38.

209 33 6
                                    

Zakkum, Hipokondriyak. 

*

Ben elinden her şeyi alınan bir çocuktum. Babası, annesi, kardeşi, memleketi, duyguları, dostu, mezarı, rengi, hayatı... Her şeyi. Kayıplara doyamazdım, kaybetmek benim en büyük başarımdı. Her şeyi kaybederdim. Küpeyi, bıçağı, çikolatayı, yaşamı... Her şeyi. Kaybettiğim şeyler sonsuz denecek kadar fazlaydı. Belki de sonsuzdu çünkü ben nefes aldığım müddetçe sürekli bir parçamı kaybediyordum. Kaybettiklerime kıyasla kazandıklarım daha azdı. Athan'ı kazanmıştım, Timur'u kazanmıştım, bir iğneyle duyguları kazanmıştım. Her çocuk gibi kazanmayı bende çocukken çok severdim ama çoğu insanın aksine büyüdükçe kazanmaya karşı şüphelerim oluşmuştu. Kazanmak kaybetmeyi getirirdi. Bir şeyi kazansan bile farklı şeyleri kaybedebilirdin.

Duyguları kazansam bile farklı şeyleri kaybediyordum. Kaybettiğim şeyleri aklımdan geçirmeye dahi gücüm yoktu. Zekilerdi. Tek bir cümle anlamalarına ve parlayan gözlerine pusu düşürmeye yetmişti. Zeki insanlardan hoşlanırdım ama bazı insanların zekası beni korkuturdu. Ahmet'inki korkutmuştu ve şimdi, Athan'ın ve Timur'unki de korkutuyordu.

"Nasıl?" dedi Timur, kısık bir sesle.

Sessizlik devam etti ve zamanın sesi o kadar yüksek çınladı ki gözlerimi kapatmak zorunda kaldım. Hayır, zamanın sesinden dolayı değil, yüzlerine bakmaya yüzüm olmadığı için gözlerimi kapadım. Kaçış yollarımdan biriydi bu ama Ahmet şu an burada olsaydı, enseme okkalı bir tokat atar kendine gel diyerek bütün kaçış yollarımın önüne engeller koyardı.

"Ahmet'in eğittiği kişi benim." dedim tek çırpıda. Eğer bir anda söyleyemezsem ağzımı bir daha açabileceğimi düşünmüyordum. Şimdi, düşüncelerini tasdikleyen sözlerimle pusu sinen gözlerine çatık kaşlarda eklendi. "Parazit, Tilki, Dost. Hepsi benim."

Şu an, hem de tam şu anda konuşmama yemini etmeme ramak kalmıştı. Sessizlik beni ilk defa bu kadar tedirgin ediyordu. Titreyen ellerim daha çok titriyordu ve başım ortamın gerginliği sebebiyle daha çok ağrıyordu.

"Çise," dedi Timur, gülerek. "Dalga geçmenin, şaka yapmanın hiç sırası değil."

Nefes almak için çabaladım ama rüyamdan uyanıp da dakikalar boyunca nefessiz kaldığım zamandaki gibi nefes almakta bir hayli zorlandım. Tırnaklarım avuç içime battı, dudaklarımı kemirmeye başladım ve inanmalarını sağlayacak şeyi yapmak için Timur'un oturduğu koltukta bulunan kumandayı alıp bilgisayarıma bağlandım ve önüme çıkan ilk videoyu açtım.

Ahmet işaret parmağını dudağına bastırıp gözlerini kırpıştırdı. Yüzündeki gülümsemeyle odama girdi ve ekranı bana çevirdi. Saçlarım upuzundu ve gözlerimin altı mosmordu. Uyuyamadığım zamanlardan biriydi ve Ahmet yaşıyor muyum diye kontrol ediyordu.

"Parazit." dedi sessiz sessiz, kamerayı yüzüme sokarak. Tek gözüm anında açıldı ve kameraya ters ters baktım.

"Uyumaya çalışıyorum." dedi geçmişteki Çisem. "Ne oldu?"

"Kahve yaptım." dedi Ahmet. Uyumak için çabaladığımda ve uyuyamadığımda ne kadar sinirli biri olduğumu bildiği için beni yataktan kaldırmak için kahveyi kullanıyordu. "Ben gittikten sonra ders çalıştın mı?" yandan bir bakış attım ve Ahmet anında gülmeye başladı. "Büyüğüm kızım ben senden, babanım ben senin, ne küfür eder gibi bakıyorsun?"

"Neden bu kadar mutlusun?" dedim yataktan kalkarak. Ahmet peşimden gelmeye başladı, hatta yüzümü yıkarken bile beni videoya almaya devam etti. "Yine dijital günlük meselesi mi?"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 10 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

tilki, aslanın ininde.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin