Taşları aldıktan sonra güvenli bölgeye geri döndük. Tyler'a göre yoklukları farkedilmeden önce yaklaşık bir ya da bir buçuk günümüz var.
Bu yüzden hızlı olmalıyız.
Ara sokaklardan koşarak ilerledik ve bahsettiği yere vardık.
Karanlık bir yerdi ve ana caddenin temiz ve berrak havasına karşın aynı bölgede böyle bir yer olduğuna inanmak zordu.
Kasvetli bir hava vardı ve görenleri korkutuyordu. Sanki buradan uzak durun dermiş gibi ama yine elim uzanıyor ve oraya girmek istiyordum.
-Burası.
İçeri girdik ve masanın başında olan adam bir... İnsandı!?
Adam güldü.
-Demek Tyler geldi. Uzun zaman oldu.
Tyler tiksinerek baktı.
-Yakınmışız gibi davranma.
Adamın gülümsemesindeki burukluğu hissettim.
-Ahem. Bu kim yeni görüyorum.
-Bu seni ilgilendirmez. İş için geldik.
Adam üzgün bir yüzle yere baktı.
-Evet nedir?
Ona taşları uzattım.
-Oho demek buydu. Kimi öldürdünüz?
Tyler yine kızgın bir sesle ekledi.
-Seni alakadar etmez işine yap yeter.
Acaba ilişkileri nedir?
Ahh her neyse.
Adam pembe taşları aldı ve yerine mavilerden verdi. Woah bunlardan kaç tane var orada?
Cidden sadece bir kaç tane pembe taş bu kadar değerli mi?
Kesinlikle ölürken yaptıkları o acı dolu ifade ve şimdi kazandıklarım buna değer.
Ele başlarının diğeri ölürken yaptığı ve kurtulmak için her türlü şeyi yapacağını söylediği kısım çok iyiydi.
Gerçek hayatım boyu bunu sevdim.
İnsanların çok çabuk yer değiştirdiğini gördüm. Güçlüye boyun eğmek. Ölüm karşısında çaresizce yalvarmak ve korkmak.
Açıkçası diğerlerinden bu tür şeylere karşı daha kayıtsızdım ama benim için bile yeterince korkunç.
Değişim yapıldıktan sonra koşarak insan bölgesine gittik. Yolda ona sorular sordum.
-Vay canına bir insan beklemiyordum.
-Onu insandan sayma.
-Huh neden ki?
-Uzun hikaye ama şunu bil. O zamanda tüm insanları mührünü kaldırmak için sattı.
... Yine Tyler'ın nefreti çok daha derin görünüyor. Sanki başka bir şeyler de var altında ama bilmiyorum...
Koşmaya devam ettik ve sonunda geldiğimizde herkes bizi karşıladı.
-Sonunda döndünüz herkes sizi merak ediyordu.
Dedi aşçı.
Konuşmak için içeri geçtik ve her şeyi anlattık.
Gideceğimizi ve sonra döneceğimizi tabi eğer başarırsak. Böylece insanları kurtarabileceğimizi.
İnsanlar tartışmaya başladı ama sonunda kabul ettiler ve yardım teklif ettiler.
Ama olmazdı. İnsanların tekrar şahlanması için bir ekip toplamam gerek. Ne olursa olsun tek başıma olmaktan iyi ve Tyler hem fiziksel olarak iyi hem de güçlerini halledersek o açıdan da yardımcı olacaktır.
Diğerleri hem birbirlerine kenetlenme açısından hem de daha güçsüz olduklarından gelmeleri sakıncalı.
Tyler bundan sonra hemen hazırlandı ben de çevirdiğimiz taşları onlara verdim.
-Bunları saklayın. Zor günlerde lazım olur.
Aşçı gülümsedi ve ağlayacak gibiydi.
Tyler aşağı indi ve tamamen hazırdı.
Ben de gülümsedim.
-Yolculuğunuzda dikkatli olun.
Sonra elini omzuma koydu.
-Ona iyi bak. Biraz kendine göre oynar ama iyi çocuk. Size güveniyoruz.
Teşekkür ettikten sonra çıktık.
Ve geçen seferkinden farklı bir boyut kapısından geçtik.
Burası da yine yerleşme gibiydi. Biz hep gölgelerde ilerledik. Uzağa doğru koştuk.
Bundan sonra da bir başka boyut kapısından geçtik. Burası boştu. Ve tekrar başka kapılardan geçtik.
İzimizi kaybettirmek için durmadan koştuk.
*****Güvenli Bölge Su Klanı Bölge Sorumlusu
-Ne demek bir grup kayboldu!?
Karşısında duran kişi titredi.
-Efendim... En son batı da yer alan kapıdan geçtikleri görüldü ve bir daha görünmediler.
-Derhal giren çıkanları inceleyin! Bu savaş sebebi! Ateş klanının bir parmağı varsa eğer toprak klanıyla iletişime geçin!
Kişi hızla ayrıldı.
-Burası da karışmaya başladı. Sanırım üst birimlere haber vermem gerekecek. Savaş hızla büyüyor...
*****
Kim bilebilirdi ki bir kaç kişinin ölümü bir çok olayı etkileyecek.
________
Yazar:Villainesssss
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Boyutlar Arası
FantasíaBildiğimiz dünya yıkılalı çok oldu. Dünyanın her tarafında bilinmeyen geçitler açıldı ve dünya bilinmeyen canavarlarla kuşatıldı. İnsanlar çok kısa sürede adapte olsa da bir çoğu öldü ve hala güçsüzler. Bir grup arkadaş yeni ev arayışında geçitlerde...