61.Bölüm

166 18 123
                                    

@pile16 @dystinabell @reem133x @yaghazask97 @Karadenizperisi61 @ece373738 @Leth_28 @M_merve14 @selfinaz5 @Daryoosh @HilalYucel7 @snglss @TeffyLeal @almalta @Leth_28 @Rose_Rain26 @hex-hex @vuslat_tuna @kediciteyze2 @user62209598 @mnexmavi ❤️❤️

Zehra, Serdar'dan dakikalar önce uyanmıştı. Sevdiği adamla geçirdiği aşk, tutku ve huzur dolu dakikaların ardından yatak odasına gelmişlerdi. Serdar öpe koklaya kollarında uyutmuştu onu. Serdar'ın hayatındaki varlığı bundan 3 ay önce başlamıştı, kader sevdiğin adamı git kurtar demişti adeta, git onu da kendini de kurtar... Genç adam hala uykunun koynundaydı. Üzerlerindeki örtü onun çıplak karnını, göğsünü örtmemişti, belden üstü çıplak yatmıştı Serdar. Bakışlarını yara izleriyle dolu bedeninde gezdirdi. Karın kaslarını görünce istemsizce yutkunmuştu Zehra. Avuçlarını genç adamın belirgin karın kaslarında gezdirirken içinde bir şeylerin akıp gitmesine engel olamamıştı. Eskiden olsa bu haline kızardı ama şimdi bu hali eski Zehra'ya hiç mi hiç benzemiyordu. Ve her defasında ama her defasında kalbi göğüs kafesinin içinde kanatlanarak milyonlarca kelebeğin içinde can bulmasına, ardından da kanatlanıp uçmasına neden oluyordu. Ve o kelebekler artık içinde ölmüyordu, artık her kanat çırpışlarında yeniden can buluyorlardı. Üzerindeki örtüyü atıp genç adamın bacaklarının üzerinde oturdu. Bugün doğum günüydü ve ilk defa yalnız hissetmiyordu içinde her ne kadar o kalbi kırık kız çocuğu yaşasa da. Kalbinin kırıklıklarından aşk sızmıştı, Serdar'ın aşkı... Avuçlarını sevdiği adamın kirli sakallarında gezdirdi, eğilip kokusunu içine çeke çeke dağınıklığını koruyan saçlarından öptü. Ardından da dilini genç adamın dudaklarında gezdirdi, bu hali kıkırdamasına neden olmuştu... İçindeki arsız kız çocuğu uyanmış artık ondan izin bile istemiyordu. Kendine kendine yol çiziyordu. Eski Zehra aşka kendini kaptırmış adeta sürüklenerek gitmiş yeni Zehra çıkmıştı ortaya. Altındaki bedenin hareket etmesiyle bakışlarını yeni bir güne açılan mavilere çevirdi.

 Altındaki bedenin hareket etmesiyle bakışlarını yeni bir güne açılan mavilere çevirdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Bu ne güzel bir uyandırılma şekli böyle"

Zehra "Sevdin mi?" diye mırıldanırken parmaklarını genç adamın yüzünde gezdirmiş ve çenesine bir öpücük bırakmıştı.

Zehra "Müptelası oldum güzelim" derken bir anda Zehra'yı altında bırakmıştı ağırlığını vermeden. "Beni böyle alıştırırsan her gün isterim ama"

"Seni yorarım diyorsun"

Serdar "Eh biraz" diye karşılık vermişti her zamanki çapkın gülüşüyle. Onu kendine aşık eden gülüşlerinden biriyle.

Zehra "Seni seviyorum" diye fısıldarken yanağında gezinen ellerden birini genç adamın boynuna yaslayıp kendine çekmiş ve dudaklarını dudaklarına yaslamıştı. Dudaklarına karışan portakal tadını daha çok hapsetmek istedi o an kendine.

"Sen benim sonum olacaksın Zehra... Kendini bana böyle teslim ediyorsun ya... Senin bana gerçekten insafın yok"

Zehra "Yok" diye fısıldadı genç adamın dudaklarının üzerine doğru ve sonrasında da devam etti. "Sana insaflı olmayı sevmiyorum" dedi kıkırdayarak. Ardından da "Sanki senin bana insafın var Serdar" diye de devam ettirmişti cümlelerini.

Serdar "Ne güzel ödeşiyoruz o zaman?" diye karşılık vermişti gülerek.

"Bu durumda hikâyenin sonunda ikimizde kül olacağız demektir"

Serdar "Yanımda sen varsan ben her şeye razıyım, senden gelen her şey koşulsuz şartsız kabulüm benim" diye karşılık vermişti Serdar. Ardından da onun için aralanan dudaklarla birleştirmişti dudaklarını. Başka hiçbir hamlede bulunmadan sadece uzun uzun öptü sevdiği kadını. Susuz kalmış bir bedevi gibi kana kana karışmıştı sevdiği kadının dudaklarına. Açılan görünen görünmeyen her bir yara şifasını buluyordu, sakinliğe kavuşuyordu.

"İyi ki doğdun sevgilim"

Zehra "Sadece senin için iyi ki ama" dedi sesindeki hüzne engel olamamıştı, olsa da fark etmezdi biliyordu. Bu adam... Bu adam Zehra'yı kendinden bile iyi tanıyordu, sizi böylesine tanıyan birinden ne kadar kaçabilirdiniz ki? Kaçamazdınız... Zehra da bunu çok iyi biliyordu artık.

Serdar "Güzelim benim" diye mırıldanırken dudaklarını şefkatle alnına bastırdı. "Acıkmışsındır sana güzel bir kahvaltı hazırlayayım"

"Acıkmadım" diye mırıldanırken Serdar'ın kalkmasına da izin vermemişti. "Gitme... Biraz daha kalalım böyle olmaz mı?"

Serdar "Olur tabi" diye karşılık verirken az önceki yerine dönmüştü. Zehra hiçbir şey söylemeden genç adamın kollarının arasında göğsündeki yerini almıştı.

Serdar genç kadının omuzunda parmaklarını usulca gezdirirken "Sessizleştin sevgilim" diye konuştu. Odaya kısa ama zehir gibi bir sessizlik çökmüş gibiydi.

"İyi misin güzelim?"

"İyiyim, göğsünde olmak uykumu getirdi sadece"

"Biraz daha uyu istersen saat daha erken"

"Uyumak istemiyorum"

Serdar "Peki güzelim uyuma istemiyorsan" derken Zehra göğsünde sakladığı başını kaldırıp genç adama çevirdi.

"Bugün bir yere gideceğim, benimle gelir misin?"

Serdar "Tabi ki gelirim canım" dedi ve kulağına eğilip devam etti. "Sen iste ben seninle cehenneme bile giderim" dediğinde Zehra kıkırdamıştı.

Zehra gülümseyerek "Sen böyle konuşuyorsun ya hep konuş olur mu?" diye sordu.

"Sen de hep böyle gül olur mu? Gül ki gülüşündeki çiçekler solmasın, benim de dünyam kararmasın"

Zehra "Sen yanımdaysan ben hep gülebilirim" diye karşılık verirken kendini genç adamın aşktan kollarına yeniden hapsetmişti.

SON DANS; RESTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin