BÖLÜM 36: Kuzen mi? Kardeşim mi?

4.6K 211 39
                                    

*ISRARLA GELEN "YB!" MESAJLARINA  İTHAFEN ..❤❤❤❤*

*Multimedia: R5- (I Can't) Forget About You*


-Begüm Erez (Hatırlamayanlar için Berk'in kardeşi)-


"Git! Yalanlarına son ver artık!! Yeter Utku! Yeter!!" gözümden akan yaşa inat gülümsedim. "Bu kadarmış Utku KIZIL..." Arkamı dönüp hızlı adımlarla pasaport kontrolü için bayan görevlinin yanına gitmeye başladım.

"Begüm!! Affet, köpek gibi pişmanım!! BEGÜM!!" Arkamdan hızlanan adımlarla orantılı bir şekilde benimkiler de hızlandı. Görevlinin yanına ulaştığımda hızlıca pasaport kontrolünden geçip uçağa gitmeye başladım. "Begüm pişman olacağın şeyler yapma!! Begüm beni dinle! Onca yılı boşuna harcama Begüm!!" Bu lafının üzerine arkamı dönmeden elimi havaya kaldırıp orta parmağımı kaldırdım. Geri zekalı hala onca yıldan bahsediyordu. Hırsla gözümden inen damlayı sildim. Almanya maceram da bu salak yüzünden bitmek zorunda kalmıştı. Uçağa adım attığımda bileti acilen aldığım için business bölümünde yer yoktu. Ekonomi sınıfından aldığım bilete bakıp işler daha ne kadar kötüye gidecek diye düşünmeden edemedim.

Yerimi aramaya başlayacakken bana doğru gelen hostese bakıp şükrettim. Bir de şimdi yer bulmayla uğraşamayacaktım. Hostese biletimi uzattığımda o önde ben arkada yerime kadar gittik. Nazikçe teşekkür edip cam kenarında olan yerime oturdum. Uçak kalkmadan abime mesaj atmam gerektiği aklıma geldi. Ama ona Utku'nun yaptıklarından bahsetmeyi düşünmüyordum. Yoksa hiç üşenmez Almanya'ya kadar gelip Utku'yu öldürürdü. Tanıyorum abimi bunu yapardı.

Abime kısaca Türkiye'ye kesin dönüş yaptığımı bildiren bir mesaj attım. Ardından telefonu komple kapatıp arkama yaslandım. Ipod'umu çıkarıp kulaklığımı kulağıma taktım. Eğlenceli şarkılara ihtiyacım vardı. O şerefsiz için depresyona girmicektim. "R5- Forget About You" yu açtım. Şarkı gerçekten güzeldi. Gözlerimi kapattım. Uyuyamıyordum ama en azından gözlerimin dinlenmeye ihtiyacı vardı. Yanımda bir hareketlilik olduğunda ekonomi sınıfına bir kez daha lanet ettim. İnsan üzgünken yalnız kalmak istiyordu. Ekonomi sınıfı da yalnız kalmak için kesinlikle birebirdi (!)

Gözümü açmadan biraz toparlandım. Yanımdaki her kimse gözlerini üstümde hissedebiliyordum. Ama ben yalnız kalmak istiyordum!!

Gözümü sakince açtığımda birkaç kere kırpıştırdım. Yanıma oturan çocuk çok dikkatli bir şekilde bana bakıyordu. Ne kadar da tatlı bir yüzü vardı. Ama aynı zamanda yakışıklı ve karizmatikti. Baktıkça bakası geliyordu insanın. Ve bu suratı bir yerden hatırlıyordum. O an ne kadar zorlarsam zorlayım aklıma gelmeyeceği için daha sonra düşünmeyi aklıma not ettim. Gözümün önünde bir el sallanmaya başladığında bir anda irkildim. Lanet olsun ben yarım saatten beri çocuğa mı bakıyordum?!

"Hanımefendi iyi misiniz? Yarım saatten beri gözünüzü bile kırpmadan bakıyorsunuz da?" her ne kadar cümle çok kibar olsa da söyleme tarzı aşırı derece alay doluydu. Ahh, yine mi rezil oldum. Ama yine de bozuntuya vermeden, burnumu dikleştirip "Burnunuzda bir şey vardı? Onun yara mı yoksa sümük mü olduğuna karar vermeye çalışıyordum." Diye aynı alayla karşılık verdim.

Bu cevabı beklemiyor olacak ki kendini gizleme gereği duymadan bozulduğunu belli etti. En azından ben kendi rezilliğimi kapatabilmiştim. "Sizle daha önce karşılaştık mı?" diye konu değiştirince gülmeden edemedim. Ama ikimizde bir yerden hatırlıyorduk birbirimizi. İlginçtir ki ikimiz de hatırlamıyorduk nerden hatırladığımızı. Cevap olarak sakince omuz silkip tekrar cama döndüm. Kulaklığımı takıp, anılara dalınca eğlenceli şarkılardan birini açtım. Depresyona gireceksem de yanımda şu uyuz çocuk olmadan girmeliydim. Yandan peçete uzatılınca kulaklığımı çıkarıp çocuğa baktım. Israrla uzatıyordu ben de ısrarla napmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum. En sonunda oflayıp çenemi tutup kendine doğru çevirdi. Yanağımdan aşağı süzülmeye devam eden gözyaşını durdurup nazikçe sildi. Hareketleri yumuşak ve bir o kadar da şevkatliydi. Uzun zamandan beri hissetmediğim şeylerdi bunlar. Uzun zamandan beri kimse böyle nazik değildi bana. Gözleri gözlerimden bir an olsun ayrılmazken ağzını birkaç kere açıp kapattı. En sonunda "Sen bana çok tanıdıksın Sarı Kız." Adımın yerine kullandığı lakabı duyup güldüm. Şu zaman kadar Sarı Çiyan, Aptal Sarışın, Maviş... gibi bir sürü lakap duymuştum. Ama Sarı Kız ı ilk defa duyuyordum. Bir anda kendimi inek gibi hissedince kıkırdamadan edemedim. Bakışları gözlerimden ayrılıp dudaklarıma kayınca adem elması yavaşça inip kalktı. Ardından tekrar gözlerime bakınca gözlerinde hala şevkat vardı. Sadece biraz öncekine göre biraz daha koyuydular. Etkilendiğini anlayabiliyordum. "Aynı düşünce benim içinde geçerli Adem Elmalı Çocuk." Ona taktığım lakabı duyup benim gibi ama daha erkeksi bir şekilde kıkırdadı. Allahım ona nasıl bir şey yaa?

İzmir KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin