❄️58.Bölüm❄️

182 19 115
                                    

@pile16 @dystinabell @reem133x yaghazask97 @ece373738 @Leth_28 @M_merve14 @selfinaz52 user62209598 @Daryoosh  @HilalYucel7 DilaYilmaz3 SelfinazBulut5  Karadenizperisi61 @KrishnaMukherjeeSurb @snglss @TeffyLeal @almalta @Leth_28 @Rose_Rain26 @hex-hex ❤️❤️

Operasyon yapacakları köye ulaşmışlardı. Arabayı sote bir yere saklayıp Zehra ve Özge'nin kalacağı eve geçtiler. Muhbirlerin ayarladığı eve geldiklerinde kapıdaki saksıların altında olduğunu bildikleri anahtarı alıp kapıyı açıp içeri girdiler.

"Uhhh!! Ev dışardan daha soğuk, buz gibi" diye söylendi Özge ellerini ovuşturarak.

"Neyse ki sobanız var hanımlar, muhtar odunları ayarlamış... Yakarız şimdi sıcacık olur burası"

"Sobayı yakın siz, biz de bir etrafa bakalım ne var ne yok"

"Tamamdır, dikkatli olun"

Zehra "Sizde dikkatli olun" diye mırıldanmış ardından da Özge, Aras ve Merve'yi evde bırakıp evden çıkmışlardı. Sis köyün üzerine çökmüş dumandan göz gözü görmüyordu. Bir yandan da hafiften yağmur da çiseliyordu.

"Açık araziye çıkmayalı uzun zaman olmuştu"

"En son beni kurtarmaya gelmiştin, sonra da beni alıp çıkmıştın buradan"

"Seni birinin alıp çıkarması gerekiyordu çünkü... Ki o yaralı halinle iyi dayanmıştın"

"Bir meleğin geleceğini tahmin etmiş olmalıyım ki dayandım" deyip göz kırpmıştı Zehra'ya.

"Serseri" diye karşılık verirken az ilerdeki taş eve doğru yürümeye devam etmişlerdi. Bir süre Zehra ile Özge bu evde kalacaktı, doktor kılığında.

"Biz her an izleyeceğiz sizi"

"Korkma bir şey olmayacak, köye doktor geldiğini çoktan duymuşlardır yani her an gelebilirler, hadi sen arabaya geç"

"Tamam dikkatli ol"

"Merak etme" derken etrafı kontrol etmişti bakışlarıyla.

"Öpücük falan da yok tabi"

"Operasyonun ortasındayız tabi ki yok, sonra alırsın misliyle"

Serdar "Şüphem yok" diye mırıldanırken Zehra eve giden küçük patika yola girmiş ve yürümeye başlamıştı. Zehra patika yolda eve doğru ilerlerken Serdar'ın onu izlediğini farkındaydı, bu adam onu tamamen çıplak bırakıyordu tenden daha çok ruhen. Ama onun bu halleri ona dünyanın en güzel hislerini bağışlıyordu. Ama şimdi odaklanması gereken bir operasyon vardı, kafasındaki düşünceleri askıya alıp evin kapısını araladı ve içeri girip kapıyı kapattı.

Serdar da arabayı park ettikleri alana doğru ilerledi Zehra'nın yanından ayrılışının ardından. Arabanın plakasını buraya giriş yapar yapmaz değiştirmişlerdi dikkat çekmemek için. Arabanın sürgülü kapısını açıp arabaya bindi ve kapıyı kapattı.

"Hareketlilik görünüyor mu?"

"Herhangi bir hareketlilik yok"

Özge sobanın kapağını kapatıp çaydanlığı kontrol ederken Zehra içeri girmişti. Zehra üzerindeki kalın montu çıkartırken beresini de yanına bırakmayı ihmal etmemişti. Az ilerdeki koltuğa otururken Özge de diğer koltuğa oturmuştu.

"Ne yaptınız Zehra? Var mı bir hareketlilik etrafta?"

"Herhangi bir hareket yok en azından şu anlık"

"Çay demledim, malum burası biraz soğuk"

"Sobayı yaktık ısınırız birazdan"

"Ne oldu Özge, niye gülüyorsun? Aklına bir şey geldi sanırım"

"Seni uzun zamandır tanıyorum ama gözlerinin bu kadar güzel güldüğünü ilk defa görüyorum" diye mırıldandı Özge gülümseyerek.

"Abinin etkisi... Yan etki yapıyor bana"

"O da sana bakarken böyle, adın geçse yetiyor" derken elini uzatıp Zehra'nın elinin üzerine koydu.

"Abim diye demiyorum çok güzel bir kalbi vardır, benim hem annem hem babam oldu en çok da abim... Onun mutlu olması benim için o kadar kıymetli ki, ben sana yeri geldi canımı emanet ettim Zehra, hala ediyorum"

"Şimdi de abini mi emanet ediyorsun?"

"Bizimki deli görüyorsun"

"Ben de pek normal sayılmam Özge hatta bazen abinden beter hale gelebiliyorum" diye karşılık verdi kıkırdayarak.

"İki deli birbirinizi buldunuz işte"

"Öyle oldu gerçekten de ama güzel oldu... Ben abine gerçekten çok fena aşık oldum, çok kaçtım saklanmaya çalıştım ama başaramadım... İlk defa bir şeyi başaramadığım için o kadar mutluyum ki anlatamam"

"Ben ikiniz içinde çok mutluyum" derken Zehra kaynamaya devam eden çaydanlığı işaret ederek ayağa kalktı.

Zehra tebessümle "Demlenmiştir ben çayları koyayım içimiz ısınsın" derken sobanın üzerindeki çaydanlığa uzanıp aldı ve bardakları çayla doldurup Özge'nin yanına döndü.

"Al bakalım, afiyet olsun"

"Sağ ol yengelerin bir tanesi"

"Yenge mi?"

"Abimle sevgili olduğunuza göre yengem oluyorsun Zehra, niye şaşırdın bu kadar?"

"Ne bileyim bir anda duymak garip geldi sanırım"

"Çok yengeci bir görümcen olacağına emin olabilirsin, abimi birlikte delirtebiliriz şahane olur bak deneyelim bunu"

Zehra gülerek "Olur deneriz" diye karşılık verirken ince belli çay bardağında dumanı üzerinde tüten çayından bir iki yudum almıştı ki evin kapısı büyük bir gürültü ile çalınmaya başlamıştı. Zehra da Özge de kulakları aktif hale getirip kulak içine yerleştirmişti.

"Açın kapıyı... İçerdekiler kapıyı açın"

"Hazır mısın?"

"Hazırım" dedikten sonra Zehra kapıyı aralamıştı. Karşılarında elleri silahlı üç tane adam vardı. Adamlardan biri Zehra'yı iterken içeri girmişti.

"Çekil şuradan"

Özge sahte bir korkuyla sordu. "Ne? Neler oluyor, siz kimsiniz?"

Adamlardan diğeri Özge'yi kolundan tutarken bağırarak konuştu. "Doktor hanginiz?"

"İkimizde doktoruz, hasta mı vardı?"

"Gidiyoruz yürüyün hadi... Oyalanmayın"

"Durun çantamızı alalım, hasta varsa lazım olacak" derken bir iki adım atmıştı ki adamın önünde durmasıyla irkilerek bir iki adım geri gitti Zehra sahte bir korkuyla.

"Ne güzel şeysin sen böyle? Korkma güzel kız ufak bir misafirliğe gidiyoruz" diye mırıldanırken Serdar telsizin diğer tarafında deliriyordu tabi ki.

"Lan var ya ben seni bir elime geçirirsem değirmen taşı gibi çevire çevire döveceğim" diye söylendi ağzının içinden. O esnada Zehra da Özge de montlarını giymiş tam evden çıkmışlardı. Arabaya binmiş bilinmeze doğru yola çıkmışlardı hemen peşlerinde de ekip arabası vardı. Bir saatlik yolculuk sonrasında Zehra ve Özge'nin içinde bulunduğu araba boş bir arazide durmuştu sadece az ilerde köhne ve harabe iki katlı bir ev görünüyordu ve içerden sesler geliyordu.

SON DANS; RESTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin