*****Wendy
Her şey hazır gibi. Tyler'ı ne kadar almak istemesem de benle gelmek için her şeyi yaptı diyebilirim.
Bu sırada usta bir nedenden garip davranıyordu. Endişeli olabilir çünkü işin ucunda bir bahis var.
Ateş klanının gerçek yüzünü öğreneceğimizi sanıyor ama aslında her şey bir kurmacadan başka bir şey değil.
Olabilecek sonuçlara baktığım da büyük ihtimalle ateş klanı bunu bir uyarı olarak görecektir.
Ve son yaptıkları önemli bir hamleyle ilişkilendireceklerine eminim. Bu da iki şekilde sonuçlanabilir.
Bir ateş klanı sessiz kalmaz ve karşı atağa geçer iki planlarını değiştirip yeni ittafaklar ya da rotalar bulmaya odaklanır.
Ama sanmıyorum ki rüzgar klanından bu kadar açık bir saldırı üzerine sessiz kalırlar. Bu onların onurunu da lekeler.
Yani en büyük ihtimal karşılık vermeleri.
Peşime takılacak o adamı atlattıktan hemen sonra kaybolacağız yani ne olduğunun önemi yok. Sonuçta insanlık kazanacaksa o tarafta olmam gerekir.
Hazırlanırken yanıma hiç bir şey almadım neredeyse. Bir iki şey dışında tamamen boş gidiyordum.
Sonuçta herkes bunun bir intihar girişimi olduğunu söylüyor ve gerçekten amacım bu olsaydı çok haklı olurlardı.
İhanetim öğrenilemeyecek. Bunu şuradan biliyorum.
Düşman bunun olacağını bilmiyor yani insanları başında kim olacağını da bilmiyor.
Yani ben kaçtığım zaman beni takip etmekle görevli olan rüzgar klanından olan o kişi benim yerime ölecek ve ateş klanı şöyle diyecek.
Rüzgar klanından birinin önderlik ettiği birlik yok edildi. Böylece herkes öldüğümü sanacaktır.
Bunu başarmak için doğru yerde beni takip eden kişiyle ayrılmak gerekir yoksa her şey alt üst olacaktır.
Özellikle saldırı yaptığımız andan sonra hızlı bir şekilde insanlar yok edilecektir yani kısıtlı bir sürem olacak.
Tyler'a döndüğümde o oldukça heyecanlı gibiydi.
-Sonunda bu yerden gidiyoruz.
-Buradan o kadar mı nefret ettin?
-Soruyor musun?
-Memleketime karşı yaptığın bu söylemler beni incitiyor.
-O zaman daha da incinmen gerekecek çünkü insanlar kazandığı zaman burası yerle bir olmuş olacak.
Cidden onlar hiç bir şey bilmiyorken bu kadar emin. Bense o kadar şey görmeme rağmen hala tereddüt ediyorum.
-Beni de insanların içine alacaksınız değil mi? Yoksa beni de mi yok edeceksiniz burası gibi?
-Hayır senin bir sorunun yok. Sonuçta istediğimiz an puf olursun yani farketmiyor.
Derken gülümsüyordu.
-Neden bir düello yapmıyoruz.
-Haha almayacağım.
-Hani puf oluyordum?
-Nasıl olurda yüce güçlerinize karşı koyabiliriz? Tabi güçlerimi kullanmayacağım dersen o başka.
-Başka bir emrin?
Gülerek bahçeye çıktım.
Sanki yarın olacak katliam yokmuş gibi. Muhtemelen ölüm normalleşti.
Birini kurtarmak için ölmeleri gerekiyor. Bunu derken artık vicdan azabı çekmiyorum.
Pek bir anlamı yok... Kuralları belirlenmiş bir evrende savaşmaya çalışıyorum ve oldukça garip hissettiriyor.
Elimi gökyüzüne tuttum ve oldukça küçük duruyordu. Diğer her şeye karşın hiç bir işe yarayamayacak kadar küçük. Ve rüzgar...
Rüzgar saçlarımı sürüklüyor ve tenimi okşuyor. Eserken bıraktığı hüznü hissediyorum.
Akşam çökerken rüzgar çok daha soğuk ama içimi ısıtacak kadar sıcak.
Bedenim değil ruhum üşüyor. Uzaklardan bir yerden meltem esiyor ve içim titriyor.
Gece olduğunda bahçede yattım böylece rüzgarı hissedebilirdim. Sabah giyindik ve ustanın yanına gittik.
-Bu gün sizin için zor bir gün olacak. Ve bundan sonraki günler de çok daha zor olacak.
Arkamda köleler ve bir kaç rüzgar klanından kişi vardı.
-Siz zor bir görev için seçildiniz ama klanımızın geleceği buna bağlıdır.
Sonra bana bir kaç hap verdi.
-Beni iyi dinle. Ölmen yasak çünkü daha çok eğlenmem gerek.
Kafamı salladım.
-Merak etmeyin tabi ki bana birşey olmayacak.
İhanetimi bilse bu kadar nazik olabilir miydi?
Verdiği ilaçları kabul ettim ve selam verdik.
-Rüzgarın gücü sizinle olsun!
Bizde aynı şekilde bağırdık.
Ordu ayrılırken ben geride kaldım böylece usta bana bir iki şey daha söyledi.
-Yanına verdiğim adamdan ayrılma. Seni korumak için görevlendirildi.
-Anlaşıldı.
-Görüşürüz.
Kafamı salladım ve orduya yetişmek üzere yükseldim.
En masrafsız şekilde ilerliyoruz. Herhangi bir canavar ya da başka bir şey kullanmadan.
Sonuçta bu gerçek bir savaş bile olmayacak.
Giden insanların yüzüne yukarıdan baktım ve oldukça umutsuz görünüyorlardı.
Bu hissi biliyorum.
Sonuçta bu his bir yerden sonra kendini değiştirerek çok güçlü olduğunu kanıtlama isteğine sonuç olarak da kendini üstün görmeye dönüşüyor.
Acımasız bir dünya ve eksikliklerini kendini kendine farklı şekilde lanse ederek kapatmaya çalışıyorsun.
İnsanların yolda ölmemeleri için yolda ara verip yemek dağıtıyoruz. Sonra tekrar yürüyüşe geçiyoruz.
Bazıları yemek yemiyor bile. Son günlerine geldiklerini biliyorlar ve umutsuzca ölmekten başka çareleri yok.
Benim suçum olduğunu düşündükçe ara ara sızı hissetsem bile kalbimden silmekten başka ne seçeneğim var ki?
Boyut kapılarını kullanarak hızla ilerledik.
Saldırıya kalan gün sayısı bir. Çok az yolumuz kaldı.
Saldırı ana kapıdan olmayacak tabi ki.
Daha az kullanılan bir boyut kapısını deneyeceğiz. İçeri girdikten sonrası basit olacak.
Yanımdan ayrılmayan adama döndüm.
Hiç bir kelime etmeden öylece takip ediyordu. Tyler diğer insanlarla birlikte. Ama ona daha iyi muamele ediliyor bana ait olduğu sanıldığından.
Yanımdaki adam nedeniyle onunla konuşamam.
Gelmeden önceki son yerde durduk. Böylece ihtiyaçları karşılayıp saldırabiliriz.
_________
Yazar:Villainesssss
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Boyutlar Arası
FantasíaBildiğimiz dünya yıkılalı çok oldu. Dünyanın her tarafında bilinmeyen geçitler açıldı ve dünya bilinmeyen canavarlarla kuşatıldı. İnsanlar çok kısa sürede adapte olsa da bir çoğu öldü ve hala güçsüzler. Bir grup arkadaş yeni ev arayışında geçitlerde...