Pamuk eller yorumlara mı değse? :*
Ahmet Kaya- Yakamoz.
*
Bana hissettiğin hiçbir şey gerçek değil diyorlardı. Her şey bir yalandan ibaret, sen hâlâ insanlığını kazanmadın diyorlardı. Sen hâlâ kana susamışlığını bastıramıyorsun, beynini kontrol edemiyorsun diyorlardı. Bana iğne vurulmadığın için ataklar geçiriyorsun diyorlardı. Yaşadığın şeyler sen istedin diye olmadı diyorlardı.
Bana Athan'ı sen öpmedin diyorlardı. Senin kontrol altından çıkan beynin sana bunu yaptırdı diyorlardı. İğneni vurulsaydın onu öpmezdin diyorlardı. Boynunu öpmezdin, göğsünü öpmezdin, kalbini öpmezdin diyorlardı.
Bana yaşadığım her şeyin yalan olduğunu söylüyorlardı.
Eğer iğneni vurulsaydın ağlamazdın diyorlardı. Gerçekleri öğrendiğin hâlde ağlamazdın diyorlardı.
Benim duygusuz olduğumu söylüyorlardı.
Bana bir cümleyle bir sürü cümle söylemişlerdi ve canımın bu kadar acımasını da, iğne vurulmamama bağlamışlardı. Canım acıyordu çünkü ben iğnemi vurulmamıştım. Sevmiştim çünkü iğnemi vurulmamıştım. Ağlamıştım çünkü iğnemi vurulmamıştım.
Ben yaşamıştım çünkü iğnemi vurulmamıştım.
"Leydim," dedi kırk dokuz dakika sonra sessizliği bozan Renard. "İyi misiniz?"
Şayet iyiysem bu da mı iğne yüzündendi? Hiçbir şey bana ait değil miydi? Bana ait olan hiçbir şey yok muydu? Gerçeklerin ağır bastığı omuzlarım çökmüş, nefes almak bile göğsümü acıtır olmuştu. Bunun nedeni de beynimin kimyasını bozan iğne miydi?
"Evet." dedim Renard'ın sorusuna üç dakika sonra cevap vererek. "Bendeki iğnelerin tarihi geçti," sesimdeki sakinlik içimi titretiyordu.
"Yenisini hazırladım Efendim." dedi Volpe.
Üçünün de bana benzeyen gözleri, saç rengi ve tenleri vardı ama onlar robot olsa dahi hepimiz birbirimizden farklıydı. Ben bir robot kadar bile duyguya sahip değildim. Bana öyle demişlerdi.
"Uyuyacağım biraz," dedim onlardan bir cevap beklememiş ve kendimi daha fazla bu halde göstermemek için bilgisayarı kapamıştım. İçim bana çığlık at diyordu ama içimi dinlemek istemiyordum. O ses bana ait değildi. Benim sesim yoktu, ben bağırmazdım. Boğazımdaki düğüm gitsin diye yutkundum. Başım ağrıyordu. Bunun nedeni de iğneydi.
Şu an gülüyordum çünkü bunun nedeni de iğneydi.
Gülerek ağlıyordum çünkü bunun nedeni de iğneydi.
İnanmak istemiyordum. Bir şeyin tadına baktıktan sonra onu bırakmak zor oluyordu ve ben şu an bağımlılık evresindeydim. Bırakmak istemiyordum. Gözlerine kahve gibi ihtiyaç duyduğum birini zihin oyunundan ibaret olduğu için sevdiğimi söylüyorlardı ve ben buna inanmak istemiyordum.
Gözyaşlarımı silip sandalyeden kalkmış, toplu olan saçlarımı açmış ve odada kendimi aramak için dönüp durmuştum. Kendimi aramak için dönüp dururken, Athan'ın yanına gelmiştim. Benim başımı koyduğum yastığı yanına çekip burnuna yaslamış ve sarılmıştı. Büyük ihtimalle ben yanından kalktıktan sonra uyanmış ve hemen ardından uykuya yeniden dalmıştı.
Yastığı kollarının arasından çekip olması gereken yere bıraktığımda saniyeler içinde, ihtiyacını çektiğim kızıl yeşillerinden birini açtı. "Çisem?" dedi uykulu sesiyle. Dudaklarımı dudaklarına bastırıp bana sarılması için yanına uzandım. "Neredeydin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tilki, aslanın ininde.
RomanceKalp göğüs ortasının biraz solunda. Sol diye biliniyor çünkü ucu sola dönük. Benim kalbim ortadaydı, onun kalbide ortadaydı. Kalplerimizi almak için centilmenlik yapıyor ve ilk benim almamı bekliyordu. Benim kalbim hangisiydi bilmiyordum. Sağda dur...