Geldiğim bu yeni oda oldukça zorlu gibi... Bazen sadece sorguluyorum ya da belki de her zaman.
Aklımı, hayatımı ve seçimlerimi... Burada belli aralıklarla aç ve susuz bırakılıyor zehir içiyor ve işkence görüyorum.
Oldukça kötü değil mi?
Ama yeni şeyler de öğrendim. Diğer güçleri de kullanabiliyorum ama iyileştirme hariç.
Diğer güçleri kullanabilme özelliği nereden geliyor bilmiyorum ama onlar için çalışmamı istemesinin nedeni bununla ilgili olmalı.
Yine de bana tek kelime etmiyor. Gerçi son zamanlarda ben de çok konuşmuyorum.
Gereksiz gibi... Tam olarak ne kadar geçti bilmesem de buraya geldiğimden beri en azından üç ya da daha fazla hafta geçmiş olması gerek.
Ellerimi açtım ve bana doğru koşan dört kişiye baktım.
-Uç.
Rüzgar hızla aşağıdan yukarıya doğru yükseldi ve hepsini uçurdu. Sevimsiz kenarıdan alkışlıyordu.
-Oldukça iyi bir gelişme. Sayıyı artıralım.
Burada gerçekten öldüresiye darbeler alıyorum ama geri iyileştiriyorlar.
Bir kaç şey öğrendim.
Bir insanın elinde olan en büyük güç yaşam ve ölüm gücünün başka bir insan değil de kendi elinde olması.
Ben yüksek bir yerden atlayarak ölebilirdim ama yaşamayı seçtim. Şimdi ölmeyi istesem de yaşamam gerekecek.
Diğer kısıtlamalar bir hiç gibi çünkü hahatta hiç bir şeye sahip olmayan biri bile yaşamına karar verebilir.
Bir kaç darbe aldım ve yere düştüm.
-Yedi kişiyi dahi yenemiyorsun... İşimiz zor.
Onun için savaşacağımdan o kadar emin ki
Yere ayağımla vurdum ve topraktan dev dikenler çıktı. Onların üzerinde koşarak zıpladım ve havadaki adamı devirdim.
Rüzgarla havada ilerledim. Damarlarımdaki güç giderek büyüyordu.
Bittiğinde yere düştüm. Neredeyse hepsi öldü. Aslında onları öldürmek de istemiyorum ama birimiz kazanmalı.
Yerdeyken ellerime baktım. Kolumda ve her yerimde yara izleri vardı artık. Yine de acı yoktu.
Son günlerde işkence dozu artsada daha kolay gelmeye başladı.
Ve aynı zamanda bulunduğum yerde asla gücümü gerçek boyutlarında kullanmadım.
Kaçış günüm için bekliyorum.
Tam ayağı kalkacakken biri koluma hançer fırlattı. Hançerini diğer ucunu kolumun diğer tarafında görsem de bağırmadım.
İşkenceler işe yaradı. Geriye ihtiyacım olan tek şey bulunduğum yer hakkında Bilgi.
Eğer ona itaat ediyormuş gibi davransaydım bu çok basit olurdu ama önünde diz çökmeyi asla kabul etmem!
Bunun için bana bura hakkında bilgi sahibi bir kişi gerekir ama onu nasıl bulabilirim.
Odaya döndüğümüzde herkes gitmiştken garip zincirleri denedim.
Bu şey ateş severler tarafından yapıldı yani su belki de bunun üzerinde işe yarayabilir.
Ama olmadı. Diğerleri de işe yaramadı. Kesinlikle iyi tasarlanmış. Düşmanları tutmada... Dur bunlar düşmanlar yani ateş klanından olmayanlar için tasarlandı.
Belki de tam tersi düşünmem gerek! Ateşle onu ısırmaya çalıştım ve uzun uğraşlar sonucu bu şey gerçekten de yıprandı! Yani ufak şeyler de olsa bu bir gelişme!
Biraz daha denemem lazım. Ama şimdiki gücümle zor.
Demirleri tuttum ve hissetmeye çalıştım. Ateşi düşündüm. Verdiği ısıyı ve sıcaklığı düşündüm.
Ama bu yetmezdi. Ne kadar sıcak ve seni kucaklayan bir tarafı olsa da hala seni yakabilirdi. İki tarafını da düşündüm.
Bedenimi eritirken bana işkence eden sıcağı düşündüm sonra sadece o gücü toparlamaya çalıştım.
Ve boom!
-Başardım? Başardım!
Demir kırılmıştı.
Eh ama bu tam olarak ne işime yarayacak...
Eğer o dönerse ve beni bu halde görürse işler daha da kötüleşecek. Yani ya şimdi ya da hiç!
Yeni odanın önünde bir kişi duruyor. Kapı ses geçirmez olmalı çünkü dışarıdan asla ses duymuyorum.
Onu bir şekilde halletmem gerek.
Ama şimdiki seviyemle bu çok kolay. Ateş çocuğu henüz yenecek seviyede olmasam da bir görevli çocuk oyuncağı.
İlk yaptığım kapıyı eritmeye çalışmak oldu. Bu zincirlerle ise yarıyor yani burada da olmalı.
Kapıyı sessizce açtım çünkü bur tepki yoktu. Sonra uyuyan görevliyle karşılaştım.
Haha...
Onu içeri sürükledim ve sadalyeye zincirledim. Sonra üzerindekileri alıp giydim.
Kapıyı güzelce kapattıktan sonra ilerledim.
Bu yer labirent gibi olduğundan hislerime güvenebilirdim...ya da...
Rüzgarı hissetmeye çalıştım. En küçük esintisi bile bana ulaşabilir. Nereden geldiğini takip ettim.
Sessizce ilerledim. Görevliler çıkabilir her an.
Ama burası oldukça ıssız görünüyor. Eğer ateş klanı bölgesindeysem buradan nasıl kaçabilirim? Sanırım bir boyut kapısı bulup zorla oradan geçeceğim.
İlerlerken adım sesleri duydum ve duvara yapıştım.
-O insanı daha ne kadar saklayacaksın? Şüphelenmeye başlıyorlar.
-Az kaldı. Bir kişinin şimdiye dek dayanması bile mucize ama merak etme. Bir ay içinde işi bitecek.
-Öyle diyorsan...
-Sana son halini göstereceğim. Odasına gidip onu alalım.
...
Hemen rasgele bir koridorda saklandım ve gitmelerini bekledikten sonra koşarak ilerledim.
Sonunda yukarı çıkan merdivenler vardı.
Acele etmem gerek!
Kapıdaki görevlileri su ile boğdum ve sesleri bile çıkmadı. Nefes için yalvarsalarda yapacak bir şey yok.
Kapıdan çıktığımda daha fazlasını bekliyordum ama Bomboş bir arazide yalnızdım.
Sonra arkamdan dört kişi koştu.
-Hey sen oradaki!
Toprağa değdim ve büyük bir toprak kütlesi onlara doğru hareket etti. Güçlerini bile kullanamadan ölüyorlardı.
Tam uçmaya başladığımda dışarıda ateş çocukla göz göze geldik.
-Yakalayın onu! Kaçmasına izin vermeyin!
-Görüşmemek üzere!
Uçtum ve onun peşimden geldiğini biliyordum.
-Beni yakalayamazsın.
-İlk seferim olmayacak.
-İşte bu yüzden beni yakalayamayacaksın!
-?
Bu sefer onu yenen ben olacağım!
_______
Yazar: Villainesssss
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Boyutlar Arası
FantasyBildiğimiz dünya yıkılalı çok oldu. Dünyanın her tarafında bilinmeyen geçitler açıldı ve dünya bilinmeyen canavarlarla kuşatıldı. İnsanlar çok kısa sürede adapte olsa da bir çoğu öldü ve hala güçsüzler. Bir grup arkadaş yeni ev arayışında geçitlerde...