9. Bölüm

462 46 74
                                    

Jeon Jungkook

Bir kurt için başına gelebilecek en kötü şey sürüsünden ayrılmaktı. Sürü onun ikinci ailesi gibiydi, her an yanlarında olup ne olursa olsun destek olunan bir aile. Bir kurt için en güzel, gücünü sonuna kadar hissedebileceği yerdi sürüsü. İkinci ailesiydi.

Ama ben ikisini de kaybetmiştim.

İki buçuk ay önce Talkin'den ayrıldığımda sürüden atılacağıma emindim. Hiç kimseye haber vermeden çıkmıştım yola ve en önemlisi Alfa'nın kararını çiğnemiştim. Beni affetmezdi. Beni çoktan Omega ilan etmiş olmalıydı.

Bunları göze alarak çıkmıştım yola zaten. Geri dönebilip dönemeyeceğimden emin değildim çünkü. Bir amacım vardı ve onu gerçekleştirmek zorundaydım. Belki bunu gerçekleştirirken ölecektim ama en azından denemiş olacaktım.

Talkin'den çıkana kadar her şey yolunda gitmişti. Zaten orada sorun yaşamayacağımı biliyordum ama Nakarya topraklarına girdiğim anda vampirlerden saklanarak ilerlemek zorunda kalmıştım. Eğer biri beni görseydi amacıma ulaşamadan ölürdüm.

Birkaç kere vampirlerden kıl payı kurtulmuştum ve aylar süren yolculuk sonunda varmak istediğim yere yaklaşmışken karşıma o çıkmıştı.

O şerefizler onu yakalamış ve iğrenç bir şekilde konuşuyorlardı. Böyle bir duruma kayıtsız kalamazdım. Vampirleri ne kadar sevmesem de hatta nefret bile etsem de bir kadının o durumda olmasını izleyip gidemezdim. O an yardıma ihtiyacı vardı ve bu yüzden kurt formuma dönüşüp onlara saldırdım.

Daha sonra o kaçmaya başladı. Bende peşinden gidip yakaladım hemen. Amacım ona zarar vermek değildi asla ama o an onu korkutmuştum.

Yaşlı gözlerle gözlerime bakıp anne ve babasından özür dilemiş ve boynundaki kolyeyi sıkmıştı.

Burnuma kokusu net bir şekilde dolunca onun tamamiyle vampir olmadığını anlamıştım ama diğer koku karışıktı. Ne bir insan kokusuydu ne de bir kurt. Ne olduğunu anlamamıştım.

Kokusunu daha net almak için başımı boynuna yaklaştırdığımda korkudan bayılmıştı. Bu onun kesinlikle tamamen vampir olmadığını gösteriyordu işte.

Bayıldıktan sonra kendimi üzerinden çektim ve insan formuma geri dönmüştüm. Ona dikkatli bir şekilde baktığımda üzerindeki elbisenin çok değerli bir şey olduğunu farketmiştim.

O an onun sıradan biri olmadığını anlamıştım, bir soyluydu. Ne kadar bir soylu da olsa vampirler çok ırkçılardı, onu bu zamana kadar yaşatmaları imkansızdı. Bir güvencesi olmalıydı yaşaması için. Aklıma bir prenses olabileceği geldiğinde onu yanıma almaya karar vermiştim.

Buraya bir amaç için gelmiştim ama belki de bu kız sayesinde savaşı bitirebileceğimi düşünüp geri dönmeye başlamıştım.

Tüm savaşın bitmesine karşılık benim bir kişiyi öldürmem ve savaşın daha da büyümesi...

Benim yüzümden masum binlerce insan daha öleceğine o şerefsiz şimdilik yaşayabilirdi.

Bu kararı hemen verememiştim saatler geçmişti aradan ama sonunda doğru olduğunu düşündüğüm şeyi yapmış ve onu kucağıma almıştım.

O an gözüme kolyesi çarpmıştı. Çok tanıdık gelmişti. Nerede, ne zaman görmüştüm hatırlamıyordum ama bir yerde gördüğüme emindim. Bir tanıdıklık hissi yayılmıştı içime.

Kolyeyi gördüğüm anda doğru bir karar verdiğimi hissetmiştim. Onda başka bir şey daha vardı. Neydi bilmiyordum ama benimle beraber Talkin'e döndüğünde birçok şey çözülecek gibi hissetmiştim.

War Of Races - Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin