"Yoruldum!"
Biraz bağırmıştım çünkü benden bayağı bir ilerideydi. Benim aksime o çok daha iyiydi, bu yüzden ilerleyebiliyordu ama ben yine kan içmediğim için çabucak bitkin düşmüştüm.
"Dayan biraz daha."
"Dayanabilsem hiç sesim çıkmazdı Jungkook. Gerçekten yoruldum." dedim gözlerine bakıp.
Derin bir nefes alıp gözlerini kapattı ve "İyi, dinlenelim biraz." dedi.
Kirlenmeyi falan umursamadan direkt yere oturmamla kaşlarını kaldırdı. "O kadar yoruldun mu gerçekten?"
"Yok, yorulmadım. Numara yapıyorum." diye alayla konuştum.
"Seni taşımam için yapıyor olabilirsin sonuçta."
Söylediğiyle gözlerimi kısarak ona baktım. Her şeyde beni sinir edebiliyordu ve bu gerçekten çok sinir bozucuydu.
"Jungkook?"
"Hm?"
"Taşısana beni."
Gözlerini devirdi ve "Ağırsın." dedi.
"Ya! Hani küçük bir kızdım! Nasıl ağır olabilirim?!"
"Çok yemek yemiş küçük bir kızsın." demesiyle yerden bir taş alıp ona fırlattım.
"Güçsüzüm demiyor da sen ağırsın diye bahane üretiyor."
Bir şey demeden durmaya devam edince oflayıp ayağa kalktım. Biraz daha iyiydim şuanlık. Bir saat kadar sonra tekrar dinlenirdim. Kan içine kadar böyle idare etmek zorundaydım.
"Gidelim hadi."
Yanına gittiğimde hâlâ bana bakıyor olması kaşlarımı çatmama sebep oldu. "Ne oldu?"
"Başımın belasısın."
Birden beni kucağına aldığında gözlerim şaşkınlıkla büyürken bu ani hareketi beklemediğim için hafifçe çığlık atıp ellerimi boynuna doladım.
"Ne-ne yapıyorsun?" Neden kekelemiştim ki şimdi?
"Seni taşımamı istememiş miydin? Taşıyorum işte."
"Jungkook ciddi değildim. İndir hadi beni. Yürüyebilirim. Hem sen çanta da taşıyorsun. Yorulacaksın."
"Ağır değilsin Hina, yemek falan vermiyorlar mıydı sana sarayda?" dedi beni biraz daha yukarı kaldırıp rahat bir pozisyona geçerken.
"Az önce çok ağırsın diyordun." dememle gözlerini gözlerime indirdi. "Değilmişsin."
"Yinede indir beni."
"Birazdan bir yer bulurum bu gece için." dedi gözlerini ileri dikip.
"Tamam işte, indir. Devam edebilirim, benim yüzümden yorulmanı istemiyorum."
Yeniden gözlerime baktı ve "Sadece sussan olmaz mı?" dedi.
"Ama-"
"Hina, sus ve dinlen."
Bir şey demeden başımı omzuna yasladım ve onu yüzünü izlemeye başladım. İtiraf etmeliyim ki çok yakışıklıydı. Bunu inkar edemezdim.
Vücudu da bayağı iyidi. Kaslı olduğu belliydi bayağı. Karnını falan görmemiştim ama kol kasları varsa karın kasları da vardır diye tahmin ediyordum.
Ben yanında biraz ufak kalıyordum ve bu biraz sinir bozucu olabiliyordu ama beni taşıdığı içinde şuan zayıf olduğuma mutluydum. En azından yorulmuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
War Of Races - Jeon Jungkook
Fanfiction"Sana bağımlı oldum, tıpkı kanına olduğum gibi." "Katilime aşık oldum, tıpkı bir aptal gibi."