BÖLÜM 55: BAL

1K 51 19
                                    

BU BÖLÜM SADECE HALAMIZ MELEK VE SEKSİ ENİŞTEMİZ TUNA VAR!! İYİ OKUMALAR BEBEKLERİMM!!

Bu arada bugünkü 3. bölümümüz. Bir tebrikleriniz alırım 👅👅


*

"Araz, Araz, Araz... Uzun zaman oldu ha? Hoş her şey için uzun zaman oldu değil mi küçük sevgilim? Zaman yaklaşıyor sanki, yoksa tam tersi her şey için zaman var mı daha? Sona daha ne kadar var? Sonumuzu merak etmiyor musun küçük sevgilim? Zaman akıyor Araz. Tik tak, tik tak..."

Geri dönmüştü. Bitti bu oyun sanmıştım. Unutmuştum bile. Ama bitmemişti. Belki de yeni başlıyordu. Derin bir nefes aldım. Ve bir nefes daha, ve bir nefes daha, ve bir nefes daha...

*


-Melek (Halamız)-

Dolunay'ın Ege'yi kovmasının üzerinden birkaç saat geçmişti. Azralar kalkmaya karar verdiklerinde hepimiz kapıya onları geçirmeye gittik.

Hepsiyle vedalaştıktan sonra biz geçip içeri oturduk. Hain satıcı kızım babasına sokulmuş etrafa bakıyordu. Bilerek bana bakmıyordu uyanık. Kime çektiyse? İçimden kendimi cevapladım. DOLUNAY...

Dolunay'a döndüm. Kanı çekilmiş gibi duruyordu resmen. Bu gece eve göndermezdim onu. Hepimiz kalırdık burada.

"Halacım. Burada kal bugün. Gitme eve şimdi." Hiçbir söylemeden kafasını salladı. Bir şey olmuştu. Ama kendi istemeden anlatmayacağını biliyordum.

"Biz de burada kalsak kardeşim! Yengen izin verir mi ki?" Tuna'ya yandan bir bakış attım. O sakallarını cımbızla sökesim geliyordu. Boşandığım kocam bana niye yakışıklı geliyordu? Deliriyordum herhalde. Hem adamı kendim boşuyorum hem de adamı içimden bile olsa beğendiğimi söylüyorum.

Yok yok ben kesin çıldırıyordum artık.

"Burakcım, yengecim sen her zaman kalabilirsin biliyorsun. Gitme bugün zaten. Ama size aynı şeyi söyleyemeyeceğim." Ona yandan bir attım. Sinir olmuştu. Bu beni gülümsetti.

Kucağındaki Defne bir anda mayışıklığından kurtulup bana kızgın kızgın bakmaya başladı. Küçükken ne güzeldi. Her dediğime evet diyordu. Ama nerdeyse 11 yaşında olmuştu artık. Bazı şeylerde onu kandırma konusunda eskisi kadar başarılı değildim.

"Annecim babamda burada kalıyor demi!" Sesindeki imayı net bir şekilde duyabiliyordum. Gerçekten Dolunay'ın küçüklüğüydü. Gerçekten.

Tuna cevap bekler bir şekilde bakıyordu. Bi daha Defne'ye baktım. Kandırma olasılığımı hesapladım bir anne olarak. Ölçtüm, biçtim, tarttım ve bu olasılığın eksilerde olduğuna karar verdim. Bu sefer hiç şansım yoktu.

Zorla da olsa ağzımı araladım. "Peki hayatım baban da kalsın bizimle." Tuna bana alenen sırıtıyordu. Defne gülerek koşup bana sarıldı. Bu gülüş için her şeyi feda edebilirdim sanırım. Canım da buna dahildi.

Onu sıkıca sardım.

"Yuppii! Eski günlerdeki gibi hepimizi birlikte yatıcaz demi anne!!" O kadar istekli söylemişti ki tüylerimin diken diken olduğunu hissettim. Ona bunu yapmaya hakkımız yoktu. Kucağıma oturtup burnunu sıktım yavaşça. Tuna'ya baktım. Bana bakıyordu gözlerini kırpmadan.

"Evet bebeğim. Eski günlerdeki gibi hep birlikte yatıcaz." Sesimdeki özlemi, kırgınlığı tek ben mi fark ettim diye etrafıma baktım. Tuna dışında hepsi kendi çaplarında takılıyordu. Tuna'ya baktım.

İzmir KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin