💓51.Bölüm💓

190 24 102
                                    

@pile16 @dystinabell @reem133x yaghazask97 @ece373738 @Leth_28 @M_merve14 @selfinaz52 @Daryoosh @HilalYucel7 @ortak_hikayeler61 @KrishnaMukherjeeSurb @snglss @TeffyLeal @almalta @Leth_28 @Rose_Rain26 ❤️❤️

"Ben geldim" diye mırıldanırken kollarını Zehra'nın beline dolamış ve saçlarına bir öpücük bırakmıştı. Zehra da beline dolanıp karnında birleşen ellerin üzerine sardı ellerini. Hayatında ilk defa değildi bu hissettiği acı ama bu huzur ilk defaydı işte.

"Şuradaki kız çocuğunu görüyor musun?"

"Eczanenin önündeki mi?"

Zehra olumlu manada başını sallarken Serdar ne demek istediğini anlamıştı aslında.

"İyi misin?"

"Bilmiyorum iyiyim herhalde" derken derin bir nefes alma ihtiyacı hissetmişti nedensizce. İçinde bir yerlere aldığı nefes yetmiyordu ama neyse. Gözlerinin sulanmasına engel olamamıştı yine. Tam arkasını dönecekti ki Serdar durdurmuştu onu.

"Benden saklanmaya çalışmak yoktu hani?"

"Beni ağlarken..."

"Zehram ben senin elini sadece güldüğün anlarda yanında olmak için tutmuyorum, sen içinden geldiğinde rahat rahat ağla diye buradayım ben, gözyaşlarına kıyamıyorum o ayrı tabi ama ağlamak istiyorsan da benden saklama olur mu?"

"Seni çok seviyorum, çok... Çok hemde..."

"Canım... Canım" diye fısıltıyla mırıldanırken kollarının arasındaki genç kadını daha sıkıca sarmıştı.

"Hiç elini tutmadığım birini merak ediyorum. Hiç görmediğim birini özlemem normal mi benim? Hiç kokusunu duymadığım halde o kokuyu merak ederken buluyorum kendimi... Ben hiç annemin elinden tutmadım Serdar ama şimdi bana o elin verebileceği güvenden fazlasına ihtiyacım varmış gibi hissediyorum... Yani hissediyordum ama şimdi canım daha çok yanıyor" derken başını genç adamın kalbine yaslamıştı başını, gözyaşlarının onu ıslatacağını bile bile.

"Hakkını asla ödeyemem ama Esma Anne başka... Ben gerçek annemi merak ediyorum... Beni neden bıraktı ki? Bir sebebi olmalı, ama benim bir sebebe değil beni istemese de o kadına ihtiyacım var niye bilmiyorum neden bilmiyorum... Allah kahretsin beni terk etmiş ama onu terk edemiyorum... Küçük bir çocuk gördüğümde aklıma o geliyor ama yüzü yok sesi yok, kokusu yok"

"Ağla güzelim ağla rahatlarsın, ben buradayım yanındayım" diye mırıldanırken saçlarına bir öpücük bırakmış daha sıkı sarmıştı Zehra'sını. Kollarının arasında ağlayan genç kadının ağlaması isteyeceği en son şeydi ama belki de ağlamak şimdi ona iyi gelecekti. Gözlerden dökülmeyenler düğüm olurdu insanın içinde, en sonunda da insanı tıkar ve boğardı. Ağlamak ruhun üzerindeki tozları temizlerdi.

"Seni Esma Anne 'ye götüreyim ister misin?"

"Zaten bir işimiz yok biraz hava alsak belki yürürüz olmaz mı?"

"Olur güzelim olur tabi, sen iste yeter ki"

"Gömleğini ısladım biraz"

"Hiç yıkamadan saklayacağım demektir senin izin hiç silinmesin diye" diye mırıldandı ortamdaki kasveti dağıtıp genç kadının keyfini yerine getirmek için. Zehra tebessüm ettiğine göre bunu başarmıştı demekti.

"Ama gülmeni tercih ederim, kıyamıyorum çünkü ne incinmeni ne de ağlamanı istemiyorum"

"Bende böyle olmayı hiç sevmiyorum ama işte"

"Anneni özlemen çok normal, bunun için ağlamanda öyle... Zehra biz robot değiliz insanız hepsi bizim için var gülmekte ağlamakta"

"İyi ki varsın ne diyeyim bilmiyorum ki"

"Birşey demene gerek yok ki yanımda ol, bana hep böyle aşkla bak, ha bir de senin başını çevirmene bile ihtiyacın olmayacak ki, ben tuttuğum bu eli, aşık olduğum kadını asla bırakmayacağım" diye mırıldanmış ardından da alnına bastırmıştı dudaklarını.

"Gidelim mi artık?"

"Olur ama önce üzerine kalın bir şeyler alalım hava soğuk"

"Dedi banyodan yeni çıkan adam" diye mırıldanırken gülerek gözlerini devirmişti.

"Dalga geçmek ha"

"Hıhı aynen öyle severim" derken odanın kapısını açıp dışarı çıkmıştı, Serdar da peşinden dışarı çıkmıştı.

"Ben daha çok severim yalnız haberiniz olsun Zehra Hanım"

"Aklıma yazdım merak etme" diye karşılık verdi gülerek. Zehra odasına geçip Serdar'ın dediği gibi daha kalın bir hırka almıştı üzerine.

"Oldu mu?"

"Olmuş şimdi de üşürsen Serdar ısıtma hizmeti büyük bir zevkle sizleri ısıtır Zehra Hanım"

"Sevinirim o zaman bol bol üşümeliyim" diye mırıldandı kıkırdayarak.

Birkaç dakika sonra karargahın karşısına geçip alt yolundan sahile geçmek için el ele yürümeye başlamışlardı.

Zehra aynı şehirde varlığından bir haber yaşadığı hiç görmediği annesinin acısını çocukluğundan daha çok hissediyordu artık. Çocukken oyunlara dalar hatırlasa unuturdu zihni ama şimdi öyle olmuyordu tıpkı annesi gibi. Elif Hanım, kapkara gözleri ve gece karası saçlarıyla kızının fotokopisiydi adeta ama bundan haberi bile yoktu. Şehre yine karanlık çökmüş, yine acısıyla her zaman olduğu gibi baş başa kalmıştı. Odasının duvarlarındaki beyazlara inat içi hala yasın karanlığındaydı. Camın kenarına yasladığı başını duyduğu kapı sesiyle çevirdiğinde bakışları oğlunun bakışlarıyla buluşmuştu. Yirmi sekiz yıllık acısının içinde tek tutunabildiği şey kızını bir gün bulabilmenin hayali ve yıllar sonra sahip olduğu oğlu Murat'ın varlığıydı.

"Anneciğim gelebilir miyim?"

"Gel tabi oğlum"

"Yemeğe inmedin merak ettim seni"

"Aç değilim oğlum, gün içinde çay ile bir şeyler atıştırmıştım"

"Ablamı düşünüyorsun dimi?"

"Hiç aklımdan çıktığı yok ki oğlum, senelerdir içimde onun acısı var sende olmasan hiç nefes alamazdım ben"

"Yaşıyordur belki"

"Senden önce de senden sonra da çok aradı ben ablanı ama hiçbir iz bulamadım biliyorsun konuştuk bunları daha önce"

"Biliyorum ama ben seni böyle görmek istemiyorum anne, belki bundan bir iz bulunur olamaz mı?"

"Kim bilir oğlum belki de" diye karşılık verdi derinden iç çekerek. Bilinmezlik korkutuyordu elbette ama alacağı acı haberden de korkuyordu Elif. Belki de kızı ölmüştü ona kalan kocaman bir boşluktu. Ama o korksa da yirmi sekiz yıldır çektiği bu acı ve kokusunu bile duymadığı evladının hasreti içinde yanarken bile ümit etmekten hiç vazgeçmemişti.

SON DANS; RESTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin