Kim Heasun
Ölecek gibi hissediyorum... Sanki şuan da, burada ölecekmişim gibi hissediyorum.
Aldığım nefesler yetmiyor, ellerim sürekli titriyor, heyecan tüm bedenimi sardı ve asla yerimde duramıyorum.
Onu o kadar çok özledim ki bir an önce kavuşmak, boynuna sımsıkı sarılmak ve kokusunu içime çekmek istiyorum.
Yıllardır ondan ayrı olmam, onu bir kere olsun görememem, sesini duyamamam öyle acı vericiydi ki benim için tarif edilemez bir duyguydu.
Her günüm onu özlemekle geçiyordu, her gece yıldızlara bakıp sanki onunla konuşuyormuşum gibi konuşurdum. Her dolunay gecesi ona bir şey olacak korkusuyla tedirgin olurdum.
Annem onu bulacak mı, biri ona zarar verdi mi, hayatı nasıl gidiyor ve diğer her şey için endişelenerek geçmişti yıllarım.
Ona olan özlemim her geçen gün katlanarak büyümüştü zaten. Her gün, her an daha fazla özlemiştim onu.
Sevdiğim adama ve kızıma kavuşma hayaliyle geçmişti her günüm. Bazen bunun hiçbir zaman gerçekleşmeyeceğini düşünürdüm, o lanet yerden hiçbir zaman çıkamayacağımı, Yoongi'yi bir daha göremeyeceğimi, kızımla istediğim gibi vakit geçiremeyeceğimi düşünürdüm ama hiçbiri gerçekleşmemişti.
O lanet yerden çıkmıştım ve sevdiğim adam ile kızımızın yanına gelmiştim. Hina'yı görmüştüm ama Yoongi'yi daha görememiştim. Sürüyle beraber bir yere gitmişti ve gelmek üzereydi. Bu yüzden çok fazla heyecanlıydım.
Birazdan ona kavuşacak ve sımsıkı sarılacaktım.
Gergince Yoongi'nin dönmesini beklemek ölüm gibiydi. Zaman geçmek bilmiyordu sanki. On sekiz yıl beklemiştim ama bu saatler sanki yavaş bir şekilde ilerliyordu.
Sonunda içinde bulunduğum çadırın kapısı açıldığında hızla arkamı döndüm ve bakışlarımı özlediğim yüzüne sabitledim.
Beni gören gözleri hızla dolarken dudakları aralandı. Benim de gözlerimden hızla yaşlar süzülmeye başlamıştı.
Hiç değişmemişti. Hâlâ ilk gördüğüm gibi mükemmel görünüyordu. Aradan on sekiz yıl geçmişti ama sanki geçen yıllar ona hiç etki etmemişti.
"Heasun..."
Fısıltı şeklinde adımı söyleyip gözlerinden yaşlar süzülmesiyle titrek bir nefes aldım ve ona doğru ilerledim. Benim adım atmamla kendisi de hızla bana doğru geldi ve belimden tutup beni kendisine çekti.
Kollarımı boynuna dolayıp sıkıca sarıldım ve kokusunu aynı onun bana yaptığı gibi derince içime çektim. Şuan ölsem hiçbir şey umrumda olmazdı. Sevdiğim adamın kollarında, onun kokusunu soluyarak huzur içinde ölürdüm.
Boynuma derin öpücükler bırakması göz yaşlarım hızlandı. Bu hissi de çok özlemiştim. Omzuna öpücükler bırakırken derin nefesler alarak geri çekildim ve yüzünü ellerimin arasına aldım.
"Seni her şeyden çok özledim." dedi gözlerime bakarak.
"Bende sevgilim, bende seni her şeyden çok özledim." dememle dudaklarımızı birleştirip birkaç saniye öylece kaldı. Geri çekildiğinde gülümsedim ve "Seni çok seviyorum." dedim.
"Bende seni çok seviyorum..." dedi ve yeniden bana sımsıkı sarıldı.
"Seni asla bırakmayacağım. Ne olursa olsun bir daha ne seni ne de Hina'yı bırakmayacağım. İkiniz benim yaşama sebebimsiniz. Sizin varlığınız beni hayatta tutan tek şeydi. Bundan sonra ne olursa olsun sizi asla bırakmayacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
War Of Races - Jeon Jungkook
Fanfiction"Sana bağımlı oldum, tıpkı kanına olduğum gibi." "Katilime aşık oldum, tıpkı bir aptal gibi."