10.

1.9K 145 122
                                    

Şarkımız Taciturn, Stone Sour.

İyi okumalar ve iyi dinlemeler.

*

Sevgili Ahmet ve Timur,

Sizinle tanıştığım vakit, kaç yaşında olduğumdan çok kaç yaşında hissettiğimi hatırlıyorum. Ellerinizdeki yaralar ve çoğu zaman mutlu olsanız da içinizdeki hüzün tohumlarının gözlerinize kadar büyüdüğünü anlayabiliyordum. Yaralı çocukları yalnızca yaralı çocuklar anlar Ahmet. Bana bunu öğrettiğin için, bana kendimden başka birini düşünmeyi öğrettiğin için müteşekkirim. Sanma ki, sensiz ve Timur'suz bir hayat yaşanmaya değer. Amacımı biliyorsunuz. Amaçlarımız ne kadar aynı konular üzerine olsa bile farklı yollarda ve farklı insanlara karşı. Böyle bir kadere, yalnızca ikinizi sevdiğim için dayandım. Sevgi ayakta tutan şeymiş Ahmet. Dediğin gibi, söylediğin gibi, dilinden hiçbir zaman düşmediği gibi, doğru söylemişsin. Yemeğe ve susuzluğa dayanabilen insan sevgisizliğe dayanamıyor. Benim tek iyi yanım, sevgiyi sizle tatmaktı. Benim tek iyi yanım, gözlerimin kurtulmasıydı. Gözlerimi kurtaran kişi şu an nerede bilmiyorum ama umuyorum ki, onu bir gün bulacağım. Olurda bir gün bu yazılar bulunursa kanıt oluşturacak şeyler bırakamam. Geleceği düşünmek zor. Sonuçlar sebepleri ve sebepler tekrar sonuçları doğuruyor. Mutlak bir doğum içerisinde tam olarak ne yapacağımı kestiremiyorum. Sonuç ya bedenimdeki izlere ya da gözlerime gidiyor. Gözlerimden bu kadar nefret ederken, gözlerimi kaybetmeme engel olan o kişi yüzünden gördüğüme şükrediyorum. Şükretmek denilen eylemi sadece o kişi için yapıyorum. Eğer o olmasaydı, eğer o bana yardım etmeseydi, ben göremeyecektim. Gözlerimi kaybetmeme engel olduğu için ona sonsuz bir saygı duyuyorum. Olurda bir gün kızıl saçlarını tekrar görürsem, yine limon koktuğundan emin olacağım. Ve olurda o bir ilahi güçse, o zaman tanrıya teşekkür edeceğim ama sanıyorum ki tanrı, dünya yansın diye onu dünyaya yolladı. Saçları limon kokan kişi şu an ne yapıyor bilmiyorum. Bilmediğim gibi, ilahi bir güç olduğun düşündüğüm gibi ama gerçek olduğuna emin olduğum gibi, keşke şu an huzurlu bir biçimde yaşadığına emin olabilsem.

Gözlerim acıyor. Kağıda damlayan çaydan anladığınız üzere, çay pansumanı yapıyorum. Gözlerimin söz konusu olması, dikkat çekmesi çoğu zaman sinirimi bozuyor. Kim gözüme baksa, gözlerimi kaçırmak istiyorum. Kızarık gözlerimden ve bu acıya destek olan diğer şeylerden nefret ediyorum. Lanet okumayacağım ya da okurum. Belli olmaz. Tek sayılar bana ne derse onu yapacağım. Oku derse okuyacak okuma derse okumayacağım. Kirpiklerim sanki gözlerimin içine batıyor. Gözlerime bir şeylerin batmasından nefret ediyorum.

Mesut baba, barda çıkan kavgayı durdurmak için evden gitti. Ben, ranzanın üstünde siz mışıl mışıl yatarken bunu yazıyorum. Çok değişik bir his. Sizin için kalbimi bile verir sizi yaşatırım. Sizsiz bir hayat hayat değil. Timur, her zamanki gibi sürekli dönüp duruyor. Alıştım. İnsan, her şeyi ilk günden beri beraber yaptığı insanın her şeyine alışıyor. Sizi iyi ki tanıdım. Umarım, saçları limon kokan kişiyi bulur ve sizden önce ölürüm. Sizsiz bir hayat, hayat değil. Sizi seviyorum. Duygularım ve omzum size her zaman açık. Timur her ne kadar ben senden aylarca büyüğüm dese bile, bu grubun büyüğü benim. Benden öncede Mesut baba. Keşke, sonsuza kadar dördümüz olsak. Ha birde limon kokulum.

Kağıdı aldığım yere geri koyarken, on yedi yaşımın ilk zamanlarının getirdiği duygusallığı hâlâ daha iliklerime kadar hissediyordum. O ranzadan birkaç kere düştüğümü, Timur'un kahkahalar atıp beni tekmelediğini Ahmet'in koşarak buz getirdiğini. Mesut babanın ise, şu ranzayı atalım artık demesini hatırlıyordum. Hatırladığım şeyler, on bir sene öncesine aitti ve ben kendimi çoktan yaşlanmış hissediyordum.

tilki, aslanın ininde.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin