*Selaaaam bebeklerim. Biliyorum biraz geç kaldım ama cidden sınavlar falan ancak bugün bitti. Bir de bölümleri olabildiğince uzun tutmaya çalıştığımdan bölümleri yazmak biraz vakit alıyor. Veee eğer yetiştirebilrsem bugün bir bölümm daha yayınlıycam. Bölümü insallaaah beğenirsizz*
*Multimedia: Dolunay <3*
-Poyraz-
Hayatımda kaç kızla öpüştün diye sorsanız sayısını sayamam herhalde. Ama bu kızla öpüşmem... Tahminim yanlış değilse dudaklarının tadı karamel gibi. Hani böyle yedikçe yediğiniz gelir ya o işte... Ben de şu anda o psikolojiyle hiç bırakmak istemiyorum o yenilesi dudakları... Sanki bir daha hiç öpemeyecekmiş gibi öpüyordum o bağlandığım dudaklara...
Ama ayrıldıktan sonra çirkeflik yapacağına adım gibi eminim. Onun için biraz daha o dudaklara esir kalmak benim için harika olduğundan o ayrılmadan ayrılmayacaktım.
Dolunay'ın ayrılmak istediğini beni ittirmesinden anladım ama yine de bırakmadım. O beni ittirirken ben hala kıpırdamıyordum. En sonunda dudağımda bir acı hissettim. Lütfen düşündüğümü yapmış olma DOLUNAY !!
Ama o acı hala devam ettiğinde emin oldum. Abi bu kıza biri öpüştüğü birinin dudağını ısırmak çok... tahrik edici olduğunu söylemeli ... Biri.Bu.Kıza.Bunu.Söylemeli !! Sakin olun hormonlarım. Baş edebiliriz .s.s
En sonunda benden kurtulmayı başardı. Yüzüne baktığımda kırmızı değil de artık morarma aşamasına geçtiğini gördüm.
Bi öpüşmeden neden utandı ki bu kadar ? Böyle bir kızın ilk öpücüğü bana ait değildir herhalde... demi yani :/
Ama bu kadar utanmasının da başka bir açıklaması olamaz..
Dolunay'a baktığımda bana 'sülalesini siktiğimin ibnesi' der gibi bakıyordu.
"Sülalesini siktiğimin ibnesi !!" -Yohhaminaaaa- Sesli mi düşündüm acaba lan ?!
"Sen nasıl öpersin beni ya. Ha bu arada sen sormadan söyleyim evet sesli düşündün geri zekalı. Bişey konuşmak için geldik buraya, sen ne cüretle beni öpersin !!"
"Bebeğim hatırlatırım bana karşılık veren de ninem değildi. İstemedin madem başından laf yapsaydın." Diyip alaycı bakışımı ve piç smilemı (böyle mi yazılıyor, anladınız siz jsjsjjsjs) yüzüme yerleştirdim.
"B-ben çekilmek iste- neyse konumuz şu anda beni neden öptüğün ?" dedi burnundan soluyarak. O bana böyle yapınca acaba bütün öpüştüğü çocuklarla, sevgilileriyle, UZAY'LA öpüştüğünde de aynı tepkiyi veriyor mu... Bak Uzay dedim sinirim tepeme çıktı. Ve ağzıma ilk gelen şeyi hiç sorgulamadan gözlerinin içine bakarak pat diye söyledim.
"Niye büyüttün ki bu kadar. Sevgilerinle ya da başka çocuklarla öpüşürken de böyle tepki veriyor musun, bana mı özel yoksa? Bi de ben başka kızlardan değilim diyorsun. Hepiniz aynısınız bebeeek. Bi gün ben olurum, bi gün de UZAY HA NE DERSİN ?!!"
*Bölüm sonu...*
*ŞAKA LAN DEVAM EDİN JAJAJJJA*
Son kelimeyi söylememle Dolunay arkasını dönüp gitmeye başladı. Hadiii ama bari laf sok Prenses. Böyle eğlencesi bile çıkmıyor senle uğraşmanın.
Arkasından gitmek konusunda şüpheliydim. -Gitmek ya da gitmemek... İşte tüm mesele bu jajjaj- OK.
En sonunda arkasından gitmeye karar verdim. Ona yetişip onu kendime döndürdüm ve.. bu kızın gözü mü işiyor yoksa bu kız ağlıyor mu ? WHAT THE FUCK !!? Naptım lan ben !! Allah belamı versiin ya -AMİNN !!-
"D-dolunay ? Ben köyü bir şey demek istememiştim..." Yine o alışık olduğum histerik kahkahasını attı.
"Haaa öyle mi ?! Bak Poyraz mısın her ne boksan !! Uzay'ı nerden biliyosun bilmiyorum ama onun adını sakın o kirli ağzına alma! Sana o gün konuşmayı yaptıktan sonra belki insan (!) olmak için çabalarsın diye düşünmüştüm. Noldu yine 'egon' baskın mı çıktı. Hahhhaha niye buna hiç şaşırmadım ?!" Nefes alıp devam etti..
"Ya ben senle öpüştüm ya. O kirli ağzına dudaklarım deydi. Böyle bir şeyi nasıl yaptım KENDİME HA ?!! Bak geri-" Dolunay'ın sözlerini Alev kesti.
"Poyrağğğğaaazz bebeğğğğğğiiiiiim hadi amaaaağğğ senin için geldiğğğğik buraya biiiğğğz. Ayrıcaaaağğğğ seninleeeeğğğ uyumayığğğğ cooooğğğk özlediğğğğiiiimm." Gülüp, arkasını dönüp gitti.
Dolunay'a baktığımda bana resmen iğreniyormuş gibi bakıyordu. Ve etrafa saçtığı enerji, gözlerindeki ifade eeee nasıl desem. Şey gibi- hah buldum. Dolunay'ın gözlerinde tam olarak kin, öfke, nefret, iğrenme ve... evet tam da hayal kırıklığı barındırıyordu o gözler...
Resmen bana bunların karışımı bir şekilde bakıyordu.
"Benim bir totemim var. Yıldız kaydığında, yılbaşında hep en önemli dileğimi dilerim. Çünkü onun kabul olacağına hep inanırım. Benim de şu andan itibaren çok önemli bir dileğim var. Sen sormadan ben söyliyim dileğimi. 'Hayatıma girdiğin hızda hayatımdan siktir olup gitmen'. E yılbaşına daha çok var, bu şık elendi. Yıldızlara kaldı işim.. Ama emin olabilirsin her gece yıldız kaymasını bekliycem. Çünkü şu anda en çok (!) istediğim dileğin gerçekleşmemesi kadar kötü bir şey olamaz demi POYRAZBULUT..." diyip arkasını dönüp gitti. Ve ben aynı o gecedeki gibi onun toparlanıp sahilden ayrılana kadar arkasından, denizin tam ortasında durup onu izledim. Ve o yine bir kere bile bana dönüp bakmadı...
Niye bu kızın her söylediği hem beni afallatıp hem de beni bin parçaya bölüyor? Niye, bu kızın her söylediği sözde ona biraz daha bağlanıp, benim her söylediğim sözde onu kendimden nasıl uzaklaştırabiliyorum?
Ben buyum işte.. Elindekinin değerini bilmeyecek kadar geri zekalı, insanların duygularını önemsemeyecek kadar ibne ve 2 haftadır tanıdığım kıza bağlanacak kadar aptalım...
Hayatında ilk defa bu kıza özür dilemiş, yaptığı hataları sadece bu kız sayesinde fark etmiş ama o kızı da elinden kaçıracak kadar da geri zekalıyım...
Ve en kötüsü de o yıldızlardan-en önemli dileğini- benden kurtulmak için dilek dilerken bana bunu söylemiş olması ama ben yıldızlardan 'onu kazanmak' için dilek dilerken bunu ona söyleyemiyor olmamdı...
*Canlaaar yorumlarınızı ve oylarınızı nolurusunuzzz eksik etmeyinn. seviyorum sizi çok jajjaj*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İzmir Kızı
Teen FictionSanki zamanı ayarlamışız gibi Poyraz'ın beni öpmeye başlamasıyla gökyüzüne havai fişeklerin atılması bir olmuştu. Poyraz'ın dudakları beni işgal ederken aklımdaki düşünceyle birlikte gülümsedim. Çok klişeydi bu. Kız sevdiği çocukla ayrılma evresine...