraya?
"Hina yok ortada. Çocuğa ne diyeceğiz şimdi?" Annemin telaşlı sesiyle kaşlarımı çattım. Ne oluyordu burada?
"Kim o anne?"
Annem derin bir nefes aldı ve "Hina'nın evleneceği kişi." dedi.
Şaşkınlıkla ona başladım. Hina'yı evlendirmeye mi karar vermişti yani? Peki bundan Hina'nın haberi var mıydı acaba? Ona sormuş muydu istiyor mu diye?
"Prenses ortada yokken evlilik hakkında Sör Jae'yle konuşamayız."
Alayla güldüm ve sinirle onlara bakmaya başladım. Gerçekten şaka gibilerdi. Hina'nın yaşayıp yaşamadığı bile belli değilken onlar onu evlendirmekten bahsediyorlardı.
"Siz iyi misiniz?!"
Sinirle bağırmamla ikisi de bana döndüler. Annemin önüne doğru yürüyüp sinirle gözlerine baktım.
"Hina ortada yok! İyi mi kötü mü onu bile bilmiyoruz ama siz hâlâ onu evlendirmekten mi bahsediyorsunuz?!"
"Prens Taehyung, bu evlilik Kral'lığımız için çok önemli-"
"Kral'lık kendi öz torunundan daha önemli olamaz!"
Sinirle bağırıp anneme döndüğümde çatık kaşlarıyla bana bakmaya devam etti.
"O kız senin kanından! Ne kadar babasından nefret etsende o kız senin kızının kızı! Anladın mı?! Senin torunun! Onun adına karar almanı geçtim, öldü mü kaldı mı bilmediğimiz halde hâlâ Kral'lığı düşünmen saçmalıktan başka bir şey değil!"
"Prens Taehyung odanıza gitseniz daha iyi olacak."
Sinirle yanımdaki pisliğe döndüm ve alayla gülüp anneme baktım.
"Şu şerefsizin kuklası olmuşsun! Kendi kararlarını bile veremiyorsun!"
"Taehyung odana hemen!"
Sinirle arkamı döndüm ve taht odasından çıkıp kendi odama doğru yürümeye başladım.
"Taehyung! Taehyung bekle!"
Chaewon'un sesini duyduğumda bile durmadım. Odama girdiğimde derin bir nefes alıp sehpaya tekme atarak yere düşmesini sağladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
War Of Races - Jeon Jungkook
Fanfiction"Sana bağımlı oldum, tıpkı kanına olduğum gibi." "Katilime aşık oldum, tıpkı bir aptal gibi."