Ahmet Kaya, beni bul anne.
*
Kallirhoe ile Nil Nehri tanrısının kızı ve Okeanos'un torunu, Khione. Hem karakteri hem de vücut ısısı olarak soğuk olan Khione'ye beş adım kadar yaklaşıldığında bu soğukluk hissedilirmiş. Kendini, on iki Olimposlu tanrı kadar değerli görüyormuş. Onu seven fazlaca erkek varken, gücü ve güçlü olanı istiyormuş.
Poseidon'a aşık olmuş.
Aşkından bir çocuk doğmuş ve o çocuğu denize atmış. Poseidon çocuğu kurtarmış.
Şu ana kadar, kötü karakterli biri gibi gözüken biriydi ama hikayesinin devamı can yakacak ve karalara bağlayacak kadar kötüydü. Bir gün, bir gezintisi sırasında bir çiftçiyle karşılaşmış ve çiftçinin onun güzelliğinden etkilendiğini anlamış. Bundan kaçmak için hareketlenmiş ama başarılı olamayıp, çiftçi tarafından tecavüze uğramış.
Zeus üzülmüş ve Hermes'e, Khione daha fazla zarar görmesin diye onu bulutların üzerine çıkarmasını söylemiş. Khione'yi buluta çevirmiş.
Khione, kar demek. Kar tanrıçası.
Ne zaman kar yağsa, çiftçilere olan öfkesini yağdırmış. Her üzüldüğünde, her kızdığında ve her öfkelendiğinde kar yağmış. Çiftçilerin topraklarına kar düşmüş ve Khione, acısını bu şekilde dindirmeye çalışmış.
Khione, aylardır acı çekiyordu. Onun acısı saçlarıma ve bedenime tutunuyordu. Başımı kaldırıp baktığım gökyüzündeki bulutlardan bir tanesiydi. Orada bir yerde acısını çekmeye devam ederken, kar yağmaya devam ediyordu.
"Abi, bir şey mi oldu?" dedi Fatih, yanımıza yaklaşarak.
"Karla oynayacağız," dedim.
"Abi?" dedi, bu kız ne diyor der gibi.
"Doğru Fatih, ne onay bekliyorsun?" dedi Athan, hafif sinirli bir tonla. "Dön yerine."
"Kolay gelsin abi, Çise." dedi ve geldiği gibi gitti.
"Kardan insan," dedim Athan'ın omuzlarına elimi koyarak. "Koskocaman ama!"
Gülümseyerek başını birkaç kez aşağı ve yukarı salladı. Yere eğilip, elime kar alıp yuvarlamaya başladım. Aynı şekilde o da yapmaya başlamıştı. Khione'nin acısı ellerimdeydi, acısını ellerimde topluyordum.
"Athan," dedim. Karların üzerine koyduğu kar topunu yuvarlamaya başlamıştı. Dudağına yerleştirdiği sigarayı yakmadan evvel bana baktı. "İlk topu sen mi yapıyorsun yoka ben mi?"
"Ben." dedi, sorduğum sorunun garipliğini sorgulayan bir ifadeyle. "İstiyorsan sen yap."
"Yok. Yap sen." dedim kar topumu nazikçe karların üstüne koyarak. "Ben sol tarafa gidiyorum." başını salladığında, bacaklarımın üzerinde durmaya devam ederek kar topunu yuvarlamaya başladım. Kenarlarda duran adamlar, ilk defa karla oynayan birini görüyormuş gibi bana bakarken onları umursamamaya ve Khione için bir şeyler düşünmeye çalıştım.
Tahminen yarıçapı yirmi bir santimetre olan karı kucağıma almaya çalışıp başladığımız yere geri dönerken Athan, yarıçapı benimkinden hayli büyük olan karı yere sabitlemeye çalışıyordu.
"Yuh," dedim yaklaştıkça büyüyen kar topuna bakarak. "Cidden kocaman yapmışsın. Bu çok küçük gelecek, biraz daha mı büyütsem?"
Başını kaldırıp, çakmak gibi yanan gözlerini kucağımdaki kara kenetledi. "Belin tutulacak, Çisem." dedi kalkıp, kucağımdaki kar topunu alarak. "Kendi kilondan fazla bu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tilki, aslanın ininde.
RomansKalp göğüs ortasının biraz solunda. Sol diye biliniyor çünkü ucu sola dönük. Benim kalbim ortadaydı, onun kalbide ortadaydı. Kalplerimizi almak için centilmenlik yapıyor ve ilk benim almamı bekliyordu. Benim kalbim hangisiydi bilmiyordum. Sağda dur...