Bölüm52 Hesaplaşma:Sevimsiz

58 10 0
                                    

Çok geçmeden ateş klanının oraya vardım. Gideli çok olmadı buradan ama yine hiç özlememişim...

Doktor beni büyük bir gülümsemeyle karşıladı ama sohbet edemeden görev için dışarı çıktım. Tek yapabildiğim sürüklenirken el sallamaktı.

Beni götüren kişi anlattı.

-Asla ana kapıdan dönmemeniz gerekiyor. Profesyoneller savaşacaktır ama karşıdaki grup büyük ve başlarında bir asıl var. Ölmeniz durumu bizim için çok kötü olacağından durum kötüleşirse kaçmanız emredildi. Diğerlerini düşünmeden.

Her şeyi dinledim ve cevap vermedim. Sonuçta ne dersem diyim emirler değişmeyecek ve emirler benim savaştaki hamlelerimi etkilemeyecek.

Bölgeye geriden dolaştım. Devam eden bir savaş vardı ve profesyoneller dayanıyordu. Geride durup her şeyi izleyen bir kişi vardı... Bu o!

Gördüğümde titrediğimi hissettim. Cidden kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu.

Yanımdaki kişiye baktım.

-Ben geri dönüp durumu bildireceğim. Emirleri unutma.

Kafamı salladım. Şimdi ne yapmam gerek?

Öylece gidip dönüşecek miyim?

Havalı bir giriş adına büyük bir alev topu yaptım ve düşmana fırlattım.

Onları kendi silahıyla vurdum ve ani bir saldırı olduğu için hasar aldılar. Çok büyük bir şey etkilemese de dikkatleri çekmiştim.

O an sevimsizle göz göze geldik. Bir an yüzünde şaşkınlık görsem de çok yakın da sırıtışa dönüştü.

Profesyoneller destek geldiğini anlamıştı ve düşman ordudan bazıları bana yöneldi ama sevimsiz elini kaldırdı.

-Siz bunlara bakın ve onu bana bırakın.

Kimse sorgulamadı ve dediğini yaptı. Demek ki ordusundaki emir komuta düzeni yerleşmiş. Bir savaşta düzenli bir orduya karşı verilen mücadele zor olacaktır.

Eğer savaşacaksak ordusuyla arasına çomak sokmak gerekir.

Bana doğru kollarını açmış gelirken gülümsemesi kulaklarına ulaşacak gibiydi.

-Demek bana geri dönmeye karar verdin! Gittiğinde ne kadar üzüldüğümü bilemezsin!

Somurturken gülümsemeye başladım. Kalbim o yaklaştıkça hızlanıyordu ve belli bellirsiz bir gülümseme o konuştukça ortaya çıkıyordu.

-Eğer zorluk çıkarmazsan iyi davranacağım.

Nefretim damarlarımda akarken korkum öfkeye ve öfkem gücüme dönüştü. Sonunda sadece heyecan kalmıştı.

-Ben de seninle buluşmayı dört gözle bekliyordum!

Ani davranışıma şaşırmış gibiydi.

-Senin türün bize saldırdı ve yenildiler. Sen de bir çok kez yenildin! Şimdi tekrar yenileceksin!

-Pfft... Üzgünüm cahilliğine veriyorum. Arkana dön ve bak sence kim kazanıyor?

Farklı güçleri olan profesyoneller uyum içinde çalışarak sayıca fazla olan rakibi bastırıyordu.

-Şimdi beni denemeye ne dersin?

Kılıç yaptım ve artık hissettiğim o güç bedenimde durmadan akıyordu.

Alevden bir kılıç yaptığında havada çarpıştık.

Görüş alanımı kısıtlamak için etrafı alevle kapladı ve ben de rüzgarla hepsini söndürdüm.

Sonrasında büyük bir dalga yaptım ve onu altında bırakması için gönderdim.

Ama suyu delerek yükseldi ve alev topları yağdırdı.

Kendime bir kalkan yaptıktan sonda etrafımızda bir hortum oluşturdum.

Benden uzaklaşamayacak yakın dövüşte ben daha iyiyim. Gelen saldırılarda kalkan kullanmak Co güç gerektirdiğinden yere indim ve koşarak kaçmaya başladım.

Bir açık bulduğum an onu yakalayacağım.

Hortumun yönünde daireler çizdim ve kendimi gizlemek için kendime topraktan bir çatı yaptım.

Saldırı yapıp kırmaya çalışacağını tahmin ettiğimden saniyeler içinde hortumun içine girdim ve dışarıdan yükselerek onun başının üzerine çıktım.

Kılıcımı salladıysam bile ucu ucuna dönüp kalkanıyla durdurmayı başardı.

-Haa gelişmişsin.

-Buna ne dersin!

Kalkana bastım ve zıplayarak kendimi geri attım. Bu şekilde hortumun dışına çıktım ve hortum giderek daralırken dışarıdan topraktan büyük kazıklar yaparak onun olduğu bölgeye geçirdim.

Yukarıdan fırladığı zaman sağ kolunda biraz kan olması dışında bir sorunu yoktu.

Hızla benim olduğum yere doğru inişe geçti.

Olduğum yere kazıklar diktim ve alevden oklar göndererek beni durdurmaya çalışıyordu. Kalkan kullanırsam o yakınlaşacak ve büyü kullanırsa yenebilir.

Rüzgarı kullanarak yukarı doğru bir hava akımı gönderim ve hemen sonra kenarı atladım.

Elinde ateşten bir yay vardı ve bana ateş etti ama aynı şekilde su kalkanı kullanarak onu engelledim.

Uzun bir süre kavga devam etti ama o durmasın ve ordusuna dikkat etmesin diye onu sürekli sinir ediyordum.

-Tsk hala beni yenemedin ve beni evcilleştirme planları mı yapıyorsun? Çok yazık.

-Yakalandığın zaman da böyle konuşabilecek misin!

-Sana işkencenin anlamını tekrar öğreteceğim.

-Bu sefer sana gerçekten acımasızlık nasıl olur göstereceğim.

-Beni yenemezsin!

Enerjim hızla tükeniyordu. Bir plan lazım...

Onu tek başıma yenmem zor olabilir ama bir kaç kişi daha olsa, destek çağıramam ama eğer karşı ordu yenilirse diğerleri buraya gelecektir.

O an aklımda fikir parladı ve büyük bir alev topu yapmaya başladım.

-Haha beni onunla mı durduracaksın!? Güçlendin sanıyordum.

Kıpırdamadı bile sadece güldü.

-O bana zarar veremez kalkanım çok güçlüdür.

-Haklısın.

Onu istediğim yöne doğru yönlendirdim.

-O zaman ne anlamı var? Beni öldüremeyeceksen...

-Hedefin kim olduğunu sana kim söyledi?

Enerjiyi bıraktım ve sevimsiz sıyırarak ilerledi.

-Boom.

_________
Yazar:Villainesssss

Boyutlar Arası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin