37.

336 35 12
                                    

Zakkum, korkar uykusundan.

*

Kar küresi.

İçerisinde yaşam ağacı olan, yaşam ağacının altına bir küçük erkek çocuğun ve bir kadının oturduğu kar küresi. Ellerimin arasındaki, ölmekten çok yaşamı temsil eden kar küresi.

Athan elimdeki kar küresini alıp salladığında başımı kaldırıp yüzüne bakmıştım. Daha önce birçok defa gördüğüm gülümsemesi şu an kaldıramayacağım kadar ağır duyguları barındırıyordu. Timur'un dediği gibi. Athan, ölenlerin ona bıraktığı gülümsemeleri borç biliyor, gülümseyerek borcunu ödemeye çalışıyordu. Anlattıklarından yola çıkarak bu gülüşün yedinci yaşına ait olduğunu düşünebilirdim ama beynim, ense kısmımda bir ağrı bırakıyor ve bu gülüşün Ahmet adına olduğunu söylüyordu.

"Beğendin mi?" diye sordum.

"Hayatımın en önemli olaylarından birini görmek afallattı." dedi kar küresini ellerimin arasına bırakarak. Kasaya yönelirken duraksayıp yüzünü kuzey batı yönünde çevirdi. Adımlarını o yöne atarken, ayna da bana baktığını fark ettim. "Çisem,"

"Efendim?"

"Son dönemlerde yine benden gizli o itin yanına gitmedin değil mi?"

"Neden gideyim?"

Elini arkaya doğru uzattığında ona doğru adımlayıp elini tuttum. Beni önüne alıp göğsüne sıkı bir şekilde bastırdı. Telefonunu çıkardı, Timur'un numarasının üzerine tıkladı ve kulağına götürdü. Telefon çalarken saçımı koklayarak öptü ve telefon üçüncü çalışta açıldığında direkt, "Bir kişi." dedi.

"İndir amına koyayım." dedi Timur, esneyerek.

"Halka açık bir alandayım ve gecenin bir saati. Herkesi uyandırayım mı?" dedi sessizce. "Yakalasınlar."

Timur herhangi bir onayda bulunmadan telefonu kapattığında Athan telefonunu cebine koyup kolunu yeniden bana sardı. "Ajancılık oynayıp beraber yakalasaydık keşke?" dedim bedenine iyice yaslanarak. "Ve eğer bizi takip ediyorsa, amacı şu an burada bizi öldürmek değildir."

"Çok film izliyorsun diyeceğimde... Hiç film izlemiyorsun." dedi yerimizi değiştirerek. "Ve on kilo bile kaldırırken zorlanıyorsun, acaba bilmediğim bir zaman spor odasına geçip dayanıklılığını mı arttırdın?"

"Acabası, sen benim dayanıklılığımı mı kıskanıyorsun?"

"Acabası... Kıskanmıyorum." dedi şakağıma dokunarak. "Keşke biraz güçlensen de aklım hep sende kalmasa."

"Hep beni düşünmen çok güzel bir şey bence."

"Bazı konularda aklım kalmasa çok hoş olur bence. Mesela," bileğimi tutup parmaklarını etrafına sardı. "Bileğine bak. Birazcık güç uygulasam kırılacak. Birinin bileğini tutup seni çekiştirdiğini düşünmek bile beni deli ediyor. Kesin bileğin kırılır."

"Olabildiğince güçlüyüm bak," dedim elimi ondan kurtarmaya çalışarak. Güç yoluyla kurtarmayacağımı fark edip diğer elimi kasıklarına koyduğumda eli gevşedi ve elimi kurtardım. "İşte. Buna cazibe gücü derler."

"Bunu sadece bana yapabileceğine göre," dedi başkasına kesinlikle yapma der gibi bir tonla. "Caziben olmadan nasıl kurtulacaksın?"

"O zaman oturur ve seni beklerim."

"İçimi çok rahatlattın Çisem. Cidden çok teşekkür ederim." dedi alayla. Bir kolunu belimden çekip diğerini belime sarmış, ayaklarımı yerden kesmiş ve başka bir noktaya beni tek koluyla kaldırarak geçmişti. "Bunu da alalım."

tilki, aslanın ininde.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin