Kim Seokjin
Helen'le beraber bulduğumuz kulubede bir gece kalmaya karar vermiştik. Prenses Hina ve Jungkook'da güvenli bir yer bulmuşlar, orada geceyi geçireceklerdi.
"Çok yoruldum."
Helen kendini kulubenin içindeki eski yatağa attığında tebessüm edip mumları büyüyle yaktım. İçerisi biraz aydınlandığında derin bir nefes alıp kendimi koltuğa bıraktım.
"Ne kadar yolları kaldı?"
"Bir ya da bir buçuk hafta."
"Neredeyse bir aydır onları izliyoruz." diye nefesini vererek konuşunca gözlerimi kapattım.
Çok az kalmıştı Talkin'e varmalarına. Aslında buralar bir zamanlar Talkin topraklarıydı ama Nakarya'nın saldırılarıyla onlara geçmişti. Savaşlarda gereksiz yere bir sürü insan, bir sürü kurt ve bir sürü vampir ölmüştü.
"Onlar Talkin'e gittikten sonra ne yapacağız? Seni almazlar oraya?"
Gülümseyip ona döndüm ve "Benim için endişelendin mi?" diye sordum.
Gözlerini devirip "Dalga geçmeyi bir kenara bırak ve soruma cevap ver." dedim.
"Bilmiyorum. Önce onlar ulaşsın oraya, gerisini sonra düşünürüz."
"Harika." diye bıkkınlıkla konuşunca "En azından yapacak bir şeyin oldu, boş boş gezmiyorsun artık." dedim.
"Tabii vampir prensesini korumak benim için çok önemli bir işti, sahip olduğum için çok mutlu oldum."
"Helen?" Alayla konuşmasını takmadan ona seslendiğimde bana döndü.
"Hm?"
"Ailenden kimse kalmadı mı?"
Derin bir nefes alıp başını iki yana salladığında sıkıntılı bir nefes aldım.
"Ailemdeki herkes öldü, sürüm de dahil. Kimsem kalmadı..."
"Talkin'de kalabilirsin... yani orada bir sürü bulabilirsin kendine. Yerlerini tutar mı bilmiyorum ama bir kurt sürüyle daha güçlü olur. Onlarla beraberken daha iyi olursun."
"Sen ne olacaksın?"
"Prenses Hina sağ salim babasını bulduğunda geri gidip Prenses Heasun'a bunu söylemem gerek. Eğer yapabilirsem de onu oradan çıkartacağım bir şekilde."
"Bu zamana kadar neden yapmadın?"
"Çünkü Prenses Hina saraydaydı. Ayda bir kere de olsa Prenses Heasun onu görebiliyordu. Kızından ayrılmamak için hiçbir zaman kaçmak istemedi ama eğer kızı ve sevdiği adama kavuşma şansı olursa bu fırsatı kaçırmak istemez."
"Şu Prenses'in sevdiği adamı merak ettim. Kendisi zamanında aşık olup çocuk yaptığı için ben ceza çekiyorum burada."
Gözlerimi devirip "Yaptığın tek şey yürüyüp şikayet etmek Helen." dedim.
"Yürümek yorucu işte." dedikten bir süre sonra "Talkin'de kalmak istemiyorum." dedi.
"Neden?"
"Çünkü onlar uzun zamandır oradalar ve bir aile olmuşlar artık. Beni kabullenmezler, yani dışlamasalar bile kendimi öyle hissetmekten alıkoyamam."
"Jungkook öyle biri değil gibi."
"O ne alaka şimdi?" deyip yüzünü buruşturunca "Yani o seni dışlamaz, bence sürüsüne girebilirsin." dedim.
"Neden Talkin'de kalmamı istiyorsun ki?"
"Çünkü orada güvende olursun."
"Ben zaten güvendeydim. Ayrıca beni güvende tutmak istiyorsan kendini güvende tutman gerekir. Unutma sana bir şey olursa bana da olur ki benden uzağa gidersen de güçsüz düşerim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
War Of Races - Jeon Jungkook
Fanfic"Sana bağımlı oldum, tıpkı kanına olduğum gibi." "Katilime aşık oldum, tıpkı bir aptal gibi."