5.Bölüm- İlk His-

494 40 139
                                    

Arkadaşlar Kusursuz İntihar  yarıda kaldı  kendimi hasta hissediyorum, o yüzden elimde olan bölümü atıp kaçıyorum izninizle💞 İyi okumalar ❤

@pile16 @Antisirma @KrishnaMukherjeeSurb @yaghazask97 @Rose_Rain26 @nicnocki @inthedaisy @selfinaz52 @hilalindoktoru @dystinabell HilalYucel7 @AaHhh61💞💞❤

Anahtarın metal göbekte dönmesinin ardından evin sıkıcı ama meşhur sessizliği karşılamıştı Zehra'yı. Ayakkabılarını çıkarıp elindeki valizi kenara bırakırken aklında bir an önce duş alıp rahatlamak vardı. İlk önce mutfağa uğrayıp kahve makinesinin fişini taktı. Ardından da bir ölçek kahveyi makinenin bölmesine döküp suyunu kontrol etti ve düğmesini çevirip çalıştırdıktan sonra mutfaktan çıkıp banyonun yolunu tutmuştu.

Üzerindeki kıyafetlerden kurtulup duşa kabine girdi, sıcak suyun altına girdiğinde hiçbir şey yapmadan hareketsizce bekledi bir süre. Sıcak su damlalarının saç diplerinden süzülüşünü dinledi sakince. Rafa uzanıp şampuanını aldı, avucuna döktüğünde tüm banyoyu vanilya ve tarçın kokusu sarmıştı. Tarçın kokusunun hem acı hem de tatlı bir kokusu vardı, seviyordu bu kokuyu. Saç diplerini ovalayarak şampuanı köpürttükten sonra vanilyalı duş jelini lifle buluşturup tenini ovaladı bir süre. Birkaç dakikanın sonunda köpüklerinden arınmış ve durulanmıştı. Musluğu kapatıp bornozuna sarılıp banyodan çıktı.

Üzerini değiştirmeden önce saçını kurutup sıkı bir at kuyruğu yapmayı ihmal etmemişti. Hemen ardından da az önce dolaptan seçtiği spor V yaka cropunu ve kot pantolonunu giydi. Makyaj yapmaya ihtiyacı olmadığı için sadece nemlendirici bir krem ve dudak balmı kullanmayı tercih etmişti. Parfümünü de sıktıktan sonra ceketini de alıp odadan çıktı. Her zaman kullandığı kupasını kahveyle doldurdu ve kahvesini alıp balkona çıktı.

Zehra arabasını hastanenin otoparkına park ettikten sonra araçtan inip otoparkın hastane içine çıkan merdivenlerine yöneldi. Yoğun bakımın olduğu kata çıktığında Serdar'ı görememişti yoğun bakım odalarının hiçbirinde.

"Bir şey mi oldu yoksa ya?" diye kendi kendine söylenirken az ilerdeki danışmaya doğru yürüdü.

"Kolay gelsin ben Serdar Kılıçaslan'a bakmıştım acaba hangi odada kaldığını öğrenebilir miyim?"

"Bir saniye hemen bakıyorum" deyip önündeki ekrana çevirdi bakışlarını, klavyede birkaç bir şey yazıktan sonra Zehra'ya dönmüştü.

"Hastanız yoğun bakımda değil hanımefendi, odaya çıkarılmış 706 numaralı oda"

"Teşekkür ederim, tekrar kolay gelsin" deyip danışmadan ayrılmış ve merdivenlere yönelmişti. Birkaç dakika içinde dördüncü kattaki 706 numaralı odanın olduğu koridora çıkmıştı. Kapı numaralarını kontrol ettiğinde 706 numaralı odanın koridorun sonunda olduğunu anlayınca koridor boyunca ilerledi.

Sessiz adımlarla açtığı kapıdan içeri süzüldükten sonra kapıyı yine aynı sessizlikle kapatmayı ihmal etmemişti. Genç adamı yoğun bakımdan normal odaya alalı yarım saat kadar olduğunu söylemişti konuştuğu hemşire. Bembeyaz odanın tam ortasında bir yatakta baygın bir halde uyumakta olan genç adamı buldu bakışları, yatağın karşısındaki koyu renkli tekli koltuğa doğru ilerlerken. Sakin bir halde nefes alıp veriyordu. Üzerindeki sıkı sıkıya sarılmış bandaj göğsündeki sert kasların daha belirginleşmesine neden olmuştu. Saçları gelişigüzel dağılmış, kirpikleri yüzünü gölgeliyordu. Yorgun görünse de güçlü bir bünyesi olduğu aşikardı genç adamın, doktor da öyle söylemişti zaten. Koltuğa oturmaktan vazgeçip pencereye doğru ilerledi. Işıl ışıl yanan ışıklar gecenin karanlığını bölmüyor, dağıtmıyor aksine karanlığın içine işliyor, değişmez bir parçası oluyordu.

SON DANS; RESTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin