BÖLÜM 58: Umut

1.2K 47 24
                                    

"Şerefsiz..."
Bir yumruk bir tekme daha!
"Orospu çocuğu!"
İki yumruk bir tekme..
"Hadsiz pislik yalancı!"
6 yumruk 3 tekme!

Kapının açılma sesini duysam da kum torbasıyla olan mücadeleme ara vermeden yumruk sallamaya devam ettim. Çünkü bu beni rahatlatıyordu ve bilin bakalım kimin rahatlamaya ihtiyacı var? BEN!

"Dodo dur artık!" Tunç'un arkadan gelen bıkkın sesi biraz yavaşlamama neden oldu. Yaklaşık yarım saat aralıklarla yanıma uğrayıp sürekli durmam için beni uyarıyor yeri geliyor yalvarıyordu. Ama asla durmak yönünde bir eylem gerçekleştirmemiştim.

En son tam yumruğumu kum torbasına sallayacağım zaman Tunç arkamdan gelip kollarımı tuttu. Arkama yaklaştığını fark etmeyecek kadar odaklanmıştım ya da fark etmeyecek kadar kafam dolu ve dalgındım.

Kollarından kurtulmak için çabalamadım çünkü ne kadar çabalarsam çabalayım kurtulamayacağımı zaten biliyordum. Öküz gücünde bir amcanız olsa siz de güç konusunda onu denemezdiniz.

Arkamda ellerimi sıkıca tutarken bir yandan beni yatıştırmak için şeyler söylüyordu. 3 gündür ağzıma giren şeyler zorla yaptığım kahvaltıdan ibaretti. Vaktimi geçirdiğim tek yer evdeki bir odayı spor salonuna çevirdiğim içinde koşu bandı, kum torbası gibi ne ararsam bulabileceğim bu odadaydı. Bi yatmak için çıkıyordum galiba burdan.

3 gündür yaptığım bu aşırı sporun da faydasını görmüş zaten kötü olmayan şekilli olan vücuduma birazcık daha kas eklemiştim.

Aklıma o 3 gün önceki Azra ablaların evindeki olay gelince gözlerimin dolmaması için kendimi sıkmam gerekti. Adi orospu çocuğu!

"Canım dün geceden artan prezervatifleri getireyim dedim. Lazım olur gene diye yanında bulunsun. Her ihtimale karşı hazırlıklı olmak lazım."

CINIM DIN GICIDIN IRTIN PRIZIRVITIFLIRI GITIRIYIM DIDIM!

Sakin ol Dolunay. Sakin. Sakin. Sakin.

OROSPU!

Neden bu kadar çok tepki verme gereği duyduğumu, neden bu kadar üzüldüğüm hakkında bir fikrim yoktu. Ama şey galiba. Koymuştu. Kendimi aldatılmış gibi hissetmiştim. Ege'nin farklı olduğunu düşünmüştüm.

Belki kendime bile itiraf etmemiştim. Ya da itiraf edecek kadar anlamamıştım. Ama hoşlanmaya başlamıştım galiba Ege'den. Poyraz'dan sonra yaşadığım şeylerden sonra, zor şeylerden sonra, Ege hayatıma girdiğinde toparlanmaya başlamıştım galiba. Bilmiyorum. Kafam o kadar bulanık ve kötüydü ki hiçbir şeyden emin değildim.

Azra abla 3 gündür bize geliyor ama ben konuşmayınca daha doğrusu bu odadan çıkmayınca o da Tunç ile konuşmak zorunda kalıyordu. En azından birileri benim sayemde yakınlaşabilirdi.

Tunç biraz sakinleştiğimi düşünüp ellerimi gevşettiğine yavaşça ellerinin arasından çıkıp yere çöktüm. Ruhum da benimle birlikte çökmüştü sanki.

Gözlerim dolan yaşları fark ettiğimde onları geri yollamaya çalıştım. Bu sırada Tunç bu halimi görmesin diye başımı yere doğru eğmiştim.

Yanıma çöktüğünü fark ettiğimde gene de kafamı yerden kaldırmadım. Kolunu omzuma atıp beni kendine çekti. Suratımı göğsüne gömdüğümde akmakta direnen göz yaşlarım adeta bir şelale misali akmaya başladılar.

Kendimi tutmayıp 3 gündür içimde ne biriktirdiysem hepsini dışarı bırakıyor Tunç'un bana destek olmasına izin veriyordum.

Ne kadar öyle durduk, ne kadar öyle ağladım bilmiyorum ama kapıdan gelen seslerle kafamı Tunç'un göğsünden kaldırdım.

İzmir KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin