Birlikte ilerledik ve görünmeyeceğimizden emin olduğumuz bir yerde oturduk.
Ona şüpheyle baktığımı farketmiş olmalı ki konuşmaya başladı.
-Sen de mi serbest geziyorsun?
-?
-Sen tam olarak nereden geliyorsun?
-Dünyadan... Yani insanların önceden yaşadığı...
Bir an şaşırdı.
-Bunu duymuştum. İnsanlar harekete geçiyor diye ama birinin buraya ulaşması ve hatta burada işkence görüp kaçması...
-Sen? Sen nereden geliyorsun?
-Ben sadece dolaşıyorum. Dünya da doğduğum söylenebilir ama çok uzun zaman önce orayı terk ettim.
Oldukça genç görünüyor aslında...
-Peki, neden sen buraya kilitlendin?
-Bilirsin biraz popülerim.
-Ah hayır. Aslında biomiyorum. O yüzden kim olduğunu açıklarsan eğer.
-... Ailem dünyadaki gruplara katılamadı ve doğada savaşarak büyüdüm. Boyutlara erken girdim ve geziyordum. Ah ve ateşi kontrol edebiliyorum. Sen?
Demek o hepsini değil sadece ateşi kontrol ediyor.
Ona nasıl hepsini kullandığımı sorabilirim ama henüz ona güvenmiyorum.
-Ben rüzgarı kontrol edebiliyorum.
-Buraya kadar nasıl geldin?
-Bir kaç saçma olay oldu ve sonunda buraya sürüklendim bile denebilir.
Sanırım kötü değil mesafemi koruyup birlikte yol almamız gerek. Güçlü birine benziyor birbirimizin işine yarayabiliriz.
-Buradan gitmemiz gerek. İkimizde burada karşılaştık. Diğerleri de buraya gelecektir.
Dedi.
O haklı.
-Ama nereye gideceğiz ki?
-Daha önce buraya gelmiştim. Yakınlarda bir tanıdığım var bize yardım edecektir.
-Yiyecek bir şeyler alıp gidelim o zaman.
-Paran var mı?
-Daha demin soyduğum adamdan çok az çıktı.
-Bir iki şey alsak yeterli. Durmadan gideceğiz.
-Tamam hızlı olalım.
Bir yerden atıştırmalık aldık.
Ahh sürekli o zehirli yemeklerden bıkmıştım.
Sonunda gerçekten yenebilir bir şey!
Uçarken yedim.
-Vay canına uzun zaman oldu.
-İçeride sana yemek vermemiş olmalılar.
-Maalesef. Sana veriyorlar mıydı?
-Tabi ki beni öyle basit numaralarla ikna edemeyeceklerini biliyorlar. Açlıktan ölsem bile onların tarafına geçmeyeceğimi çok iyi biliyorlar.
-Eh o zaman sana nasıl işkence ettiler?
-Onurumu ve gururumu kırmaya çalıştılar.
... İlk seferde açık açık söylese keşke.
-Seninki muhtmelen fiziksel olaraktı doğru mu?
-Evet kopmayan yerim kalmadı. Kol bacak... Diş... Hatta bazen yaktılar. Gerçi en son değişik bir tür böcek kullanmıştı. Kemiklerine kadar seni yavaş yavaş bitiriyor ve kesinlikle dayanılmaz bir acı.
-Ve buna rağmen ona itaat etmedin?
-Tabi ki hayır! O sevimsiz ölmeli, bir de ona itaat mi edeceğim? Haha.
-İyi dayanmışsın. Eskiden bıçakları kullanmayı severdi şimdi tarz değiştirmiş. Eskiden bir kez daha yakalanmıştım. O zaman kolumu bir kağıt gibi ikiye ayırmıştı ve ben iki parçayı da kontrol edebildim! Çok değişikti.
-Biliyorum! Bana da yaptı. Ah peki hiç zehir verdi mi?
-Zehirler bana işlemiyor.
-Nasıl yani?
-Neredeyse hepsine direnç kazandım sayılır ama yine de beni hala öldürebilecek zehirler var... Yani body boşuna denemiyorlar.
-İki kez yakalanmayı nasıl başardın?
-Diğer klanlara da çok esir düştüm. Ama sonunda hep özgürdüm.
-Peki amacın ne?
-Amaç? Ne gibi?
-Bilmem mesela ben yeni bir dünya bulmak istiyorum.
-Bu mümkün. Ama ben sadece...zamanda geri gitmek istiyorum.
-Bu mümkün mü!?
-Bilmem. Ama neden olmasın? O kadar boyut var.
-Yine de...
-Aha geldik sayılır! Şu ileride görünen yer!
-Orası boş!
-Hayır hayır değil.
________
Yazar:Villainesssss
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Boyutlar Arası
FantasiBildiğimiz dünya yıkılalı çok oldu. Dünyanın her tarafında bilinmeyen geçitler açıldı ve dünya bilinmeyen canavarlarla kuşatıldı. İnsanlar çok kısa sürede adapte olsa da bir çoğu öldü ve hala güçsüzler. Bir grup arkadaş yeni ev arayışında geçitlerde...