Kulağıma dolan kalp atışları gülümsememi sağlarken derin bir nefes alıp ona biraz daha sokuldum. Kalp atışlarını duyarak güne başlamak bambaşkaydı benim için.
"Günaydın." deyip saçlarımı öpünce gülümsedim. "Günaydın."
"Bugün yanımdasın?"
"Gitme dedin, bende gitmedim."
Beline biraz daha sarılmamla kollarını sıkılaştırıp yeniden saçlarımı öptü.
"Hoseok hyungla birkaç işim var, gelmek ister misin?"
"Babam çağırmıştı beni." dememle başını salladı.
"Senin ne işin var?"
"Önemli bir şey değil. Birkaç kişiyle görüşeceğiz."
"O zaman benim gelmemem daha iyi zaten. Beni görünce sinirlenenler çok."
"Takma Hina. Hiçbirini umursama. Onlar seni tanımadıkları için öyle davranıyorlar. Ne kadar iyi biri olduğunu bilseler böyle yapmazlar."
Gülümsedim ve başımı kaldırıp yanağını öptüm. "Beni sen tanı yeter bana. Sen beni bil, sen beni sev ben başka bir şey istemem ki."
Gülümseyip "Seni her zaman çok seveceğim. Her an, her saniye seni daha çok seveceğim." dedi.
Derin bir nefes alıp başımı yeniden göğsüne yaslamamla kollarını beline dolayıp saçlarımı öptü.
...
"İçeri gel birtanem."
Babam kokumu almış olacak ki çadırın önündeyken beni çağırmıştı. Gülümseyerek içeri girdiğimde ayağa kalkıp kollarını açtı. Yanına gidip beline sarıldığımda saçlarımı öptü ve sırtımı okşadı.
"Günaydın."
"Günaydın."
"Kahvaltı yaptın mı?" demesiyle başımı iki yana salladım. "Daha değil ama acıkmadım zaten."
"Emin misin?"
"Evet, şuanlık aç değilim."
"Ben birazdan çıkacağım, senin için bir şeyler göndereceğim ve sende buradan çıkmayacaksın."
"Zaten çıkasım da yok. Nefret dolu bakışlara maruz kalıyorum."
"Seni tanımıyorlar Hina."
"Evet ama sorun bu değil ki. Beni savaş için suçluyorlar. Sanki ben çıkarmışım gibi. Savaç çıktığında annem ve babam bile tanışmıyordu ki benim!"
Sonda yükselmemle gülümseyip beni kendine çekti. "Doğru. Savaş başladığında annenle tanışmıyorduk. Hatta daha doğmamıştık bile."
"Ama suçlu benim."
"Bir gün anlayacaklar bebeğim. Kendini üzme ve canını sıkma. Tamam mı?"
Başımı sallayıp onu onaylamamla alnımı öptü ve yanağımı okşayıp geri çekildi. "Sana yemek göndereceğim, hepsini ye."
Parmağını bana doğru sallamasıyla gülümseyip onu onayladım. Bana gülümseyip dışarı çıktığında derin bir nefes aldım ve kendimi koltuğa bıraktım.
...
"Güzelim?"
Jungkook'un içeri gelmesiyle ayağa kalktım ve yanına gidip beline sıkıca sarıldım. Birkaç saat önce yanımda olmasına rağmen çok fazla özlemiştim onu.
"Ben şimdiden senden bir an bile ayrılmak istemiyorsam, mühürlenince ne yapacağım?"
"Benden bir an bile ayrılmayacaksın... ki bu benim de işime gelir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
War Of Races - Jeon Jungkook
Fanfiction"Sana bağımlı oldum, tıpkı kanına olduğum gibi." "Katilime aşık oldum, tıpkı bir aptal gibi."